Pazar Akşamı Süper Kupa Finalini Oynamak İçin Sahaya Çıkan F.Bahçe Ve G.saray Takımları, Daha Önceden Belirtildiği Üzere F.Bahçe Takımının 1. Dakikada Sahadan Çekilmesiyle Maçı Tamamlayamadılar;
Sarı-Lacivertli ekip sahadan çekilir çekilmez G.Saray'lı topçuların bir anda hoplayıp zıplaması içinde olduğumuz durum itibariyle tuhafımıza gitti... Abartı bir sevinç vardı... Maçı oynamamışsın karşına çıkan takımın yaş ortalaması 17, sen zafer nidaları atıyorsun... Bu sahneyi görünce aklıma John Toshack'ın ilk geldiği sene düştü aklıma... Spor yazarları kupasıydı biz tribünde çok kalabalıktık, Aynı Fener gibi genç bir takımla çıkmıştık, G.Saray'la oynuyorduk onlar tam kadroydu ve başlarında Fatih Terim vardı... Kısa sürede 6 gol attılar bize Fatih eliyle hâlâ saldırın diye işaret yapıyordu. Onlar gol attıkça biz stadı Beşiktaş diye inletiyorduk... Karşılarında bıyıkları terlememiş çocuklar vardı ve her gol attıklarında pazar akşamki gibi seviniyorlardı... Acayip sinir yapmıştık... Pazar gecesi böyle abartılı bir sevinç düşünce televizyon ekranlarına Hemen canlanıverdi anılar... İşin garibi 27 sene geçmesine rağmen hiç bir şey değişmemiş... Tas aynı hamam aynı...
LİYAKAT...
Televizyonu açtım. Çok seyredilen bir spor kanalında alt yazı gördüm... "Pazar günü oynanacak F.Bahçe -G.Saray kupa maçı öncesi Şanlıurfa'da tüm tedbirler alındı." "İyi bari " dedim, işime devam ettim, bir yandan da gözüm kanalda... Reklamlardan sonra ana habere geçildi... Ekrana düşen ilk haber şu... "Şanlıurfa oto garında silahlı çatışma." Bir dakika evvel geçen alt yazıyla bu haberi veren müdür-yönetmen-editör neyse artık, aynı kişi.... Hiç mi kontrol etmezsiniz hiç mi program akışı yok önünüzde? Arkadaş harbi şaka gibi yaşıyoruz be! O yüzden hep diyoruz ki hep liyakat... Hep liyakat...
FIRÇA...
Başakşehir beraberliğinden sonra Hasan Arat soluğu tesislerde almış... Topçulara yarı fırça yarı sitem baya bir çemkirmiş... Öne çıkan en önemli cümle şu... "Sahada geri çekilen takım istemiyorum" Bu söze destek olmakla beraber meselede ya bir hedef şaşırma var "Ya da kızım sana söylüyorum gelinim sen anla" modeline geçilmiş... Zira Portekizli hoca Santos Uygulayıp uygulamadığı taktik ve sistemle el frenini iç cebine koymuş beklemekte!!! Bu oyuncu kadrosunun yetenek sorunu çok hocayı yedi ama Santos bu müdafaa işini iyice abarttı... O yüzden sayın başkan fırçanın ağababasını Santos'a yöneltmeli... Camianın böyle bir şeyi kabul etmesi mümkün değil zira... Diyecek ki, Geri çektiğin an ipini çekerim... Geri, geri gerildik valla ha!!!
NEVZAT DEMİR'İ BASMAK!!!!
Bir gazete Beşiktaş başkanı Hasan Arat'ın Nevzat Demir tesislerine topçularla toplantı yapmaya girmesini şu başlıkla vermiş... "Beşiktaş Başkanı Nevzat Demir'i bastı" Yahu adam mekanın sahibi, insan kendi sorumluluğunda olan bir yere gittiğinde adı baskın mı olur? Gazeteciliğin geldiği nokta bu... Sosyal medyanın çizdiği yolda ilerlemek... Kaos yaratarak ilgi çekmek! Bastı!!! Bastı ne ya? Adamın işi bu, görevi, sorumluluğu... Kötü gidiş söz konusu, Müdahil olmak zorunda bir şekilde... Bu haberin kağıt gazete olarak piyasaya çıkışını binlerce kişi okuyor Bunun sosyal medyaya yansıması belki milyonlara ulaşıyor... İnsanlar bu gaz bu kaos bu algıyla güne başlıyor İletişim kuruyor, En önemlisi maça geliyor... Sonra niye olay oldu niye küfür var?! Niye futbolcu yuhalandı? Taraftara ceza var tamam eyvallah da Bu işlere de bir el atılsa iyi olacak.
Akşam
