


Ayağının dışı, canımızın içi Quaresma tekrar Beşiktaş forması giydi. Oysa daha önce Beşiktaş Yönetimi’nden bazıları, tıpkı sevgilisinden ayrılan ergenler gibi, taraftarın sevgilisi futbolcuyu itibarsızlaştırmak ve takımdan göndermek için neler demişti. Aslında bu sadece ergenlerin sorunu da değil. Bizim genlerimizde var herhalde. Sevmesini de, yermesini de bilmiyoruz. Herkesi ya göklere çıkarıyoruz, ya da yerin dibine sokuyoruz. Bunun sevdadaki tezahürü de, o en sevgiliden ayrılmayı bilmemek olarak ortaya çıkıyor. Cahiller kendinden ayrılanı “Ya benimsin ya kara toprağın” diyerek öldürüyor, okumuşları ardından demediğini bırakmıyor.
Oysa “Ayrılıklar da sevdaya dahil”, belki de en önemli kısmı. O yüzden de sadece birlikteyken değil, ayrıldığımızda da sevgiliyi incitmemeli, değerini bilmeli. Çünkü bu sadece sevgiliyle değil, diğer insanlarla olan/olacak ilişkilerimizin de göstergesi.
Sağolsun internet!
Beşiktaş Yönetimi, yılardır gelmeyen şampiyonluk ve kongre stresiyle güzeller güzeli bir kadro kurmaya çalışıyor, taraftarını mutlu ediyor. Ancak! Zamanında Q7 için edilen cümleler de uzay boşluğunda kaybolmuyor.
Sevgili internette “Fikret Orman, Quaresma” ya da “Ahmet Nur Çebi, Quaresma” yazıyorsunuz aradığınızı buluyorsunuz. Hatta aramadıklarınızı da...
Mesela 7 Mayıs 2013’te şöyle demiş Bay Başkan: “Biz aldığımız zaman 585 milyon gibi bir borcumuz vardı, şimdi o borcumuz yaklaşık 420 milyon civarına inmiş durumda. Hızlı bir şekilde aşağı indirmeye çalışıyoruz. Genel Kurul önümüzdeki dönem de bize görev verirse önümüzdeki 3 senede Beşiktaş’ın borcunu 100’lü, 150’li rakamlara çekmiş olacağız.”
Tarihe not:
Neyse Beşiktaş’ın düşmek yerine artan borçları başka yazı konusu olsun. Biz esas konumuza dönelim ve Q7 için zamanında edilmiş çirkin sözleri bir kez daha tarihe not düşelim:
Ahmet Nur Çebi: Quaresma’nın bir malzemecinin üstüne işediğini ve kadın çalışanlara cinsel organını gösterdiğini duydum ancak gözümle görmedim (22 Ekim 2012)
Ahmet Nur Çebi: Bence Quaresma için 5 milyon Euro değil, 5 Euro bile ödeyen olmaz. Kendisi karakterli biri olsaydı bu açıklamaları sözleşmeyi imzalamadan önce yapardı. (20 Aralık 2012)
Fikret Orman: Quaresma’nın Galatasaray’a gideceği haberlerini okuyunca gülüyorum. Gitsin orayı da karıştırsın, bozsun. (21 Mayıs 2013)
Fikret Orman: Beşiktaş’ta tribüne oynama devri kapanmıştır. Bundan sonra bu takıma para kazanmaya değil başarılı olmaya gelen, aç adamları alacağız. Quaresma Galatasaray’a gitsin, Nani Fenerbahçe’ye gelsin. Masaya oturduğumuz zaman Takımı kim çalıştırıyor” diye sormadan “Kaç para alacağım” diyen adamlar bu kapıdan içeriye giremeyecek. (07 Temmuz 2015)
Gün oldu devran döndü
Nasıl oldu bilmiyorum ama Quaresma tekrar Beşiktaş’ta. Peki şimdi ne diyor Sayın Orman? “Ricardo iyi bir çocuk. Türkiye’de yaşadığı süre boyunca gece hayatı olmayan, alkol almayan ve sigara içmeyen bir futbolcu. Biz onu zaten kalitesiz futbolcu diye göndermedik ki. O dönem 2 senelik mukavele daha önerdik ama olmadı”.
İşte böyle... Umarım hayat birilerine bir kez daha öğretmiştir: Büyük lokma ye, ama büyük söz söyleme diye. Yoksa sonra çark etmek zorunda kalınabilir, Beşiktaş yöneticileri gibi.
Transferin yıldızı
Bu sezon çok keyifli bir lig izleyeceğiz gibi gözüküyor. Ne yıldızlar geldi/gelecek derdi büyük, seyircisi düşük ligimize. Ancak bu transfer döneminin esas yıldızı Ahmet Bulut’tur fikrimce. 6 futbolcuyu toplam 67 milyon Euro’ya yeni kulüplere gönderdi (Arda Turan 41, Demba Ba 13, Atınç 5, Emenike 3.5, Enes Ünal 3, Özer Hurmacı 1.5 milyon Euro). Mario Gomez’in Fiorentina’dan bedelsiz kiralanmasında da çok büyük katkısı var. Hem futbolculara, hem kulüplere, hem kendine kazandırdı. Haber sızdırmaması da cabası.
Daha 2 yıl önce Batuhan Karadeniz, Deportivo’yla anlaşmış, UEFA’nın “Bir futbolcu bir futbol sezonu içinde 3 takımla anlaşma sağlayabilir ancak 2 kulüple resmi maça çıkabilir” kuralına takılmıştı. O zaman menaceri Ahmet Bulut’la az dalga geçilmemişti. Ancak Bulut, 2 yılda üst kategoriye çıktı ve Türkiye’nin bir numaralı menaceri oldu. Kendisine 10 numara, 5 yıldız.