Şampiyonluğun, Şenol Güneş’in Milli Takım’la anlaşmasından sonra kaçtığı söyleniyor.
O süreçte, “Dedikoduya dayalı boşvermişlikle” tökezlediğimiz doğrudur ama esas çıkışın Şenol Hoca’nın Milli Takım’la üst üste 2 maç kazandıktan sonra başladığı da aşikardır.
Otorite tekrar yakalanıp, futbolcuları karşısında özgüvenini (!) yeniledikten sonra Başakşehir galibiyetiyle camianın ciddi ciddi havaya girdiği de orta yerdedir.
Final niteliğindeki Galatasaray maçının kadrosu, “Netameli ve hatalıdır” ama maç hakeminin seni kıtır kıtır doğradığı da arşivimdeki “Haksızlığa isyan” tablosunda ulu orta teşhir edilmektedir.
Ve bu lig hakemlerinin, Galatasaray’ı şampiyon yapmak için uğraştığı dilden dile dolaşmaktayken, tek suçu Şenol Güneş’in üzerine bırakmak, bizim ‘Lehçemiz’ değil gibi geliyor bana.
Üstelik kulüp içinde hortlayan (!) “Şenol Hoca’yı istemiyoruz” şaiaları ve gıybetleri, Şenol Güneş’i bir hayli irite ettiği de sağır sultanın bile kulaklarındayken…
Yok yok bizim dilimiz değil bu. Bizim dilimiz kolaycılığa kaçmaz. Sorgulayacaksak eğer, Gomez, Pepe, Talisca’lardan buralara nasıl geldiğimizi sorgulamalıyız.
Cenk’i sattığın parayla, Talisca’nın bonservisini neden almadığındır. Marcelo’yu hangi akla hizmet gönderdiğindir. ‘Para yok’ deyip Fabri’yi sattığında Fabri’ye verdiğinin fazlasını Karius’a neden verdiğindir.
Alına Al Moruna Mor Yani
Gomez’den, Abu’dan, Cenk’ten sonra Vagner Love’a ses etmeyip, nasıl kabul ettiğini de Şenol Hoca’ya sorarız tabii.
Gökhan Töre’yi niye kazanmadığını, her şeye rağmen Oğuzhan’ı niye unuttuğunu, O da söylesin bize değil mi?
Alına al, moruna mor yani.
Lakin bu hafta son maçıdır Şenol Hoca’nın. Biz son zamanlarda istediğimiz gibi olmasa da bizle beraber mücadele edenleri unutmayız.
Bolca alkış tutup, teşekkür eder, uğurlarız.
Naçizane içimden geçen budur.
CAN PAZARI!
Bu hafta ligin son pazarı.
Futbolcular için de bir nevi can pazarı.
Niye?
Ya Kasımpaşa’yı yenip, ligi üçüncü bitirip gruplarda ilk Avrupa maçını 19 Eylül’de
oynarız, ve sezonu adam gibi normal zamanda açarız.
Ya da dördüncü olup (!) Güneşin kavurduğu 25 Temmuz’da millet denizde tatil yaparken biz sahalarda top kovalarız.
Can pazarı dediğim o.
Lakin değil 25 Temmuz, yüz Temmuz geçse de şu kadronun bizi bu konularla meşguledeceği beynimin köşesinden geçmezdi.
Ama yeni çıkan lüks arabalarda, bir düğmeyle çalışan alttan ısıtmalı “Koltuk” sistemi düşüyor aklıma birden.
Acı acı gülümsüyorum!!!
Akşam