İklim Krizinin Artık Günlük Hayatta Kendini Hissettirmesi Doğayı Koruma Tartışmalarını Özellikle Yaz Aylarında Artan Orman Yangınları Nedeniyle-İyiden İyiye Alevlendiriyor;
Pek çok ülke, tek bir ağacına bile sahip çıkacak politikalar üretilirken, Türkiye gibi ülkelerde, hala ağaç keserek kalkınma (fabrika, enerji santrali inşası gibi) geçerli. Peki gelişmiş ve çevreciliği ön plana koyan ülkeler, doğasına nasıl sahip çıkıyor?
TAAHHÜTLER YERİNE GETİRİLMİYOR
Aslında Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında oluşturulan, önemli iklim anlaşmaları var. Özellikle sanayi öncesi dönemden sonra farkındalığın arttığı ve insanlığın geleceğini yakından ilgilendiren çevre sorunlarının küresel boyutlara ulaşması, alınacak önlemler için uluslararası çalışmaları zorunlu kıldı. Fakat bu anlaşmalara (Paris İklim Analşması, Kyoto protokolü) birçok ülke taraf olmasına rağmen taahhütleri yerine getirmiyor. . 2015 yılında Paris Anlaşması'nın imzalanmasından bu yana, iklim değişikliğini 1.5°C hedefine sınırlamak iklim krizi çalışmaları arasında hayati öneme sahip.
Ancak, örneğin dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasındaki ABD, Başkan Donald Trump döneminde Paris İklim Anlaşması’ndan çekildi. Sonraki başkan Joe Biden, ülkeyi anlaşmaya döndüren isim oldu.
ORMANLARI YOK EDEN ÜRÜNLERE YASAK
Avrupa ülkeleri, bu konuda hem uluslararası hem de kendi iç hukukuna nispeten daha bağlı. Avrupa Birliği de son yıllarda özellikle ormanları korumak için pek çok yasa çıkardı. Örneğin, Avrupa Parlamentosu geçtiğimiz Nisan ayında, AB ülkelerine ormanlara zarar vererek üretilen ürünlerin ithal edilmesinin yasaklanmasını içeren yasayı onayladı. Yasaya göre, AB piyasalarında satılan ürünlerin dünya çapında orman tahribatına neden olmaması gerekecek. Şirketler, AB piyasasında ormansızlaşmaya ve orman bozulmasına yol açmayan ürünler satabilecek. Özellikle palmiye yağı, sığır eti, tahta, kahve, kakao, kauçuk ve soya ile çikolata, mobilya, kağıt ve deri gibi ürünlerin ormansızlaşmaya katkı sağlamaması zorunlu olacak.
Ayrıca yine aynı ay içerisinde, AB Konseyi, üye ülkelerin Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın bir parçası olan ve emisyonları 2030'a kadar en az yüzde 55 azaltmayı hedefleyen "55'e Uyum-Fit for 55" paketindeki çeşitli yasal düzenlemelerin onaylandığını açıkladı.
AB TOPRAĞIN SAĞLIĞINI KORUYOR
Dahası AB Komisyonu, toprağın korunması, sürdürülebilir kullanımı ve sağılığının iyileştirilmesi için hazırladığı yasa teklifini bu ay içerisinde açıkladı. Buna göre, AB ülkelerinde 2050 yılına kadar bütün toprakların sağlıklı hale getirilmesi hedeflenecek. Toprak sağlığı, kapsamlı ve tutarlı bir çerçeveyle takip edilecek. Sürdürülebilir toprak yönetimi ve kirlenmiş sahaların iyileştirilmesine ilişkin kurallar belirlenecek.Kirlenmiş alanların iyileştirilmesinde "kirleten öder" ilkesi uygulanacak. Kirlenmeden sorumlu olanlar, bu alanların temizlik masraflarını karşılayacak.
ALMANYA NÜKLEER SANTRALLERE VEDA ETTİ
Çevreci harekerin son yıllarda en büyük başarılarından biri Almanya’da gerçekleşti. Nükleer enerjiyle tamamen vedalaşmaya hazırlanan Almanya, son üç nükleer santralini 15 Nisan’da kapattı. Bir süredir nükleer santrallerini kademeli olarak kapatan ülkedeki son nükleer santraller olan Neckarwestheim, Emsland ve Isar 2 kompleksi böylece kapatılmış oldu. Bu üç nükleer santralin 31 Aralık 2022’de kapatılmasına karar verilmişti. Ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle başlayan enerji krizi nedeniyle bu plan ertelenmişti.
SANTRALLERİ KAPATIP YENİLENEBİLİR ENERJİYE DÖNDÜLER
Almanya son yıllarda sadece nükleer değil, termik santraller de dahil, fosil yakıtlarla çalışan pek çok fabrika ve santale de kilit vurma kararı aldı. Ancak bu yeşil adımlar, Alman ekonomisini sekteye uğratmayarak atılıyor. Yani yeşil politikalar kalkınma hedefleriyle el ele yürütülüyor.
Ukrayna savaşına kadar Avrupa'da Rus doğal gazının en büyük alıcısı Almanya'nın enerji üretimi ağırlıklı olarak kömür ve nükleere dayanıyordu. Ancak Berlin, 2030 yılına kadar enerji üretiminin yüzde 80'ini yenilenebilir kaynaklardan karşılamayı hedefliyor. Ülkede halihazorda yenilenebilir kaynaklar enerji üretiminin yüzde 46'sını karşılıyor.
ORMAN KESMEDEN KALKINMA PLANLARI
İngiltere, 2025 yılına kadar yeşil hidrojen sertifikasyonu yapmayı planlıyor. Fransa karadaki rüzgar enerjisi yatırımlarında büyük ilerleme kaydetti. Japonya'da güneş paneli ve karada rüzgar enerjisi atılım yapmış durumda.
YÜZER RÜZGAR TÜRBİNLERİ
Bu noktada, özellikle Avupa ülkeleri doğayı koruyarak enerji üretme hedefleri konusunda gözünü, sadece karada değil deniz üzerinde yüzer rüzgar türbinlerine dikti. Yenilenebilir enerji kaynakları, 2020 yılında fosil yakıtları ilk kez geçerek en çok kullanılan enerji kaynakları oldu ve Avrupalıların elektrik ihtiyacının %38’ini karşıladı. Günümüzde sayı olarak karadaki rüzgar santrallerinin gölgesinde kalan offshore yani yüzer santraller, pazardaki payını giderek büyütüyor.
2020 yılında 2,9 GW’lık bir offshore enerji üretim kapasitesine sahip olan Avrupa, günümüzde on iki ülkede bulunan toplam 5.000 offshore türbinle 25 GW elektrik üretiyor. AB günümüzde elektrik üretim pazarının %3’ünü teşkil eden offshore enerji santrallerinin 2030 yılına kadar %15 ve yüzyılın ortasına kadar da %30 pazar payına sahip olmasını hedefliyor.
JAPONYA 19. YÜZYILDAN BU YANA YASALARLA KORUYOR
Yüzlerce yıldır, ada ülkesi Japonya, balıkçılık için hayati önem taşıyan kıyı ekosistemlerini korumaya yönelik çeşitli çabalarıyla ön plana çıktı. 1897 tarihli bir yasa, çeşitli ekosistem hizmetlerini korumak için özel olarak korunan ormanlar yarattı. Bir tür koruma ormanı olan "balık ormanları", su havzası ağaçlıklarını koruyor ve kıyı balıkçılığına gölge, toprak erozyonunu azaltma ve besin sağlama gibi faydalar sunuyor. 1980'lerin sonlarından başlayarak, Japonya'daki balıkçılar, kıyıdaki su havzalarına balıkçılık alanlarını besleyen ağaçlar dikmeye başladı ve bu da ülkenin çevre hareketini başlatmasına yardımcı oldu.
MİLLİ SERVETİNE SAHİP ÇIKMAYAN ÜLKELER
Yukarıda bahsettiğimiz ülkelerin aksine, bazı ülkelerse rant uğruna sadece milli değil dünyanın serveti olan önemli ormanlara sahip çıkmıyor. Onlardan biri Brezilya. Amazon yağmur ormanlarının yüzde 60'ı Brezilya'da ve atmosfere karışacak zararlı karbondioksitin emilmesinde hayati bir rol oynuyor. 2004'e dek düzenli bir şekilde azalan Brezilya Amazonları'ndaki ormansızlaşma, yeniden artışa geçti. Öyle ki son yıllarda ormansızlaşma hızı son 10 yılın en yüksek düzeyinde. Amazonlar'daki ormansızlaşmadan sorumlu tek ülke Brezilya değil. Bolivya'nın da aralarında bulunduğu komşu ülkeler de bunda rol oynuyor.
9.75 MİLYON HEKTAR ORMAN YOK OLDU
Kongo orman havzası dünyadaki en büyük ikinci yağmur ormanı. Yarısından fazlası da Demokratik Kongo Cumhuriyeti sınırlarının içinde bulunuyor. Çevre örgütü Greenpeace hem büyük hem de küçük şirketlerce yapılan yasa dışı kesimin ormansızlaşmaya yol açtığını söylüyor. ABD ve AB yasa dışı kereste ithalatını yasaklasa da hala bir şekilde ülke dışına kaçırılabiliyor.
Endonezya da 20 yıldaki orman kaybında üst sıralarda. Küresel Orman Gözlem'e göre ülke 2002-2020 arasında 9,75 milyon hektar bakir orman kaybetti.
Patronlar Dünyası