''SATILIK KALEM... YALANCI VE TETİKÇİ...FİKRET ORMAN... ŞAFAK MAHMUTYAZICIOĞLU!''

Atilla TÜRKER yazdı...
Haberin yayılanma tarihi:14 Ekim 2021, Perşembe

Satılık kalem… Yalancı ve tetikçi… Fikret Orman… Şafak Mahmutyazıcıoğlu… Ve işte mahkeme kararları…

-Gazeteci demeye utandığım kişi…

-Sözde gazeteci…
-Yalancı…
-Tetikçi…
-Menfaat karşılığı haber yazan gazeteci…
-Haysiyetsiz…
-Onursuz…
-Ahlaksız…
-Beyni sulanmış…
-Satılık kalem…
-30 metrekarelik evde yaşayan bir zavallı…

Kim bu?

Atilla Türker…
Yani… Bendeniz Atilla Türker…
Öyle tanıtıldım.

FİKRET ORMAN’DAN ŞAFAK MAHMUTYAZICIOĞLU’NA

Benimle ilgili kim söyledi tüm bunları?
Fikret Orman…
Şafak Mahmutyazıcıoğlu…
Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun yanında çalışan çok sayıda avukat…
Nasıl mı?
Kimi, basın toplantısında söyledi
Kimi, basın bülteninde ifade etti.
Kimi, demeç verdi.
Kimi de tweet attı.
Hepsi kayıt altında duruyor.

HAYSİYETSİZ VE ONURSUZ GAZETECİ!

Mesela… Fikret Orman…
Beşiktaş Divan Kurulu’nda benim için ne söyledi?

-Haysiyetsiz…
-Onursuz…
-Ahlaksız…

ORMAN NEREDE?

Fikret Orman’ı herkes tanıyor zaten…
Beşiktaş Kulübü eski başkanı…
Büyük Beşiktaş camiasının “Fikret Orman paralar nerede” tezahüratı yaptığı değerli isim…
2 yıl önce düzenlenen Beşiktaş kongresinde başkan seçildikten kısa bir süre sonra ceketini alıp kaçan kişi…

ORMAN NASIL YANDI?

2018 yılıydı.
Beşiktaş’ın Alvaro Negredo transferi ile ilgili çok çarpıcı bir haber yazdım.
“Fenerbahçe ve Galatasaray’a bedava önerilen Negredo için Beşiktaş 2,5 milyon Euro bonservis bedeli ödedi” başlığını attım.
Tam sayfa yayımlandı.
Tabii ortalık karıştı.
Fikret Orman kürsüye çıktı, yazdığım haberi okuduktan sonra beni işaret ederek “haysiyetsiz, onursuz, ahlaksız” dedi.
Oysa ki… Yazdığım haberin sonuna kadar doğru olduğunu bizzat kendisi çok iyi biliyordu.
Bildiğini de birileri iyi biliyordu…
Ortada bazı belgeler ve tanıklar da vardı...
Bu tanıkları Ahmet Nur Çebi de iyi tanıyordu.

SERVET SORUNU!

Fikret Orman’ın son durumunu biliyorsunuz değil mi?
Hayatını yaşıyor.
“Fikret Orman paralar nerede” tezahüratı falan umurunda değil...
Umurunda olsaydı hesap verirdi...
Zaten değil hesap vermek, Beşiktaş’ın kongresine bile gelmiyor.
Lüks içinde yaşadığı hayatı da “Ben iş insanıyım. Kazandım” diye özetliyor.
Ama ben merak ediyorum, Fikret Orman, Beşiktaş başkanı olduğu gün nasıl bir servete sahipti, Beşiktaş başkanlığını bıraktığı günkü serveti neydi?
Bu soruyu o dönem defalarca yazdım.
Tabii, cevap vermedi, tahmin ediyorum ki, hiçbir zaman da vermeyecek.

VEREN DE ŞAFAK, ALAN DA ŞAFAK…

Şafak Mahmutyazıcıoğlu…

Tanırsınız elbet…
Magazin sayfalarının önemli ismi…
2 yıl öncesine kadar da Beşiktaş Kulübü’nün en etkili yöneticilerinden biriydi.
Fikret Orman’ın sağ kolu, bilemediniz sol koluydu.
Yine 2018 yılıydı, elime bazı belgeler geçti.

Daha doğrusu benden önce de pek çok muhabirin eline geçmiş ama en sonunda bana geldi.
Mevzu şuydu, Beşiktaş Kulübü’nde hukuk işlerinden sorumlu yönetim kurulu üyesi olan Şafak Mahmutyazıcıoğlu, 2 milyon liralık iki makbuz karşılığında… Harika bir operasyona imza atıyor… Nasıl mı? Beşiktaş Kulübü’nün kasasından çıkan 2 milyon lira, Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun sahibi bulunduğu Kültür Hukuk Bürosu’nun kasasına giriyor.
Ne güzel bir dünya değil mi?
Veren de Şafak, alan da Şafak…

2 MİLYON LİRANIN HİKAYESİ…

Haberi yazmadan önce Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nu aradım…
Önce “Buyur canım” falan dedi.
Mevzuyu izah ettim, bana hafif bir gider yaptı.
“Bu da haber mi şimdi” dedi.
“Haberin ne olacağını size mi soracağım” dedim.
“Yazmazsan olmaz mı” dedi.
“Olmaz” dedim.
Akşam eve gittim, Beşiktaş’ın değerli iki muhabiri aradı, her ikisi de “Şafak’ın selamı var. Haberi yazmamanı istiyor. Mümkünse hep beraber yemek yememizi istiyor” dedi.
“Size afiyet olsun” dedim.
Haberi yazdım.
Aksi düşünülemezdi zaten…
En azından benim adıma düşünülemezdi.

OKTAY BEY VE BEŞİKTAŞ AŞKI…

Sonrasında ne oldu?

Off… off… off…
Şahsıma yönelik bir saldırı başladı, inanılacak gibi değil…
Mesela… Oktay Kurman adında bir avukat… Kültür Hukuk Bürosunda Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun ortağı… Bir basın bülteni yayınladı, yenir yutulur cinsten değil.
Aldıkları o 2 milyon lirayı hak etmişler de…
Ben sözde gazeteciymişim de…
Böyle gazetecilik mi olurmuş da…
Beni Cumhuriyet Savcılığına şikayet etmiş de…
Kendisi Beşiktaş aşığıymış da…

Beşiktaş Kulübü Denetim Kurulu’nun onayı üzerine bu 2 milyon lirayı almış da…
Falan fıstık…

Sonra? Bu Oktay Kurman’ın çelişkilerle dolu ve saygısız bir dille kaleme aldığı basın bültenine çok sert karşılık verdim…

Akabinde… Beşiktaş Kulübü Denetim Kurulu Başkanı Feyyaz Tuncel, bu 2 milyon lira konusunda kendilerinin onay vermediğini, Oktay Kurman’ın yalan söylediğini bir basın bülteni ile duyurdu.
Feyyaz Tuncel, Oktay Kurman’a açık açık yalancı dedi.
Ortalık iyice renklendi.

MEŞHUR AVUKATLAR…

Yine o süreçte…

Bir gece yarısı Twitter’a bir baktım, bana yine bin türlü saldırı…
İşitmediğim küfür, hakaret, tehdit kalmamış.
Artık alıştığım için fazla önemsemedim.
Biliyordum ki, hepsi tetikçiydi.

Sabah olduğunda şöyle bir gözden geçirdim, araştırdım, bu kişilerden bazıları Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun yanında çalışan avukatlar çıktı.

Mesela mı? Av. Kasım Taşdan… Av. Mete Menekşe… Av. Oktay Kurman… Aysen Aydoğdu (Personel)… Av. Rahmi Kaan Akdoğan… Av. Oğuzhan Cesur…
Belki, dahası da vardı ama sanal ortamda benim gördüklerim bunlar…
Tamamı saldırdı.
Birazdan tek tek yazacağım.
Hepsinin kaydı elimde bulunuyor.

KASIM TAŞDAN’DAN 40 TWEET…

Başlıyorum…

Av. Kasım Taşdan… Eski hakim… Sonradan avukatlığa döndü, Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun sahibi olduğu Kültür Hukuk Bürosunda çalışmaya başladı.
Bir gece yarısı şahsıma yönelik 40 tane tweet attı. Bu Kasım’ın kim olduğunu bilmediğim için önce güldüm, geçtim. Sonra öğrendim. Gerekeni yaptım. Ağır bir şeyler yazdım… Kendisiyle ilgili bazı belgeler de yayınladım. Hem de müthiş belgeler… Mahkeme kararları, yurt içi ve yurt dışından bazı fotoğraflar, Beşiktaş’la ilgili bir davada reddi hakim oluşu…
Sonra ne oldu, Kasım Bey sustu…
Halen çok sakin… Dilerim hep böyle kalır…

MENEKŞE VE KLAVYE…

Av. Mete Menekşe… Klavye başında çok cesur… Yine o süreçte bir baktım, ismini o güne kadar hiç duymadığım bu arkadaş, yalan içerikli bir twit atmış.
Bu tweet aynen şöyle:
“Yalan senin ruhuna işlemiş, tazminat kaybetmekten beynin sulanmış…”
Üsluba bakar mısınız!
İfadeye bakar mısınız!
Bir avukat olarak gece yarısı bir tweet atıyor ve bir insana “beynin sulanmış” diyor.
Ne diyeyim! Yazık…
Acıdım…

MENEKŞE VE ALGI…

Olay da ne biliyor musunuz?

Bu Mete Menekşe, spor teşkilatında görevli bir bürokratın dandik bir internet sitesine verdiği yalan beyanı Twitter’da benim önüme sunuyor.İşte, araştırmacı avukat diye ben buna derim.Zeka fışkırıyor. Yalan haberden yola çıkarak olayı çarpıtıyor. Sanki, kendileri dava kazanmış gibi bir hava yaratıyor. Oysa o davanın, Beşiktaş’la veya kendileriyle bir alakası yok. Algı yaratmaya çalışıyor.

MENEKŞE VE BEYNİN SULANMASI…

Hemen bir parantez açayım.
Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun benimle ilgili başlattığı hukuki süreçte Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun avukatı kimdi, biliyor musunuz.
Mete Menekşe…
İşte bu Mete Menekşe…
Bana “tazminat kaybetmekten beynin sulanmış” diyen Mete Menekşe…
Can alıcı hususu yazıyorum, Bu hakaret davası 2 gün önce sonuçlandı ve ben beraat ettim.
Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun talebi reddedildi.
Mete Menekşe’nin talebi reddedildi.
Şimdi ben kalkıp da Mete Menekşe’ye “Dava kaybetmekten beynin sulanmış” mı diyeceğim.
Aslında hak etti, demem gerekir ama ben demeyeceğim.
Bana yakışmaz.
Mete Menekşe kendisinden utansın yeter!
Sadece… Tavsiye ederim, sık sık beyin salatası yesin.
Faydası olur…
Bol limonlu yesin tabii…
Sirkeyi de unutmasın…

KAYIP MENEKŞE…

Unutmadan yazayım.
Şafak Mahmutyazıcıoğlu ile benim aramdaki hakaret davasında üç duruşma oldu, ben üçüne de gittim.
Mecbur olmadığım halde üç duruşmaya da gittim…
Savunmamı yaptım.
Gözlerim hep Mete Menekşe’yi aradı.
Yoktu.
Gelmemişti.
Bana klavye başında gider yapmaya çalışan bu arkadaşın gözlerinin içine baka baka konuşmak isterdim.
Ama o istemedi.
Niye acaba?
Yerine iki ayrı genç arkadaş geldi.

KURMAN İÇİN YETER…

Av. Oktay Kurman… Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun ortağı…
Benimle ilgili sözde gazeteci falan dedi, ben de pek çok yazımda üç kat fazlasıyla cevabını verdim.
Yeter…

AKDOĞAN DAVASI…

Av. Rahmi Kaan Akdoğan… Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun neferlerinden biri…

Bu çok beyefendi avukatın o süreçte benimle ilgili attığı tweet'i aynen yazıyorum:
“En acısı da şu: Siz haber(!)lerinizi size ısmarlayan adama bile yaptığınızı belli etmemek için haber(!)lerinizin hemen ardından tweet atamamayı söyleyemiyorsunuz.
Dağa taşa gazeteciyim yazdırsanız dahi,
Siz gazeteci değilsiniz”
Evet, bu… Aynen bu…
Anladınız mı peki…
Ben anlamadım…
O gün de anlamadım, şimdi de anlayamıyorum…
Kimse de anlamamıştır zaten…
Kendisine çok ağır bir karşılık verdim.
Bana 100 bin liralık tazminat davası açacağını bildirdi.
Bekliyorum.
2 yıldan fazla zaman geçti, henüz açmadı…
Kendisini şahane savunacak bir avukatın peşinde galiba…

OĞUZHAN VE ATİLLA…

Av. Oğuzhan Cesur…
Önce şu bilgiyi vereyim.
Ben, Atilla Türker olarak, övünmek gibi olmasın ama, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü mezunuyum…
Futbolda 2 kez A genç milli takım formasını giydim.
Gençlerbirliği profesyonel futbol takımında oynadım.
42 yıldır bir gün bile aralıksız spor muhabirliği yapıyorum.
Yarı profesyonel olarak mesleğe Bulvar-Tercüman gazetelerinde başladım.
Hoşgörünüze sığınarak şunu da ekleyeyim.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sadece spor olarak değil genel anlamda a en fazla ödül kazanan gazetecilerin başında geliyorum.
Bazı internet sitelerinde de bu bilgiler açık açık yazıyor zaten…
Ben de bu bilgileri ara sıra paylaşıyorum.

OĞUZHAN VE BULVAR GAZETESİ…

İşte benim paylaştığım bu bilgileri gören Av. Oğuzhan Cesur nasıl bir twit attı, biliyor musunuz?

“Şu ilk mesleğe başladığın Bulvar Gazetesi’nde ne tür belgeli tanıklı haberler yaptın anlatsana biraz”
Aynen bu…
Hey Allah’ım…
Bu arkadaş, avukat…
Gerçekten avukat…
En azından profilinde öyle yazıyor…
Gördüğünüz gibi çok zeki…
Çok kültürlü…
Çok yaratıcı…
Fışkırıyor…
Tam aradığım avukat…
Ama acaba aklı nerede?
O dönemki Bulvar Gazetesi’ni, yaşı yetmediği için olsa gerek, herhalde bilmiyor.
Neyse… O zaman da kendisini ciddiye almamıştım zaten…
Ben böyle birine ne cevap vereyim!

AYSEN HANIM VE CHE GUEVARA…

Ve… Aysen Aydoğdu…

Bu hanımefendi avukat değil… Daha doğrusu avukat olmadığını ben de sonradan öğrendim.
Twitter’daki profilinde “Kültür Hukuk Bürosu” yazıyor.
Normal bir personel galiba…
Bu hanımefendi o süreçte şu tweet'i attı:
“Kalemi satılık olan sözde gazeteci…”
Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun avukatları bitti, bu hanımefendi başladı…
Peki, n’oldu? Bu hanımefendiye öyle bir cevap verdim ki ömür boyu unutamaz.
Herkes haddini bilecek…
Maalesef çok ağır yazdım…
Hak etti çünkü…
Haliyle kimin ne olduğunu anladı…
Çok korkmuş olsa gerek ki, bana daha sonra cevap olarak mıy mıy bir şeyler yazdı.
İşin vahim tarafı… Bu hanımefendinin Twitter profilinde Che Guevara’nın resmî vardı.
Şaka gibi…
Ne diyeyim…
Che Guevara böyle bir hanımefendinin kendisine sempati duyduğunu görse mezarında ters döner herhalde…

HERKES BİRBİRİNE SAYGI DUYACAK…

Tüm bu saldırıların altında ne yatıyor, biliyor musunuz?
Sindirmek, yıldırmak…
Yoksa… Koskoca Hukuk Fakültesini bitiren insanlar, gece yarısı bir insana-bir gazeteciye sanal ortamdan böyle saldırır mı?
42 yıldır bir gün bile aralıksız çalışan bir gazeteciye “sözde gazeteci” denilir mi?
Onlar Hukuk Fakültesini bildirdiyse, ben de bugünkü adıyla İletişim Fakültesi’ni bitirdim.
Herkes birbirine saygı duyacak.
Herkes haddini bilecek.
Her şey hukuki mecrada olacak.
En azından olması gerekiyor.

BEN UYARIRDIM…

Samimiyetimi inanın lütfen, bu avukatlardan herhangi birisi benim yakınım olsaydı, “Yaptığın çok ayıp… Komik oluyorsun… Rezil oluyorsun… Bugünler için mi okudun… Hakkını, hukukunu yasal mecrada ara… Hukuk devletiyiz biz… Kendini düşünmüyorsan, aileni düşün… Tetikçiliği bırak” derdim.
Allah’a şükür, bu avukatlardan hiçbirini tanımıyorum.
Dilerim, bu yazımı okurlar da, kendilerine biraz çeki düzen verirler.

ŞAFAK YİNE KAYBETTİ

Yine iki yıl önceydi…
Şafak Mahmutyazıcıoğlu yine bir basın bülteninde bana öyle giydirmiş ki, inanılacak gibi değil.
Yok, sözde gazeteci… Yok, gazeteci demeye utandığı kişi… Yok, menfaat karşılığı haber yazan muhabir…
Ben de oturdum, bir twit attım, “Bir lafa bakarım laf mı diye” şeklinde… Tabii, devamını da getirdim.
Sonra… Şafak Mahmutyazıcıoğlu beni Cumhuriyet Savcılığı’na şikayet etti.
Hakkımda kamu davası açıldı.
İlk duruşma bundan 45 gün önce oldu.
İkinci duruşma geçen hafta, üçüncü duruşma da iki gün önce oldu.
Yüce mahkeme kararını açıkladı.
Beraat ettim.
Bu davanın tutanağını bu yazının en altında görebilirsiniz.

ŞAFAK TÜRKÜSÜ…

Bu beraat kararı çok önemli…
Beşiktaş’la ilgili belgeli haberlerimi yalanlayamayan Şafak Mahmutyazıcıoğlu ve arkadaşları, algı operasyonu için bu hakaret davasına umut bağlamışlardı.
Ceza yemiş olsaydım, tahmin ediyorum ki, Beşiktaş’la ilgili yazdığım haberlerle bağlantı kurarak kamuoyuna sunacaklardı.

BİR MAİL VE MÜTHİŞ İDDİALAR…

Yazıp yazmamak da çok tereddüt ettim ama… Yazacağım
Beşiktaş’la ilgili haberleri kaleme aldığım süreçte…
Bana bir mail geldi.
Kimden mi?
Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun hemen yakınında bulunan birinden…
İnanılmaz iddiaları vardı.
Fulya Otoparkı’nın nasıl peşkeş çekildiğini… İstanbul Aksaray’daki bir gece kulübü üzerinden nasıl bir operasyona gidildiğini… Kasım Taşdan’ın maaşı, kirası, zaafları… Belli mevkilerde bulunan kişilerle çeşitli bağlantılar… Hem de tek tek, isim isim…
Bu mailde şu hususun altı özellikle çiziliydi:
Şafak Mahmutyazıcıoğlu o süreci çok kötü yönettiği için…
Hemen her olayın içinde Şafak Mahmutyazıcıoğlu olduğu için…
Ayağına basılan herkes belge yağdırdığı için…
Ortalık toz duman oldu…
Bu belgeler doğrultusunda da “Fikret Orman paralar nerede” tezahüratı başladı, Beşiktaş yönetimi çöktü.
Bunun sonucunda da, Fikret Orman faturayı Şafak Mahmutyazıcıoğlu’na kesti.

ŞAFAK YİNE KAYIP…

Merak edenler için söyleyeyim.
Fikret Orman, Şafak Mahmutyazıcıoğlu ve Umut Güner başta olmak üzere Beşiktaş Kulübüyle ilgili onlarca belge yayınladım, 100’e yakın haber yazdım.
Hukuki açıdan henüz hiçbir haberimle ilgili olumsuz bir gelişme olmadı.
Değil olumsuz gelişme, Beşiktaş Kulübü tarafından herhangi bir girişim bile olmadı.
Sadece şu oldu…
Şafak Mahmutyazıcıoğlu, yaptığım yayınların durdurulması, kaldırılması ve tedbir alınması doğrultusunda kişisel bir dava açtı.
Dikkatinizi çekerim, yayınların durdurulması, kaldırılması ve tedbir alınması için…
Oldu, gözlerim doldu…
N’oldu… Red…
İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesi, 28 Haziran 2019 tarihinde bu ihtiyati tedbir talebini reddetti.
Bu davanın tutanağını da bu yazının en altında görebilirsiniz.

ŞAFAK VE MALUM ARKADAŞLARI…

Peki, bu davada Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun avukatları kimlerdi?
Elimdeki mahkeme kararı doğrultusunda yazıyorum.
-Oktay Kurman…
-Oğuzhan Cesur…
-Mete Menekşe…
Üçünü de artık zaten tanıyorsunuz…
Üçü de çok beyefendidir…
Üçü de çok dürüst, çok terbiyeli ve çok ahlaklı arkadaşlardır…

ÖDÜLLER VE GERÇEKLER…

Bu süreçte tüm bu beyefendiler ile ilgili yazdığım haberler sonrası ne oldu, biliyor musunuz?

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından geleneksel olarak her yıl düzenlenen büyük yarışmada yılın köşe yazısı ödülü istisnasız her yıl bana layık görülüyor.

Keza… Türkiye Spor Yazarları Derneği de köşe yazısı ve haber dalında yine büyük ödülü hep bana layık görüyor.

Yine keza… 125 ülkeden 1860 spor yazarının katıldığı Dünya Spor Yazarları Derneği yarışmasında da yine bu yazılarımla finale kaldım. Bu bakımdan… Fikret Orman ve Şafak Mahmutyazıcıoğlu başta olmak üzere emeği geçen tüm arkadaşlara sonsuz teşekkürlerimi iletirim.

Şaka bir yana…

Çok net ve samimi söylüyorum.
Keşke…
Beşiktaş üzerinden çok büyük oyunlar oynanmasaydı da…
Ben de bu çok büyük ödülleri kazanmasaydım.

Ajansspor

YorumlarHiç Yorum Yapılmamış.     'İLK YORUMU SEN YAP'

Adınız Soyadınız:

E-Postanız:

Yorumunuz:

6 + 10 = ?

 




En Son Haberler
AnketTümü
Yeni Sitemizi Beğendiniz mi?
 
haber yazılımı: buki