Eski bir Galatasaray yöneticisinin, Beşiktaş-Galatasaray maçından hemen önce attığı bir tweet var.
Diyor ki,
“Elinizi vicdanınıza koyun, bu ülkede iki gerçek anlamda spor kulübü var.
Biri biz diğeri ise Fener.
Kimse kusura bakmasın.”
“Biz” dediği Galatasaray.
“Fener” dediği de Rum Patrikhanesi değil ha!
Fenerbahçe.
Bu yamuk, yumuk cümleleri kurmasına sebep de,
Başakşehir maçını bin 500 kişinin seyretmesine karşı,
Antrenmanı taraftara açılan idmanda Galatasaray’ı 50 bin kişinin seyretmesi.
Sayın yöneticiyi iyi kandırmışlar.
Mevzubahis kalabalık, 17-20 bin aralığı.
Velev ki 50 bin.
Kara ironi yapıp, Beşiktaş’a göndermede bulunmayı geçtim,
Sizin gibi yüzlerce spor kulübünü ti’ye alıp, boşa saran;
Camiaları ayrıştırmaya çalışıp,
Taraftarları birbirine düşürmeye endeksli şahısların varlığında,
Sayıların ne önemi var ki!
Baksanıza!
Söyleminizde Beşiktaş gibi koskoca bir camiayı anmaktan bile imtina eden bir zihniyete sahipsiniz.
Size hiçbir şey söylemeyeceğim.
Yalnız bilin ki,
Beşiktaş’ın ağırlığı, öyle hacimsel, kitlesel, küresel ağırlıklara benzemez.
Bazen boğazınızda yumru olur yutamaz,
Bazen içinizde ukde olur atamazsınız.
Hayatın ağırlığıdır Beşiktaş.
Siz hiç anlayamazsınız.
KAHRAMANMARAŞ
Geçen hafta Kahramanmaraş’taydım.
Sütçü İmam Üniversitesi Üni BJK’nin konuğu olarak. Panel düzenlemişler.
Çağırdılar.
Davet Beşiktaş imzalı olunca, seve seve, koşa koşa gittim.
İnceden bir şehir turu,
Herkes dondurması meşhur biliyor ama,
Tarhanası almış başını gitmekte.
Cips gibi yapmışlar,
Millet çıtır çıtır yiyor valla…
Her yerde satılıyor üstelik.
Üniversite tertemiz,
Sorular, gülüşmeler, tezahüratlar.
Çok keyifli bir 90 dakika geçirdik.
Paneli düzenleyen Hacı Burak kardeşime çok teşekkür ederim.
Biliyorsunuz ben bu tür panellere aşağı yukarı 15 senedir gidiyorum.
Son dönemlerde gittiğim şehirlerde dikkatimi çeken bir şey var.
Gittiğim şehrin taraftar ve Üni BJK oluşumlarının düzenledikleri panellere,
Aynı şehrin dernek yapılanmalarının katılmak istediği halde katılmaması.
Bundan bir evvel gittiğim Balıkesir’de de böyleydi, son gittiğim Kahramanmaraş’ta da.
Araştırdım tabi. Bir ince soruşturdum.
Ve karşıma inanmak istemediğim mevzular çıktı. Elimde kanıt olmadığı için yazmıyorum.
Lakin soru şu:
Kulüpler mi derneklerden menfaat sağlar,
Dernekler mi kulüplerden?
Ve dernekler kulüpleri ziyaret etmeli midir?
Ve kim kimin Beşiktaşlılığını satın alabilir!!!
Ve panelde emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.
“BUNLAR”
Malumunuz evvelki hafta,
Ankaragücü ile oynayacağımız maç,
Federasyon kararıyla Kayseri’ye alındı.
Sebebi de Ankara’da oynayacağımız sahanın elverişsiz olmasıydı.
Beşiktaş İstanbul’dan, Ankaragücü de Ankara’dan maçın oynanacağı şehre geçti.
Sorun var mı? Gözükmüyor.
Tribün avantajı olarak adaletsizlik var mı?
Ankara’da oynansaydı belki biraz daha kalabalık olabilirdi. Zira bugüne kadar oynadıkları iç saha maçlarında dolu tribünleri yok. Eeeee?
Ne oluyor da Ankaragücü Başkanı Galatasaray Başkanı’nı arayıp, pazar günü Galatasaray’la oynadığımız maça istinaden,
“Haftaya siz BUNLARLA oynayacaksınız ne yapalım?” diye hal hatır soruyor ki?
“Ne yapalım?” diye icazet almak!!!
Vuuu?! İşlere bak. Her şeyi geçtim,
Koskoca Beşiktaş camiasını “Bunlar” diye nitelemek ne ola ki? Nasıl bir düzen bu çözemedim.
Bir camianın başkanı, başka bir camianın başkanıyla başka bir camia hakkında bu tertip konuşabilir mi? “Bunlar?!” Vay be!
Hadi onu da geçtim.
Galatasaray Başkanı neden tavır koymaz.
‘Ezeli rakibimiz hakkında nasıl böyle konuşuyorsun’ demez!!! Yok! Yok!
Sorsan tribündekiler yol yordam bilmez, avam tabakası… Kendileri lordlar kamarası…
Akşam
