


Nasıl Başlarsak Öyle Gider;
Üç maçlık seri ve bu zaman diliminde yapılacak takviyeler takımın rengini değiştirir...
Bir türlü oturmayan bir kadro yapısının ilginç yansımalarına tanık oluyoruz.
Yeni alınan sol bek Jurasek yok...
Emirhan sola kaymış, Muçi ilk 11'den af istemiş, Mario kanat olmuş...
Tabi Ndidi'de ilk 11'e 'Merhaba' demiş...
Biz De Maça 'Merhaba' Diyelim!
Israrla boş kalan bir kapalı tribün önünde arz-ı endam ettik... Üç dakika içinde 4 kere Halil Umut Meler'i gösterdi kameralar. Çelişkili yönetim, sıkıntılı başlangıç!!!
Takım önde hem de çok önde basarak rakibi hataya zorlaması ve bu minvalde arka tarafın seyrek düşmesi dikkatlerden kaçmadı. İstekli oyun ve kazanma arzusu da Full ekrandı...
Abraham'ın üç kişiyle boğuşurken Orkun'a verdiği akıl dolu pas penaltı vuruşundan daha güzeldi... Zira o pasın gittiği yerde Orkun'a penaltı yapıldı...1-0
Sayın Meler'in penaltıyı tereddütsüz çalması da gözlerimizi yaşarttı...
Eyüpspor yediği baskı sonucu istediği gibi çıkamaması Beşiktaş'a gol yollarını açtı ama rakip bir korner topunda beraberliği yakaladı: 1-1
Oyun tertibinden kopuş olmadı Önde baskı ve istek devam ediyor... Kaleye hızlı gitme problemi de...
İkinci yarıda yoğunlaşan Beşiktaş ataklarından dolayı bunalan Eyüpspor'da, sanki ligin son maçıymış gibi önce Akbunar'ın kendini yere bırakması, sonra kalecilerinin ayağım ağrıyor dümeniyle maçı iyice soğutmak istemesi tribünleri çıldırttı...
Tam saldırmaya başlıyoruz, bu sefer Yalçın attı yere kendini, adamlar yerden kalkmıyor iyi mi!!!! Ve hakem denen şahıs da bu olaylara göz yumuyor... Başkanınız size ne dedi çözemedik valla!!! 68'de zoraki değişiklikler yapıldı... Hamstring hastalığı !!!
Geliyoruz gelmesine de Rafa'nın zengin hovardalar gibi pozisyonları harcaması akıl alır gibi değil... Hele Mario'nun topu boş kaleye yuvarlayamaması var ki maçtan sonra gitsin kendini boşluğa bıraksın... Zaman daralmakta en azından 10 dakika uzatma var da, bakalım...
Artık hata yapan kaybeder, o dakikalardayız... Abraham vuruyor, Mario saç-baş yolduruyor! Zaman akıyor neler kaçıyor, gidelim köprüden atalım kendimizi, o derece....
Yüreğim daralıyor kimseye kızamıyorum ama içim şişti.
Artık son bir tango derken Gooooooooooollllllllllll.......