


Sonlandırılmış gibi gözükse de
Şenol Hoca’ya, 'Milli Takım’ın başına geç' baskısı var.
İyi güzel de,
Bu baskı hep
Rakip takımların yazarlarından,
Onların uzantılarından
Ve sempatizanlarından…
Ben hiç Beşiktaş’ı temsil ya da takip eden yazarlardan
Unsurlardan,
Taraftarlarından
Böyle bir çağrı
Teklif
Davet görmedim.
Halat çekme yarışı gibi aynı
İki taraf da kendine çekiyor Şenol Hoca’yı
Pekiyi bu ne demek oluyor.
Beşiktaş tarafındakiler Milli Takım'ı sevmiyorlar mı yani!
Ya da Beşiktaş’a gönül verenler diyelim.
Veyahut,
Rakip takım tarafında
'Milli Takım’ı çok seviyorlar' şıkkı da önümüze çıkıyor değil mi
Ama sanki,
Beşiktaş’la üst düzey uyum sağlayan Şenol Hoca’yı,
Milli görev gibi üst düzey 'Nişan'la baskı kurup
Takımdan koparmak.
Ve bu minvalde,
Beşiktaş'ın tıkır tıkır işleyen ritmini bozmak gibi duruyor.
Emin olun ki;
Her Beşiktaşlı,
Her ülkesini seven vatandaş gibi.
Milli Takım’ın şampiyonalarda oynamasını,
Finallere çıkmasını,
Can-ı gönülden ister ve destekler.
Sorun sanki;
Milli Takım’da bundan evvel yaşanan evrelerde,
İnce bir ayrıntı gibi duruyor ama bence öyle.
Neyse. Fazla uzatmayalım.
Yazının özeti,
Her Türk vatandaşı Milli Takımı’nın başarılı olmasını ister.
Ve bu konudan asla imtina etmez.
Lakin,
Bu konu üzerinden algı yaratıp,
Manevi baskı kurmak pek adil durmuyor.
Özetin özeti;
Beşiktaş’ı bi rahat bırakın.
Bana teklif gelmedi
Geçen akşam televizyonu bir açtım,
Mustafa Denizli konuşuyor.
Mini bir program ayarlanmış!
Orada.
Negatif bir görünüm.
Uykusuz ve kan çanağı gözlerle.
'Milli Takım’dan bir davet gelmedi.
Gelirse neden olmasın' diyor.
Beynim yandı iyi mi!
İyi tamam hocam da,
Teklif gelmediyse…
Allah! Allah!
Bu kadar senenin yorgunluğunda dinlenmek varken,
Artık sahneyi daha dinç ve genç arkadaşlara bırakmak geçerli bir seçenekken,
Ve artık dönüp dolaşıp, aynı isimlere usanmak gelmişken,
'Bana teklif gelmedi…' diye program yapmak!!!
ANKET
Geçen gün bir sitede anket yaptım.
'En iyi kadro hangisi' diye.
'Bakalım insanlar ne düşünüyor' dedim
Şıklar şöyleydi:
1) Metin-Ali-Feyyazlı dönem.
2) Yüzüncü yıl kadrosu
3) 15’inci şampiyonluk senesi.
1500’e yakın oy kullanıldı.
Başlarda 15’inci şampiyonluk senesi şıkkı bayağı önlerdeydi.
Sonra Metin-Ali-Feyyazlı dönem arayı kapadı.
Nihayetinde iki şık da yüzde 40’a demir attı.
Yüzde 20’yi de yüzüncü yıl kadrosu aldı.
Hatam şu ki;
14’üncü şampiyonluk senesini ankete katmadım.
Yani Gomez’li, Sosa’lı kadroyu.
Ve bana göre;
Son şampiyon kadrodan daha bilinçli,
Daha bir makine düzeni vardı.
Ve yine bana göre;
İnsanların mantığı da şuydu ki;
14’üncü şampiyonlukta tribünlere,
'Sanki sene Metin-Ali-Feyyaz' diye flama açılıyorsa
Bu da son kadronun eskidekine yaklaştığına,
Velhasıl,
Metin-Ali-Feyyaz'lı dönemin daha iyi olduğuna işarettir.
Ammaa!!!
Bana sorarsanız,
İlhan Mansız'lı,
Ahmet Dursun'lu,
Nouma'lı forvet.
Sergen'li,
Pancu'lu
Guinti'li orta saha
Zago'lu
Deli İbo'lu,
Ronaldo'lu defans
Kalede Cordoba.
Ve düşünce tarafında Lucescu .
Yüzde 20’yi hiç hak etmiyor bence.
Ya sizce?
Akşam