Başakşehir’i yenip Lige de inceden de olsa, heyecan getirdiğimiz günün ertesinde Fenerbahçe de Galatasaray’la oynadı.
Her iki maçta da aklımıza takılı olanları orta yere serersek eğer,
Beşiktaş maçını yöneten Cüneyt Çakır’ın, bütün futbolculara küsmüş görüntüsünden başlayabiliriz.
Adam bir pandomim sanatçısı gibi
Hiç konuşmadı.
Tek kelime etmedi iyi mi!
Düdüğünü çaldı, ellerini oynattı o kadar.
Caner için aynı şeyi söyleyemeyeceğim ama,
Her pozisyona itiraz etti
Ve ha bire bir şeyler anlattı.
Ayaklar susarsa ağız konuşur
Caner kardeşim.
Sen bize lazımsın daha, lütfen.
Susan ağız arıyorsan, koşan ayaklara bakacaksın.
Bak adamda normal insan ayağı yok gibi.
5-6 ayakla koşuyormuş hissine kapılıyorsun o koşarken.
‘Ahtapot’ diyorlar Atiba’ya.
Az gelir.
Ben bundan sonra ‘Kırkayak’ diyeceğim.
Duracağı yeri, koşacağı alanı bu kadar mı kusursuz bilir insan.
Sahi sezon başında kim bu adamın ismini UEFA’ya bildirmedi?
Ve niye böyle bir durum icap etti merak ediyorum?
Atiba’nın yanında onlarca maç yapmış
Fener’e giden Tolgay mesela.
9 maçta 0 gol, 0 asistle oynamış.
Enteresan.
Enteresan başka bir konu da
Sarı kartlı Mehmet Topal’ın,
Galatasaraylı rakibinin göğüs kafesine bilerek ya da bilmeyerek attığı tekmeden sonra
Ne mantıkla sahada kaldığıydı?
Ya yerde kalanlar.
Bir türlü kalkamayanlar?
Ne kadar da futbol oynamak istemeyen, topçular topluluğuydu öyle.
Her faulde,
Her iki takım oyuncuları
Her düştüklerinde yerden kalkamaz mı arkadaş?
Ve yerde yatan oyuncuların başında her iki takım oyuncularının birikmesi.
Su molası, kahve arası falan.
Fenerbahçe maçının ilk yarısında 8, ikinci yarısında 9 dakika intika oynatıldı.
Anlayın gayrı.
‘Oynatmak’ dedim de
Fenerbahçe’nin golünden sonra
Hakemin VAR odasıyla dakikalarca konuşması ne demektir yahu!
Millet manitasıyla konuşmuyor bu kadar.
Oynatmaktan kastım o.
Futbolun taşları yerinden oynuyor dikkat!!!
Taşlardan bahsetmişken,
Şenol Güneş’in yaptığı satranç hamlelerine de iki kelam etmemiz gerekiyor.
İlk yarı neredeyse tahtayı kapatma derecesine kadar geldik.
Lakin ikinci yarı Medel’i,
Dorukhan’la-Atiba’nın yanına alınca
Hiç bitmesini istemediğimiz oyuna tanıklık ettik.
‘Beşiktaş mı Milli Takım mı’ derken fi resiz gidiyoruz.
Tanıklık ettiğimiz başka güzel,
Karius’un yüzü değildi tabi.
Kurtardıklarıydı.
Geldiğinden beri en iyi maçını oynadı bence.
Sadece güzellik para etmiyormuş demek ki!!!
Hayatta bıraktığın izler de önemliymiş değil mi?
Fatih Terim’in, ‘VAR’mış, yokmuş bunları geçelim’ dediği bir maç sonu röportajı hatırlıyorum.
Lakin puan kaybettiği maçlardan sonra
VAR’ı eleştirmesi,
Ne bileyim,
Haklı olduğun zaman da işe yaramıyor işte Fatih Hoca!
Ve haftaya dair akılda kalan en güzel şey,
Beşiktaş-Başakşehir maçıydı.
Maç gibi maç oldu.
Kalite ayrı bir şey vesselam.
Akşam