Gün gelir…
Devran döner…
Unutulur her şey…
Küçük bir çocuk soru sorar babasına; “Baba, Cüneyt Tanman nasıl bir futbolcuydu?” diye…
“Adam gibi bir adamdı” der babası çevresindekilerinin tasdik eden bakışları arasında.
Veya Metin Tekin…
Oğuz Çetin ve daha niceleri…
Yine bir gün gelecek…
Bülent Korkmaz’ın çocuğu bazı konuşmalara şahit olacak babası hakkında “nasıl bir Adam olduğuna” dair…!
İt ite, it kuyruğuna buyururmuş…
Maç oynanıyor, bir ikili mücadele…
Bülent Korkmaz kulübesinden çıkıyor eliyle “kart kart” işareti yaparak.
Sarı kartını Veli’ye göstertiyor hakemin.
Nasıl mutlu oluyor görseniz.
Sürekli Beşiktaşlı futbolcuları tahrik ediyor Bülent!
Gökhan Töre’nin olayında da pozisyonun içinde.
Kendi kendine bir şeyler mırıldanıyor Töre…
Keşke yapmasa diyoruz ama söyleniyor işte ağız ucuyla.
Dudakları kıpırdıyor ya, işte hemen atlıyor ortaya mal bulmuş mağribi gibi.
Soluğu 4. Hakemin yanında alıyor “küfür etti, küfür etti…” diye.
“İt ite, it kuyruğuna buyururmuş” derler.
Silsile aynen böyle devam ediyor ve Töre kırmızı kartla oyundan atılıyor.
Adamlık mı, Teknik Adamlık mı?
Teknik adamın görevi sadece futbolla sınırlı mıdır?
Oldum olası teknik adamların bir entelektüel düşünceye sahip olmasını istemişimdir.
Kaliteli olmasını, anlık olaylardan etkilenmemesini, günlük yaşamamasını…
Bir spor adamının babacan olması, futbolu ve futbolcuyu koruması, saygıdeğer olması gerekmez mi?
Hangisi var Bülent Korkmaz’da sormak isterim?
Töre’nin ayağı kırılsaydı da sevinecek miydi?
İlla puan almak için böyle çirkefliklere gerek var mı?
Böyle yapan birisi rakip futbolcunun ayağı kırıldığında da sevinir, 5 maç ceza aldığında da.
İşte o zaman; an gelir, yüzüne vurulur adamlığı.
Emre, Melo, Volkan, Bülent.
Yıllar önce Ertuğrul Sağlam’a attığı dirsek ve tekmelerden futbolculuğunu biliyorduk.
Peki ya televizyon röportajında ağzının gözünün oynamasına ne demeli?
Emre’nin, Melo’nun, Volkan’ın olduğu listeye Bülent’i de ilave edelim…
Töre’ye sahip çıkalım.
Kendisi zor günler geçirdi ve hala da geçiriyor.
Herkes üzerine geliyor Beşiktaş şampiyon olamasın diye.
Kabul edelim ki kendisi bir hata yaptı Kayseri’de.
Ama hangimizin ağzından böyle küçük sözcükler çıkmıyor ki?
Bu sebeple kırmızı kart görmesini bir Beşiktaşlı olarak affedebilirim.
Sevinmeliyiz ki Töre kesinlikle itici, gaddar, hakemi aldatmaya teşebbüs eden sahtekar bir futbolcu değil.
Rakipleri tekme attığında bile hakeme öyle el kol hareketi çekerek seyircileri tahrik etmiyor.
Son derece efendi ve aynı Athena Gökhan gibi sempatik de.
En önemlisi de O futbol oynamak isteyen ve gerçekten de şu anda ülkemizde bunu en iyi yapan gerçek bir yıldız adayıdır.
Beşiktaş bu sene şampiyon olacaktır.
Buna tüm kalbim ve mantığımla inanıyorum.
Çünkü bu sene ülkemizde iyi futbol oynayan sadece Beşiktaş var.
Ama yine de bir iki eksiğimizi söylemeden geçemeyeceğim.
Öncelikle Necip devre arasında kiraya verilmeli.
Kendisi sürekli farklı mevkilerde oynatılıyor ve 2-3 senedir kendisi gelişim gösteremedi.
Toplu oyunda insiyatif alacağı bir Anadolu kulübünde tekniğini geliştirerek daha olmuş ve kendine güveni gelmiş bir şekilde Beşiktaş’a dönmesi kendisine hedef olarak verilmeli.
Sağbekde Serdar iyileşene kadar İsmail görev almalı.
Oğuzhan antrenman sonraları ağırlık salonlarına gönderilerek güç kazandırılmalı.
Töre’nin daha basit oynaması sağlanmalı.
Oğuzhan-Töre-Olcay Bermuda Şeytan Üçgeni’nin daha da gelişmesi için çalışılmalı.
Bu üçlünün okey masasına Demba da dördüncü olarak ilave edilmeli.
Pektemek-Sosa-Kerim’in rotasyonlarda yararlı olması için gerekenler yapılmalı.
Sivok-Franco-Ersan üçlüsünden güçlü bir ikilinin çıkıp çıkmayacağı tartışılmalı.
Ağırlık salonunda Oğuzhan’a eşlik etmesi için Ersan ile Franco da gönderilmeli.
Bu yaştan sonra boyları uzamasa bile Oğuzhan-Ersan ve Franco’ya sütlü, muzlu, kaymaklı künefe yedirilip en azından güçlendirilmeli
Bazı maçlarda Veli-Atiba ikilisinden birisinin yerine Sosa veya Kerim tercih edilmeli.
Başka önerilerimiz de var ama işin ucu transfere gideceğinden dolayı zamansız olacağı düşüncesiyle değinmiyoruz.
Son olarak belirtmeliyiz ki bu hafta F.Bahçe’yi Töre’siz de yenebiliriz.
Töre bizi şu anda rakip kaleye götüren en güçlü futbolcumuz olabilir ama bakarsınız kendisinin yokluğunda bir başka arkadaşı kendisini gösterme fırsatını bulur.
Bu belki Kerim olur belki de Sosa.
Unutmayalım;
Gökhan Töre, Dentinho’nun sakatlandığında formayı sırtına geçirdi ve yıldızlaştı.
F.Bahçe maçında Olimpiyat’ı dolduralım.
Son olarak maddi manevi takımımızı biraz daha iyi desteklememiz gerektiğini düşünüyorum.
Her platformda Beşiktaş’ı savunmalı ve hakkını yedirmemeye çalışmalıyız.
Bazı kendini bilmez eski tüfek hakemlerle renkli medya Beşiktaş’ı meze yapmak için ellerinde geleni yapıyorlar.
Taraftarlarımıza F.Bahçeli Alper’in kazandırdığı penaltıyı hatırlatır ve kimlerle mücadele ettiğimizi belirtmek isterim.
O sebeple F.Bahçe maçında taraftarlarımızın tribünleri doldurmasını ve Süleyman Seba Sezonuna yakışır şekilde sportmence desteklemesinin bir görev olduğunu hatırlatırım...!
Erdoğan Aksoy