Hayat Mücadelesi Bir Yana Her İnsan Kendi Alanında Boğuşurken Tabiat Ana Bize Bir Uyarı Daha Yaptı!!!!
'Öncelikle öldükten sonra safları sıklaştıracağınıza, Ölmeden önce yaşam bağlarınızı sıklaştırın' dedi. En başta oturduğunuz bina, sonra yaşadığınız zeminin sağlamlığı. Arkadaşlar, eş, dost.
Buyurun İşte;
Kimi banka borcumu nasıl ödeyeceğim derken Kimi nerede tatil yaparımı düşünüyordu...
Bizim de içinde olduğumuz büyük bir kesim tacı, korneri, penaltıyı konuşurken
Başka bir katmanda ego savaşları peydahlanıyordu
Kimi namus kavgasındaydı kimi ekmek...
İşte 17 Ağustos depremi gibi daha tanyeri ağarmadan yine geldi!
Acımasızca birçok insanı uykuda yakaladı...
Akşam nasıl yatmışlardı kim bilir? Kimi okuldaki dersini,
Kimi işteki kariyerini düşünüp dalmıştı uykuya.
Kimi anasını kimi yârini görecekti...
Baba evlatlarına kavuşacaktı belki...
Ben hep bir sabah olsun hele
Yarına çıkacak mıyız derim...
Gün doğsun konuşalım diye itelerim gün içindeki ileriye dönük konuşmayı...
Kimse düşündüğünü yapamadı işte...
Zalimce yıktı geçti...
Geride yetim geride öksüz
Kışın ortasında üryan çocuklar kaldı... Ne desek hava...
Yine deprem profesörleri televizyonlara çıkacak
Yine kameralar canlı bağlantılar yapıp önlemleri konuşulacak
Yine bir süre sonra her şey kaldığı yere dönecek... Ateş düştüğü yeri yakar
Kaç can yanıyordur şimdi
Kışın bu soğuğunda alev alevdir onlar...
Allah yardımcıları olsun...
Devletimiz, insanlarımız, mutlaka koşacaklardır yardıma...
Bir daha bu acılarını yaşanmamasını temenni ederekten
Yaralılara acil şifa
Rahmetli olanların yakınlarına metanet ve başsağlığı
Hayatını kaybedenlere Allah'tan gani gani rahmet diliyorum...
Dua ile.........
ALİ PALABIYIK İLK MAÇTA KADIKÖY'E...
Sergen Yalçın, Beşiktaş teknik direktörüyken,
Halil Umut Meler'in yönettiği maç sonrası,
"Bir daha bu arkadaşı Beşiktaş maçlarında görmek istemiyoruz" dedi... Heyhat!
İnadına ve bizzat Beşiktaş'ın oynadığı ilk maça Sergen Yalçın'ın 'istemiyoruz' dediği o adamı verdiler...
Halil Umut Meler'i koydular sahanın ortasına...
Beşiktaş camiasından homurtular yükselince,
Kurumun istikrarı ve ciddiyeti açısından önemliydi dediler...
Hadi buyurun şimdi!!!
Ali Koç, son oynadıkları maçtan sonra,
"Bir daha Ali Palabıyık biz yönetimde olduğumuz sürece Kadıköy'e gelemez" dedi...
F.Bahçe maçı yönetemez dedi...
Görelim bakalım şimdi istikrarınızı...
Kurumsallığınızı...
Kadıköy'deki ilk maçta Ali Palabıyık'a görev bekliyoruz...
Hadi...
AKIL TUTULMASI
Size de garip gelmiyor mu?
Beşiktaş camiası, G.Saray'a verilen tuhaf penaltıları insanların gözünün içine sokmaya çalışırken,
F.Bahçe camiasının, kendi maçlarına verilen hakem Atilla Karaoğlan'ı
Beşiktaş-G.Antep maçının N'Koudou muhabbetindeki VAR konuşmalarını öne çekerek gündem yaratmaya çalışıyor olması!!!
Bir bana mı garip geliyor ya!
Kaldı ki; o ortaya seriliş, o hafta Sivas'ın G.Saray maçında sayılmayan golünü tartışırken o da konuşulsun, G.Saray'a eleştiriler azalsın diye ortaya atılmış, gayet adilane bir hakem konuşmasıydı...
Ne alaka yani...
Bu koskoca camiaların resmi sitelerini kimler yönetiyor? Yoksa F.Bahçe yönetiminin gerçek düşüncesi bu mudur?
Yoksa hal böyleyken
G.Saray'a geçilen akıl almaz kıyaklar ortadayken,
Beşiktaş'a bulaşmak akıl tutulmasıdır...
Ya da,
"Biz bu pastayı ikimiz yemek istiyoruz, sen gelip her seferinde oyunumuzu bozuyorsun... Biz kavgayı ederiz ama pastayı da kimseye vermeyiz" cümlesi çıkıyor karşımıza ki;
O daha büyük akıl tutulmasıdır...
BOĞAZIMIZDAKİ YUMRU
Biz masaya yumruğunuzu vurun dedikçe,
Millet kulüpteki masayı kırın, dökün diye anlıyor herhalde...
Masaya vurmak, sorgulamaktır, devamında yargılamaktır...
Bir nevi hesap sormaktır.
En basiti,
Saiss'e, kafanın karışık olması benim sorunum değil, diye çıkışın mesela...
Bu bir nevi masaya vurmak olmasa bile ittirmektir masayı...
Böylelikle pozisyon alırsın değil mi?
Sonra Şenol Güneş'e, "Kafası karışık diye adamı oynatmıyorsun da,
45 dakika sonra kafası düzelmiş mi de ikinci yarı oyuna alıyorsun" diye çıkışmak, Beşiktaş'la ciddi şekilde ilgilendiğini gösterir ki,
Masaya vurmak olmasa bile,
Bu da senin ayak seslerindir...
Dünya Kupası'ndan beri merdaneli çamaşır makinesi gibi dönen Saiss'i kadro dışı bırakmak oradan da önüne gelen ilk kulübe satmak masaya vurmaktır ama...
Diğer topçulara gözdağıdır...
Şenol Güneş'e, "Hadi oyuna soktun. Peki, be hocam niye adamı ön liberoya koydun, aynısını Ankara'da da yaptın olmadı, lütfen toparlan" diye çıkışmak
Masaya vurmaktır ama...
G.Saray'ın, Giresun ve Ümraniye maçlarında kazandığı penaltıları canlı bir programda sporseverlerle paylaşıp, bunu veren hakemlere çıkışmak ahkam kesmek,
Masaya vurmaktır mesela...
F.Bahçe ve G.Saray başkanlarının düello yaptığı yerde sessiz kalmak,
Beşiktaş tarihinin genlerinde yoktur...
Çıkıp burası babanızın çiftliği mi?
Meydanı boş mu zannettiniz?
Deyip, federasyonun bütün kurullarını harekete geçirmek masayı kırmaktır.
Çerezlerle, mezelerle dolu masayı silkeleyip,
Baştan KURMAKTIR...
Lûgatımız budur...
İnsanların istediği, imkanlarınızın son zerresine kadar Beşiktaş'ı savunmanızdır.
Ben öyle sosyal medya yazışmalarından anlamam.
Zira içinde olduğumuz sözde futbol, yazıyla halledilecek durumda değil...
Aksiyon almanız gerekiyor!!!!!!
Seçildiğinizde söz verdiniz.
Masanın üzerinde durup bir türlü inmeyen yumruk,
Boğazımızda kocaman yumrudur...
Hazmedemiyoruz...
Akşam