Hazır liglere ara verilmişken, Kongre üyelikleriyle ilgili birkaç kelam edelim.
Malumunuz olduğu üzere Beşiktaş kongre üyelikleriyle ilgili uzun bir süredir sıkıntı var.
En göze çarpanlar arasında, Farklı dönemlerde Kah hatıra binaen, Kah oy simsarlığından mütevellit, Farklı takım taraftarlarını kulübe üye yapma durumu vuku bulmakta.
Bu durum aşağı yukarı 30 senedir kulüp bünyesinde kanayan bir yara. Yaraya nasıl pansuman yapabiliriz? Ve yara nasıl kapanır? Önce şurada anlaşalım. Beşiktaşlılık ilkesi esastır. Anlaştıysak eğer, Sonra kulüpteki yetkili birimlerin, “Bu işi başlatıyoruz” deyip, Gerekli yazışmaları ve tüzük maddeleriyle ilgili pürüzleri gidermesi görülmekte. Ve genel kuruldan yalnızca bu konu için yetki alınması şart. Daha sonra, Yetkili kişilerin önderliğinde, Ve oylama usulüyle, 15 kişilik bir jüri seçilecek. Bu jüri üyeleri bir memur gibi bir sene boyunca, Sabah 09.00 akşam 17.00 saatleri arasında, Kulüpte kendilerine tahsis edilmiş odada mesai yapacak. Bu ‘1’ sene Gayrısız herkesin kulüp üyeliğini yenilemek için yapılacak işleme ayrılan süredir. (Gerekirse biraz daha uzatılabilir.) Bu jüri, Beşiktaşlılığını kanıtlayıp, üyeliğini tasdikletmek isteyen kişilere, Referans ve kanıt isteme gibi işlemlerle, Üyelik onaylama yapacak. Herkesten bağımsız, Saf, temiz ve kül elenmemiş. Bu zaman dilimi içinde bu jüriye başvurmayanların üyeliği otomatikman düşecek. Tabii bu durum, Camia içinde yer alan hukukçuların da öngörüleriyle genişletilebilir. Bundan sonraki seçimlerde, Beşiktaş’ın istikbalini, Yalnızca Beşiktaşlılar’ın seçebilmesi ve yönlendirebilmesi için bu çok önemli. Beşiktaş’ın bekası, Ve ilelebet nefes alabilmesi, Ve başkanını hür iradesiyle seçebilmesi için, Kongre üyelikleriyle ilgili bu yenileme çalışması, İvedilikle şarttır. Naçizane.
ALTIN KAPLAMA
Ribery’nin altın kaplama et yeme hikayesi, Yılan gibi dolanmakta orta yerde. Anlaşılan et mideye oturmuş, Eleştiri yapanlara basmış küfürü Ribery. Hayat senin kardeşim ne istiyorsan ye de Bu dejenere halini Ve sığ olma durumunu değiştirmiyor. Sizin oralarda nasıl deniyor bilmiyorum ama Bizim buralarda ‘Eşeğe altın semer vursan da eşek yine aynı eşektir’ diye bir atasözü var. Hadi afi yet olsun.
Dükkanın önünü kapatmayalım
Transfer sezonu açıldı ya, millet ne yapacağını şaşırdı yine. Tolgay’ın futbola ve yeteneklerine olan ihanetlerini kayda alma ve ‘Ben ne yapıyorum’ diyebilme ihtimallerini bir yana koyup, Malatya’dan Sadık için 2 milyon euroyu gözden çıkartan F.Bahçe’nin, Tolgay için anca 1.75 milyon euro teklif ettiğini hayretler içinde izliyoruz. Ne diyeyim, ben diyecek bir şey bulamadım ama arkadaşın teki güzel özetlemiş: Haydi kardeşim, dükkanın önünü kapatmayalım.
KARNIYARIK
Son dönemlerde spor programlarında yaygınlaşan bir durum var. Falanca takımın transfer ettiği x futbolcu için “İşe yarar mı?” sorusunun peydahlanması. Yorumcudan bilgi istiyorlar. Ben Beşiktaş’tan örnek vereyim de yanlış anlaşılmasın. Spiker soruyor, Ve aynı zamanda alt yazı geçiyor. “Mirin, Beşiktaş’ta iş yapar mı?” Hadi bakalım, buyurun baraj sorusuna. Yahu biz ne yorumcular biliyoruz, Oynanan maçın üstüne atıp tutan, Şöyle olmalı, böyle durmalı diye yıkıp geçen, Sanırsın ki 3 Şampiyonlar Ligi, 5 Dünya Kupası var. Sonra yorumculuktan yaptığı piyasayla, Falanca takıma antrenör olan. 3 maçta istifa eden, Ya da iş akdi feshedilen. Say say bitmez. Neymiş, “Mirin iş yapar mıymış?” Pöh! Sanki karnıyarık tarifi alıyor. Yarım kaşık tuz, 50 gram kıyma. Ne bu yaa! Halbuki, desen ki, “Mirin’i kaç kere seyrettin?” Daha inandırıcı durmaz mı? En azından patlıcana yazık olmaz!!
Akşam
