Son günlerde BJK’nin borçlarını ödeyemeyeceğinden dolayı, satılması gerektiği haberi sık sık gazetelerde dillendiriliyor. Tabi ki bu tip haberler Beşiktaş’a karşılıksız gönül verenleri çok rahatsız ediyor. Hatta kontaktan attırıyor. İnsan düşünmeden de edemiyor.
Beşiktaş Kulübü nasıl böyle borç batağına saplandı.
Biraz geriye döndüğümüzde Efsane Başkan Süleyman Seba’dan sonra gelenlerin BJK’yi borç batağına adeta sürüklediklerine şahit oluyoruz. Beşiktaş’ımızın geleceğini karartan eski Başkanların ve çevrelerinin iş hayatlarını ve kariyerlerini incelediğimizde hayretlere düşüyoruz. Kulübün borçlanmasında başrol alan bu şahısların kendi hayatlarında ise hatalı kararlar vermediklerini, aksine yaptıkları hamlelerle şeytana pabucu ters giydirip, açıklanamayacak şekilde başarı merdiven basamaklarında yükseldiklerini görüyoruz.
Eski Başkanlardan Serdar Bilgili Beşiktaş Kulübü Başkanlığının ona verdiği güçle o zamanki CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’la Belediye Başkanlığı seçimlerinden önce Ankara’da buluştu. Yapılan görüşmede Beşiktaş Belediye Başkanlığı için en iyi adayın İsmail Ünal olduğunu ifade etti. Kısa süren ikna turlarından sonra İsmail Ünal, Beşiktaş Belediye Başkanı oldu. İşin ilginç yönü Beşiktaş Belediye Başkanlığı için aday gösterilen İsmail Ünal o tarihlerde CHP üyesi bile değildi.
Bununla ilgili Beşiktaş Postasında ve Star gazetesinde çıkan bir haberi aşağı paragrafta aynen sizlerle paylaşıyorum;
Müfettişlerin yaptığı inceleme sonucu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na intikal eden skandal, Beşiktaş Belediye Başkanı Ünal ve ekibinin 15 ay sonra CHP’ye üye olduklarını ortaya koydu.28 Mart 2004’te gerçekleşen yerel seçimlerde Beşiktaş Belediye Başkanlığı için adaylığını koyan İsmail Ünal, resmi kayıtlara göre; başkan seçildikten sonra 29 Haziran 2005 yılında saat 17.10 itibariyle CHP’ye üye oldu. Başkan Ünal’ın ekibinde yer alan ve Beşiktaş Belediyesi’nde çeşitli görevlere getirilen Hüseyin Alp, Uğur Büyükbalkan Yalçın Dede, Hakan Mehmet Hanif, Akın Keskin, Rakel Kezbraşvili, Halim Özcan, Serin Leman Taşkıran, İsmail Torun ve Fikret Ünal’ın da yerel seçimler öncesinde CHP’nin naylon üyesi oldukları tespit edildi.
Beşiktaş Başkanlığına da Yıldırım Demirören’e devreden becerikli işadamı Serdar Bilgili’nin bundan sonra bir şansı açıldı. Tutabilene aşk olsun.İkilinin en büyük eseri Ermeni Mezarlığının da içinde bulduğu Ortaköy’de bir araziyi AKP Esenler Meclis Üyesi Mehmet Uyanoğlu ile birlikte imara açmaktır. İmkânsızı başarmışlardır. Burada gelişen olaylar hakkında bir film yapılsa, iddia ediyorum Cannes Film Festivalinde büyük ödül Altın Palmiye’yi rahatça kazanır. Çeşitli gazetelerde çıkan haberlere göre buradan elde edilen kazanç 300 Milyon Euro’nun üzerindedir. Dediğim gibi inşaatlar arka arkaya gelir.
Bir gün arkadaşlarımın yönlendirmesiyle “Haber Dükkânı Sitesi’ni “ izlemeye başladım. Site neredeyse bir aya yakın İsmail Ünal, Uğur Büyükbalkan ve Cem Bilge hakkında çeşitli tapuları çarşaf çarşaf yayınladı. İlerideki yazılarımda bu konuya daha detaylı değineceğim.
Başkan Yıldırım Demirören zamanı BJK tarihinin en büyük borçlandığı dönem oldu. Fulya’da hisse oranları nasıl değişti, başarısız transferler derken Başkan Yıldırım Demirören kulüp Başkanlığını bırakmayı kendi adına en iyi çözüm gördü. Giderayak da BJK’tan yapılan hesaplara göre 104 Milyon alacaklıydı. Yıldırım Demirören’in iş hayatına baktığımızda aile şirketi Milangaz satışlarını 2004 yılından günümüze iki kat arttırdı Taksim’e yaptıkları AVM’nin imar iznini nasıl aldıkları basında sıkça zikredildi. Basında bir işaretle Vatan ve Milliyet Gazetelerini satın aldılar. Şimdi bu satırlarda ailenin Baba Erdoğan Demirören zamanında Arşimidis Şirketini haksız ele geçirmesi ile ilgili iddiaları girersek, konunun tamamen dışına çıkacağız.
Son Başkan Fikret Orman seçilmeden, bu borçların hesabını soracağını vaat ederek başa geçti. Sormayı bırakın, olayların bir şekilde üstüne sünger çekmeye seçiyor. Kendisi kendisinden önce gelenlerin yolunda aynı başarıyla ilerliyor.
İnsan burada şu soruyu sormadan edemiyor. BJK siyaset ve iş dünyasına geçmek isteyen insanların son zamanlarda kendi çıkarları adına kullandıkları, bir sıçrama tahtası mıdır? Kendi paralarıyla hata yapmayanlar, inanılmaz hayal güçlerini sergileyenler, servetlerini katlayanlar, konu Beşiktaş olunca bu inanılmaz yanlışları nasıl yapıyorlar?
