Maçın son anda TRT’de yayınlanacağını haber ettiklerinde Ne yalan söyleyeyim, Kameranın dolaşırken tribünde yakaladığı Yaşlı amcanın elindeki pankart aklıma düştü.
Hani vardı ya;
“Maç TRT’de izlenir.”
Gülsem mi ağlasam mı bilemedim.
Aslında Beşiktaş camiasına çektirilen,
‘Bu maçı veren kimse yok mu’ ıstırabından sonra,
Bu konuda beni hiçbir şey iflah etmez de,
Yine de teşekkürler.
***
İlk maçtan önce bu karşılaşmanın önemini
Lask takımının maçlarını seyretmeye giden,
İlhan Mansız’dan başka kimse bilmiyordu bence.
İlk maç 1-0 bitip, rakip biraz dişli çıkınca,
İkinci maç haliyle kıymete ve heyecana bindi.
14’üncü dakikadan (!) itibaren seyretmeye başladığımız maçta kaçırdığımız bir şey yok diyebiliriz.
Sezon başından beri kurgulanan kadroda,
Yalnızca Pepe’nin yanına, Roco değişikliğini gördük,
Bir de Adriano.
25’inci dakika itibariyle de sanki ileride çoğalabilirmişiz de,
Çoğalmak istemiyormuşuz gibi bir hava hissettim.
Üstüne 0-0’dayken yerden kalkmama gibi bir gaflete girdik ki,
Her vakit geçirişte,
“Gol atmamız lazım çocuklar” diye bağırasım geldi.
Sinsi geliyorlardı, sert oynuyorlardı,
Ve 1-0 asla bize yetmeyebilirdi.
Derken hatalar zinciriyle başlayan,
Pozisyon alamama fakirliği,
Taaa kalemizde gol oluncaya kadar devam etti.
Enteresan.
Defansta ciddi açıklar veriyorduk,
İkincisinden kıl payı kurtulduk,
Ve ilk yarı çabuk bitsindi.
Bitti.
İkinci yarıya Oğuzhan-Quaresma değişikliğiyle başladı Şenol Hoca.
Laf aramızda bize kadar yansıyan gerginlikten de bir an önce kurtulmalıydı Beşiktaş.
Bu da ‘Oyunda ben de varım’ demeyle olur ki;
İş de saldırmaktan geçer.
İlk ciddi pozisyon Adriano’nun başlattığı ve sürüklediği ataktan geldi.
Sonra Lens’in ortası,
Uzamasını beklediğimiz Larin’in önünden ahlar vahlar arasında geçti.
Ve golle sonuçlanan bir Lask atağında,
“İçimiz…”
İkinci gol ağlarımızdaydı.
Tur gidiyordu,
Ve acil çözüm paketi gibi bir şey lazımdı bize.
Negredo bile girdi oyuna.
Son 10 dakikaya girdiğimizde,
Çoğalamıyor, topa sahip olamıyorduk.
Futbolcular bir gol atınca, tur atlayacaklarını biliyorlar mı diye iç geçirdim bir an.
Anlayın gayri.
Kopmuştuk.
İşte tam o sırada,
Ne olduysa artık,
Şaire ilham gelir ya birden,
Kelimeler peri gibi yerleşir satırlara,
İşte aynen öyle.
Negredo!
Diyorum,
Bir vurdu,
Sesi Beşiktaş iskelesinden geldi.
Gooooooolll...
Akşam
