Mevzuyu Üstüne Alan Yok Mu?

Alen MARKARYAN yazdı...
Haberin yayılanma tarihi:23 Aralık 2018, Pazar

Maçın Kasımpaşa’ya bakan tarafında,

Trezeguet’nin 1 gün içinde kadro dışı bırakılıp,

Sonra kadroya dahil edilmesini,

Sıra dışı olarak kabul edebiliriz.

Anlayacağınız bakış açısını sokağın tavanı kadar açmışlar yani.

Maçın yüzünü Beşiktaş’a çevirdiğimizde ise, Hafta boyunca Burak Yılmaz ve Babel’in Aynadaki silüetlerini öne çıkaran haberlere toslamamız sinir bozucu duruyordu.

Nasıl bakıyorlarsa hayata artık!!!

Bizim gördüğümüz ise,

3 tane çift karbüratörlü adamın takımın tam orta yerine monte edilmesiydi.

Medel, Atiba, Dorukhan.

Göremediklerimiz arasında ise Quaresma vardı!

Maçın başlamasıyla gol attık.

1. dakikada.

Dorukhan, gol sevincine giderken,

Hem attığı gol VAR’a takıldı,

Hem de ayağı çimlere...

Sakatlandı, çıktı çocuk iyi mi!

Atıp da sayılmayan golün telafi si olur ama (İnşallah),

Çocuğun ayağına bir şey olursa,

Hafazanallah.

Tersoluk yapıştı ya,

Adamların ilk atağında gol yedik.

Arkadaş, “Bu Karius’un yediği goller de hep jeneriklik” diye isyan edesim var ama,

Defansif hataları gördükçe susmayı tercih ediyorum.

Sonra futbolun “Çene suyu çorba” lokantasında işe başladığını gördük.

Diagne’nin attığı ikinci golün sayılmamasından doğan marazlar bir yana,

Gol sonrası sevincine gördüğü sarı kartın mütalaası 1 asır sürdü.

Diagne, “Gol yoksa kart iptal olmalı” diyor,

Cüneyt Çakır da, “vallahi bir şey yapamam. Son fi yat bu” diye diretiyordu.

Bir pazarlık sormayın.

Artık hakemler çilingir sofrasıyla maça çıkarlarsa şaşırmam.

Golün sayılmaması, Beşiktaş için bir umut, bir şanstı ama,

Maşallah bizim topçular,

Hayalet filminin son versiyonundaydı.

Bir kıpırdama, bir iştah, bir isyan,

I-ıııhhh!

Eeee sen böyle yaparsan eloğlu gelir,

“O olmazsa bu olur” der fi lmi koparır:

2-0.

İkinci yarı başladığında, “10 dakika içinde gol atarsak maça ortak olabiliriz” diye terennüm ediyorduk ki,

52’de gol geldi.

Mustafa Pektemek, vallahi gol demek:

2-1.

Maç hareketlendi tabii.

Lens ve Babel’in zaman zaman çizgiyi kullanmaları tehlike yaratsa da sonuç aynı kalıyordu.

El elde, baş başta.

Sanki bu bölümde Şenol Hoca kulübeye bir göz atsa iyi olacak gibi duruyordu.

Yalnızca duruyordu ama!

İşlemde geç kalındı zira.

Sonrasında direkten dönen topu,

Fatih’in el ensesini,

VAR’a giden hakemi,

Penaltıyı atan Diagne’yi,

Ve ilk yarıyı 9 puan geride kapatan Beşiktaş’ı seyrettik.

Geçen hafta da sormuştum.

“Bu takım bu hale nasıl geldi?”

Kim üstüne alıyorsa bir adım öne çıksın da cevaplasın diye.

Ama yok?!

Siz takımı maça hazırlayacağınıza,

Camiada kimsenin istememesine rağmen,

“Burak Yılmaz’ı nasıl alırız?”ın peşine düştünüz.

Değer, emek, alın teri...

Bunların hiç önemi yok değil mi!

Üstüne ilaç diye sarıldığınız mevzuya bakın.

Pöh!

Akşam

YorumlarHiç Yorum Yapılmamış.     'İLK YORUMU SEN YAP'

Adınız Soyadınız:

E-Postanız:

Yorumunuz:

4 + 8 = ?

 




En Son Haberler
AnketTümü
Yeni Sitemizi Beğendiniz mi?
 
haber yazılımı: buki