Futbolumuza maalesef hem saha içi hem masa üstü kaos hakim. Biri, “Paramı alamadım” der, öbürü, “Olur mu hiç paran hesaba yattı” der.
Ama kimse doğruyu kim söylüyor bilmez. Bir takım yenilir. Spikerine kadar ortalık ayağa kalkar. Ve şehre bir film gelir, iklim değişir. Şarkının sonu güzel bitiyor ama... Gülümse!!! Yapacak bir şey yok, biz de öyle yapıyoruz zaten.
İşte bu kaos ortamının gölgesinde, ikinci defa 12 puanlık bir maça çıkıyoruz.
Rakip bellediğimiz bütün takımlar yenilmiş anlayacağınız. Cezalı Rosier’in bölgesinde Necip’i görüyoruz. Montero, Vida’yla, Larin, Nkoudou’yla, Dorukhan da Mensah’la yer değiştirmişti geçen haftadan... Sahada 3 haftadır gol atamayan bir Erzurum vardı. Ve tribünde elektronik levhalarda taraftar fotoğrafl arına yer verilmişti.
Maça durgun başladı Beşiktaş. Bu sessizlik rakibe top yapma fırsatı verdi tabii.
Bir 10 dakika böyle geçtikten sonra, mürettebat anca küreklerin başına geçti. Ve amansız bir baskı başladı. Erzurum, 18’den 23’e kadar ceza sahasından çıkamadı desek abartmış olmayız. Sonra yine bir yumuşamaya tanık olduk. Pozisyon üretemiyorduk. Esas sorun meyvenin dalda olgunlaşıp, yere düşmemesi... Hep bir zorlama var. Halbuki aralara, çizgilere 3-5 top bırakılsa!!! kinci yarıya “pabuç pahalı, postu deldirmeyelim” gerginliğiyle çıktı Beşiktaş... lk devreye göre daha kararlıydık ama gol alanlarına giremiyorduk. Yine ne varsa Necip’te var. Gözünü budaktan sakınmamak diye bir deyim var ya, İşte Kaptan onun mükafatını çok alıyor. Penaltıyı aldırdı adeta... Bravo Necip... Aboubakar yine golünü attı ama hemen 5 dakika sonra takımın kalktığı kontrada, 2. gole yaptığı ‘asiste asist’ var ki, o daha alkışlanasıydı. Bu tip maçlarda ilk gol gelmeye görsün. Peş peşe dizilen vagonlar gibi saymaya başlarsın.
Tabelaya bir baktık 4 olmuş bile. Sonra takımın yarısı değişti neredeyse. İlk defa rahat bir maç seyrettik. Ve 13. haftanın bize bahşettiği bütün nimetlere el koyduk.
Akşam