Bir ülke düşünün ki halk kendi doğasını, ülkeyi yönetenlere karşı korumaya çalışıyor ve bunu demokratik eylemlerle ya da sivil toplum örgütlerinin yargıya başvuruları ile sağlıyorlar.
Ama ne yazık ki bu doğa katliamlarının sayısı o denli çok ve yürürlüğe sokulması o kadar hızlı oluyor ki yargının durdurma kararları bile zor yetişiyor. Büyükşehirler beton yığını haline geldiği için şimdi sıra sahil kentlerindeki kıyı şeritleri, ormanlar ve son olarak da maden yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle birlikte “Zeytinlikler için idam fermanı da çıktı”. Çünkü buralar da bir şekilde özelleştirmelerle peşkeş çekiliyor.Doğu Karadeniz’in canım yaylaları ve ormanlarını rant uğruna HES’e, taş ocaklarına açarken halkın feryatlarını günlerce TV ekranlarından izledik.
Yakında Zeytinlikler İçinde Feryatları Duyacağız
Değerli Okurlar, bakın sıra nereye gelmiş! Eski Milli Parklar Genel Müdürü A.HÜSREV ÖZKARA’nın, Bolu’da ki ormanlar ile ilgili feryatlarını sizlerle paylaşmıştım. Şimdi de Uludağ’la ilgili yapılmak istenenler konusundaki feryadını sizlerle paylaşıyorum.
“Türkiye Ormancılar Derneği (TOD) Başkanı Hüsrev Özkara, Uludağ Milli Parkı'nın koruma statüsünün “Uludağ Alan Başkanlığı” adı altında kaldırılarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredileceğini açıkladı.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Aralık 2021’de; “Uludağ Alan Başkanlığı ile ilgili yasa, ocak ayında kurum görüşlerine sunulacak. Birkaç ay içinde de yasanın çıkacağını düşünüyorum. 2634 sayılı turizm teşvik kanunu değişikliği ile ilgili Orman Bakanlığı’na bağlı tesislerin Turizm Bakanlığı’na geçmesinin önü açıldı” açıklamasını yapmıştı.
Özkara, “Uludağ Alan Başkanlığı Kanun Tasarısının” yürürlüğe girmesi durumda; Uludağ Milli Parkı’ndaki orman alanları, alpin dağ çayırları, su kaynakları ve canlı yaşamın yok oluş sürecine gireceğini, “Hem Uludağ’ın hem de Bursa’nın yıkımı” anlamına geleceğini söyledi.
13 bin 24 hektarlık alana sahip milli parkın 720 hektarlık alanında kayak pistleri ve tesisleri bulunuyor. Uludağ Milli Parkı'nın, statüsünün değiştirildiği takdirde "altyapı geliştirme" adı altında parktaki yapılaşma artacak.
Aynı zamanda eski Milli Parklar Genel Müdürü olan Özkara, Uludağ Milli Parkı'nın statüsünün değiştirilmesi halinde Bursa’nın “yüzde 90 oranında içme suyunu karşılayan tatlı su kaynaklarının” korunamayacağını söyledi. Özkara, konuya dair şu değerlendirmeleri yaptı:
"Uludağ Milli Parkı taşıdığı önem itibariyle 5. sırada ilan edilmiş, 1961 yılında milli park olarak gerçekleştirilmiş. 1964 Milli parklar içerisinde uzun vadeli kalkınma planı yapılan ilk milli parkımızdır. Dünya Tabiatı Koruma Birliği tarafından 127 ülkeye örnek gösterilmiştir. Uludağ’ın ‘alan başkanlığı’ adı altında yönetilmesini savunmak için Uludağ’da ‘yetki karmaşası ve statü çakışması’ olduğu ileri sürmektedir. Bu kesinlikle doğru değildir. Alan yönetiminden sorumlu tek idare Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’dür. Milli park statüsü turizm faaliyetlerine engel bir koruma statüsü değildir. Alan Başkanlığı olması durumunda alınacak kararlar koruma öncelikli olmayıp, yeni turizm aktivitelerini geliştirilmesine yönelik olacaktır.
Milli park alanları kuralsız ve kontrolsüz yapılaşmanın önünde engel olarak görülmektedir.
Dar gelirli vatandaşların günübirlik veya konaklamalı faydalandığı alanlarda yapılaşmaya açılarak Uludağ sadece yüksek gelirliye hitap eder hale getirilecektir. Ülkemizde daha önceden yapılan alan başkanlığı bu endişelerimizi destekler niteliktedir. Göreme Milli Parkı ve Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı maalesef bu olumsuz gelişmeden payını almıştır. Ranta kurban edilmiştir. Bugün aynı durumlar Uludağ Milli Park için uygulanacak olursa yarın eğer sıra hangi milli parka gelecek kuralsız ve kontrolsüz yapılaşmanın önü açılacak diye düşünmemek elde değil.
Uludağ Milli Parkı'nın statüsünün değiştirilmesi halinde milli parkın kaynak değerlerini oluşturan endemik ve bitki çeşitliliği ve Bursa’nın yüzde 90 oranında içme suyunu karşılayan tatlı su kaynakları korunamayacaktır. Bu nedenle Uludağ, milli park olarak kalmalıdır. Alan Başkanlığı ile Uludağ ormanlarının su kaynaklarının, endemik bitki çeşitliliğinin yok oluşu hızlanacak, gelecekteki Uludağ eteklerindeki yerleşim yerlerinden başlayarak Bursa’yı da yok edecektir".”
SON SÖZ: Ormanlardan bir dal kesenin başını keserim / FATİH SULTAN MEHMET