Ahmet Akın, TBMM’de yaptığı konuşmada şunları söyledi:
''Darbe girişimini anlatmak için gittiğimiz Kanada'da yaptığımız görüşmelerde, gerçekten çok acıdır, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olarak büyük zorluk çektik. Hele hele bu ziyaretlerde Adalet ve Kalkınma Partisi tek başına muhalefetsiz gidip FETÖ terör örgütünü anlatmaya kalksaydı, inanacak kimseyi bulamayacaktı. Her görüşmemizde, bizlere yani muhalefete dönüp hem bana hem de MHP’li arkadaşımıza "Siz ne düşünüyorsunuz?" diye sordular. Biz "Bu saldırı FETÖ terör örgütü tarafından AKP’ye değil, tüm ülkemize, demokrasimize ve geleceğimize yapılmış alçak bir darbe girişimidir." diye söyledik. Onun için değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir üyesi olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikada düştüğü durumu orada yaşadık ve umuyoruz ve bekliyoruz ki inşallah bu şerden bir hayır doğacak, inşallah siz de bunlardan iyi bir ders alacaksınız.
Dış politikada o parti, bu parti olmaz; tek konu, Türkiye Cumhuriyeti ve ülkemizin menfaatidir. Bu ziyaretlerde gördüğümüz dış politikadaki eksiklerin maalesef FETÖ terör örgütü tarafından doldurulmuş olması ve sizlerin de bunlara göz yummuş olmanızdır. Şimdi yapmamız gereken, öncelikle ülkemizin dış politikadaki itibarını düzeltmek için el ele, kol kola birlik beraberlik içinde olmak ve bu terör örgütlerinden, FETÖ, PKK ve IŞİD şeytan üçgeninden hep birlikte kurtulmaktır. Milletimizin bir bütün olarak bizlere verdiği mücadele dersini biz de burada, Mecliste hep birlikte vermek zorundayız.
Değerli arkadaşlarım, ayrıca bu darbe girişiminin yarattığı ortamı ve iklimi AKP’nin kendi siyasi amaçları için fırsata çevirme gayretini de maalesef yanlış buluyoruz. 15 Temmuzda yaşadıklarımız eğer bir fırsat olacaksa parlamenter demokrasimizi ve dış politikamızdaki hatalarımızı düzeltmek için bir fırsat olsun. Darbe girişimi laik cumhuriyetimize, demokrasimize ve özgürlüklerimize karşı yapılmıştır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, demokrasinin bütün kurum ve kuruluşlarıyla yaşamasından yanayız. Bu amaçla, ana muhalefet partisi olarak bir siyasi mücadele veriyoruz. Hak ve özgürlüklerin güvencede olduğu, ayrımsız herkes için hukuk güvenliğinin sağlandığı bir Türkiye mücadelesi veriyoruz. Demokrasinin, halk iradesinin ve hukuk ilkelerinin üzerinde hiçbir gücü veya vesayeti asla kabul etmiyoruz. Demokrasi ve özgürlüklere karşı girişilen bu darbeye demokratik alanın ve özgürlüklerin genişletilmesiyle hep birlikte yanıt verebiliriz.
Bu yaşananlar laikliğin egemen olması, laik ve bilimsel eğitimin yeniden benimsenmesi, devlet kadrolarında liyakat sisteminin egemen olması için hepimiz için bir fırsat olsun. "Kamu görevlileri benim adamlarımdan olsun." anlayışının sonucunu ülke olarak 15 Temmuzda çok üzücü olarak gördük ve yaşadık. Umuyorum, gereken dersleri aldık ve bundan sonra da ne cemaatleri ne siyaseti camiye de kışlaya da sokmayacağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.”