Burak Yılmaz Meselesi; İlk Geldiğinde Eliyle Düzeltip Gol Attığından Tutun...
İkinci gelişinden önce çıkan kaosla, taraftarın ikiye bölünmesiyle devam edin, Ve son olarak yardımcı hocalık meselesiyle finale gelin. Acayip mevzuat topluluğu.
Ozan Tufan Meselesi; Bursa'da oynarken Şenol Hoca'nın istemesiyle başlayan, değişik para mevzularının tavan yaptığı, Taraftarın o zaman bile burun kıvırdığı, oradan F.Bahçe'ye geçişi, Fener'de oynarken bize gol attıktan sonra yaptığı hareket, söylediği laflarla ciddi problem olan kara liste bağımlılığı!!! Kombine meselesi;
Adnan Polat'ın G.Saray-Beşiktaş Maçında Başlattığı Büyük Sorunsal; Yıllar geçse de ülkenin ekonomik boyutuna, taraftarların gelir seviyesine, Aidiyet duygularının paralelinde uygun bir rota çizilemedi... Bu sene yine her sene olduğu gibi ciddi rakamlar telaffuz ediliyor. Geçen hafta bu konuyla ilgili geniş bir yazı yazdık...
Gelelim Esas Meseleye; Bu konularla ilgili çıkan meselelerde taraftar haklı mı? Sonuna kadar haklı... Peki başkanlar, yöneticiler, bu konuyla ilgili sıfat sahipleri neden duyarsızlar... Mesela Şenol Hoca, Öncelikle sonuna kadar Şenol Hoca'nın yanında olduğumuzu belirtmek isterim. Lakin taraftarın bam teline basacak, hassas noktalarda niye ısrar eder mesela... Ozan'dan başka adam mı yoktur. Burak geldi, attı imzayı konuşmak faydasız ama şart mıydı diye sorası geliyor insanın...
Bu Tip Konular Geliştikçe Yönetimle Taraftarın Arası Açılmakta
Hele işler ters gitti mi?! Şemsiye gelen yağmuru kaldıramazsa sıkıntı olur. Şöyle herkesin kafası rahat, gönül birliğiyle sezona başlayamayacak mıyız hiç? Neden çözümsel gidilmiyor da, Hep sorunsala bağlıyoruz??? Bu kaç sezondur böyle... Siz bakmayın bundan evvel söylenen 'taraftarın lafıyla mı hareket edeceğim' diyenlere, Tabii ki her istenen olmaz ama azıcık taraftarın iç sesiyle hareket etmekte fayda var. Kredi kartın ful doluyken harcama yapabilir misin? Yapamazsın...
O yüzden kredi kartın boş kalsın biraz! İşte bu yüzden sezon başlamadan bu mesele yığınından kurtulmak gerekiyor. Yüzleşip sorunlarla el sıkışmak şart. Bunu başkan da, yönetim de, taraftarda yapmalı... Ki önümüze bakalım... Şenol Hoca çıkar nedenlerini anlatır isteklerinin, Başkan camianın rahatsız olduğu konulara açıklık getirir. Bunlar içten samimi olursa taraftar sınırları dahilinde göz yumar birçok şeye, Yeter ki şu kısır döngüden çıkalım...
ARKADA F.BAHÇE GÖRSELİ
"Dünyadaki futbol üzerine bütün organizasyonlar para için yapılır..." Burada hemfikir miyiz? İyi... Çalıştığım televizyonda programdayız, sezon sonuna gelmişiz, F.Bahçe Türkiye kupasını almış... Program başladı arka görselde Fenerli topçuların kupayı aldığı an resmedilmiş. Arda kupaya bakıyor falan. Programa giriş böyle oldu yani. Eyvallah... Eyvallah da 5 dakika, 10 dakika geçti arka görsel aynı devam!?
Reklam arasından döndük hâlâ aynı!? Dedim ki moderatöre bu ne? Anladık kupayı aldınız da bu kadar olmaz, nedir yani? Dediler ki, Beşiktaş G.Saray'ı yenince, G.Saray şampiyon olunca da bu tip görseller yapmadık mı? İşte yazıyı hazırlamama sebep bu mevzu, verilen bu cevap!!!! Şampiyonu yenmişim değil mi? Gayet doğal (Güzel bir klip yapmışlar Allah razı olsun) G.Saray şampiyon olmuş, adaletli (Yani programda işlenmesi!) F.Bahçe Türkiye Kupası'nı almış iyi de bütün program orada o görselin durmasını gerektirecek bir maç trafiği yaşanmadı ki...
F.Bahçe'nin aldığı kupaya, başarısına asla bir kelam etmiyorum yanlış anlaşılmasın, Derdim organizasyon!!!! Zaten bu ufak anekdotu onun için anlattım. Yahu Türkiye Kupası olurdu. Beşiktaş-Fener çift maç... Offf... Türkiye ayağa kalkardı. Bir de lig maçlarına denk gelirdi, üçer gün arayla peş peşe derbiler... Stratejiler ona göre belirlenirdi...
Ha keza Fener-G.Saray... Trabzon gelir, biz gideriz o sene çıkış yapan takımlar renk katar, Yalansız 30 bin ortalamaya oynanırdı. Şampiyon olan harbi en az iki büyük derbiyi kazanıp alırdı o kupayı... Tekrar ediyorum F.Bahçe'nin başarısını küçümsemek için söylemiyorum, sıkıntı Fener'de değil turnuva da, organizasyon da... Derbi oynamadan iki takım geç, kupa al. Bu ne ya!!!??? Ne anlam katıyor? Yarı finale kadar tribünler bomboş!!!!
Yap adam akıllı bir fikstür, bir çizelge, İlk başta lig usulü takımlar birbiriyle oynasın, gruplarda en az ikişer büyük takım olsun, Birbirleriyle çekişsinler. Diğer takımlar kendilerini gösterme fırsatı bulsun. Maç sıkışıklığından dolayı bazı maçlarda yedek oyuncular çıksın sahaya... Milli takım bile kazançlı çıkar bu işten... Sonra ilk ikiler çıksın gruptan, işin içine büyük para koyun hiçbir takım kaytarmasın. Hepsini ben mi söyleyeceğim gerisini yetkililer geliştirsin işte...
Akşam
