İNÖNÜ STADI G.SARAY'IN OLSAYMIŞ!

Alen Markaryan yazdı...
Haberin yayılanma tarihi:18 Nisan 2018, Çarşamba

Sayın Murat Bardakçı, Pazar günkü yazısında İnönü Stadı’nın tarihçesiyle ilgili Bilgi ve belge paylaşmış okuyucularıyla.

Yazının girişine de, spor yazarlarının kıskandığını yazmış.

Kıskanmasına sebep de

(İroni yapmış herhalde)

Bu spor yazarlığı işinin

Okuma, araştırma vs gibi yorucu faaliyetlere ihtiyaç göstermeyen,

“Tek iş” olmasını göstermiş.

Sayın Bardakçı,

Hafif latife, hafif de meşrep dolu cümlesinde,

Futboldan anlamadığını,

İlgi de duymadığını,

Kendisine has bir üslupla dile getirmiş.

Aslında yazıya mevzubahis konu,

“İnönü Stadı”

***

Fransız Şark Komitesi’nin Türkiye temsilcisi

Andre Lacroix için

Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin o sırada,

Hâlâ işgal altında bulunan İstanbul’daki,

Diplomatik temsilcisi Adnan Adıvar’dan,

(Bu arada Adnan Adıvar, Halide Edip Adıvar’ın eşi oluyor)

“Gazhane’nin arkasında bulunan,

Eski veliaht Yusuf İzzettin Efendi’nin,

Sabık Maliye Bakanları’ndan,

Tevfik Bey tarafından bahçivanlara kiralanan arazinin üzerinde

Muhteşem bir stadyum inşa etmesi için,

Galatasaray’a kiralanması konusunda yardımını istiyor.”

Ama bu talep karşılık bulmadığı gibi, ne cevap verildiği de bilinmiyor.

Zaten sayın Bardakçı da

“Eğer izin verilseydi,

Stadyumların sahipliği konusunda ne varsa,

Her şey şimdi nasıl ters yüz olurdu”dan çıkarak yazmış bu yazıyı.

Eğer Andre Lacroix’in teklifi vücut bulsaydı,

Kadıköy’ü bilmem ama

Denize sıfır Şeref Bey Stadı’ndan çıkmazdık herhalde.

Oradan çıkmadığımız için de

Fulya antrenman sahamız olmazdı gibime geliyor.

Hele Şeref Bey Stadı’nın olduğu yere yapılan

Çırağan Sarayı nereye oturtulurdu kestiremedim.

Hatta Mecidiyeköy’de Ali Sami Yen Stadı da olmazdı o zaman.

Püüüüüü!

Denizi uzaya boşaltmak gibi bir durum olurmuş bu iş.

Haliyle,

İnönü, Fulya, Beşiktaş semti diye

Paha biçilmez bir üçgen oluşmaz,

Gelecek nasıl tecelli edecek kimse kestiremezdi.

Düşünsenize Şeref Bey Stadı’nın bir yüzü denize bakıyor.

Denize bakan taraf kapalı tribün olmuş,

Nice gollerden sonra Boğaz’ın serin sularına atlayanları,

Sarayburnu’ndan toplardık herhalde.

Yani sayın Bardakçı,

Dediğiniz üzere ters-yüzden öte,

Adını koyamayacağımız birçok konunun

Gelişmelerini bırakın,

Doğuşları bile meçhul olacaktır.

Yazdıklarınıza göre o arazinin,

Galatasaray’a neden verilmediği bilinmiyor ama

İyi ki verilmemiş.

İnönü Stadı’nda verilen kapalı mücadelesi tarihe damga vuramayacak,

Gözbebeğimiz doğmayacaktı.

Biz gerçi Beşiktaş oynadığında,

Kaldırıma tribün kuran bir nesil olarak büyüdük ama

Olsun.

İyi ki verilmemiş.

Bizi bu konu hakkında bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederiz ama

Şunu da söylemeliyim ki,

Spor yazarlığı öyle

Dominico denen beceriksizi defansta oynatana,

Hüsrev’i Şinanayka’ya kaptırana laf ederek,

İcra edilecek bir meslek değil.

Herkes için söylemiyorum ama

Bu işi hakkıyla yapıp,

Mesleği saygınlık mertebesinde tutanlar var.

Her iş ve her meslek,

Emek icra edilen her şey,

Saygıyı hak eder diye düşünüyorum.

Hele göz nuru. Paha biçilmez.

Neyse,

Saygıyla, sevgiyle efendim.

Akşam

YorumlarHiç Yorum Yapılmamış.     'İLK YORUMU SEN YAP'

Adınız Soyadınız:

E-Postanız:

Yorumunuz:

4 + 5 = ?

 




En Son Haberler
AnketTümü
Yeni Sitemizi Beğendiniz mi?
 
haber yazılımı: buki