RIDVAN DİLMEN İLK YARI DEĞERLENDİRMESİ
Normal şartlarda kendi stadında oynayamayan bir takımın şampiyonluk yarışında olması zor gözükür. Şenol Güneş, iki senenin mirasını koruyup, üzerine koyduğu için yarıştalar. Devreyi lider bitirdiler ve favoriler. Yeni stat uzun vadede, en azından bu kadroya avantaj olarak dönecektir. Rekor düzeyde deplasman puanı aldılar. Rakipleri Fenerbahçe ve Galatasaray, ortalamada çok düşük kaldı. Gelecek sezon stat açılınca fark ortaya çıkacaktır. 8 deplasmanın 7'sini kazanıp diğerinde yenilmemek şehir takımlarının olduğu bir ligde kolay olmuyor. Beşiktaş'ta; Samet Aybaba döneminde başlayan, Bilic'le devam eden, Şenol Güneş'le tavan yapan bir oyun var. Pürüzler yok mu? Tabii ki var, zaman zaman oyunu tutamama gibi… Fakat aynı anda oyunu tutabilen bir ekip de olunca 5 yıldızlı bir takım oluyorsun. Bununla ilgili oyuncuların yapısı da çok önemli. Tolgay Arslan dışında set oyununu oynayabilecek pek futbolcusu yok Beşiktaş'ın. Böyle olunca "Ben en iyi özelliğimi geliştireyim" diyor Beşiktaş. Yöneticiler, başkanlar ve karar vericiler, teknik direktör tercihini çok iyi yapmalılar. Geçen sene ligin en çok gol atan takımlarından biri olan Bursaspor'un hocasını aldılar. Daha önce Trabzonspor'la da çok gol atan bir takım yaratmıştı Şenol hoca. İki ön orta sahayı birden ofansif yönlü, iki ayağını da kullanabilen oyunculardan kurması, Selçuk İnan-Gustavo Colman ikilisini kullanması Türkiye için önemliydi. Devamında Bursaspor'da da Fernando-Belluschi ile birlikte Ozan Tufan'ı kullandı aynı şekilde. Beşiktaş'a geldiğimizdeyse bu bölgeye zaman zaman Oğuzhan Özyakup'u da çekip kullanabiliyor, yanında da Atiba Hutchinson gibi pas yüzdesi yüksek bir oyuncu var. Şenol Güneş'in en büyük sırrı; bu bölgede öne doğru katkıları olan oyuncuları tercih etmesi. Topa sahip olmada ve yaratıcılıkta hünerli isimler bunlar. Bu tercih de doğal olarak Şenol Güneş takımlarının gol ortalamasını çok yükseltiyor. Bu sene de Bursaspor'da olduğu gibi ilk devrede 41 gol attılar, bir o kadar da pozisyona girdiler.
İLK YARININ YILDIZI OĞUZHAN ÖZYAKUP
Fenerbahçe'nin karşısında hızlı oynayan, tedbiri zor bir takım var. Fenerbahçe deplasmanlarda kolay ama içeride tedbiri zor bir takım. Beşiktaş ise her iki tarafta da zor. Beşiktaş'ın en büyük silahı hücum bölgesinde kazandığı toplar… Beşiktaş'ın şifresi aslında burada… Topu kazanıyorlar, dikkat edin, 70 pozisyona girdilerse yarısı bu yolla. Kazanmak tek başına yeterli değil tabii, herkes kazanıyor. Kazandıktan sonra çabuk oynayabilmek lazım, onu da çok iyi yapıyorlar. Rakip takımlar tabii ki bunu düşünüp önlem almaya çalışıyorlar ama çok iyi oyuncuları var. Oğuzhan geçen sene forvet arkasında oynuyordu, bu sene orta sahada 60-70 dakika oynayıp son bölümde öne geçtiği için daha çok koşuyor. Koşu ortalaması en az 1 kilometre artmıştır. Omuzları da biraz kuvvetlendi. İlk yarının yıldızı oldu bence. Oğuzhan'ın ciddi bir form grafiği var. Bu da Beşiktaş'ı yukarıya doğru itti. Disiplinli bir sağ bek yakaladılar. Sol tarafta İsmail önce sakattı, sonra döndükten sonra hocaya "İsmail iyiymiş" dedirtti ve Tosic kenara çıktı. Dolayısıyla da güçlü bir takım haline geldiler.
KALEYE TAKVİYE ARTIK ŞART!
Kaleci transferi konuşuluyor ama ben Tolga'nın illa yedek oturacağını düşünmüyorum. Yine de psikolojik olarak bu transfer lazım. Psikolojisinde çöküşler yaşayabilen bir kaleci. Gelecek isim de eldiveni gelip Tolga'dan rahat rahat alamaz. Şu anda psikolojik şartlardan dolayı o mevkide sorun gözüküyor ama sadece bu değil, bir yedek problemi de var. Sadece Günay var kenarda. Avrupa'dan da elendi Beşiktaş, şurada kupayla beraber topu topu 25 maçı kaldı, o da maksimum. Bu da Beşiktaş'ın lehine. Bir de şu var; ciddi bir adale sakatlığı yaşamadılar. Demek ki iyi çalışıyorlar. Beşiktaş bu. Bağlasan durmaz! Diyelim Fenerbahçe şampiyon oldu. Pereira'yı alıp Beşiktaş'ın başına geçirsen bu takımın sonu hüsran olurdu. Geçiş dönemi uzun sürerdi. Aşı tipini doğru bulduğunuz zaman Gomez gibi bir oyuncudan verim alıyorsun, Beck gibi bir oyuncunun yanına İsmail çıkıyor, Atiba da iyi oynuyor. Gökhan Töre sallantıda bir ilk yarı geçirdi. Olcay da aynı şekilde. Quaresma'nın olumlu bir etkisi olması gerekirken ters oldu. Olcay olaya profesyonel bakıyor, Gökhan Töre daha duygusal. Quaresma takıma uymak zorunda ve hızlı ilerledi.
Sabah
