Beşiktaş Jimnastik Kulübünün Bu Sezonki Şampiyonluğu Öyle Normal Bir Şampiyonluk Değildir...
Topu sakatlanma pahasına çizgi üstünden çıkaran Bünyamin'den tutun da Rasim Kara'nın pardesüsüne kadar. Vahap Beyaz'ın elli metreden çaldığı penaltıdan tutun da Sabri Çelik'in 49 maçlık yenilmezlik serimize vurduğu hançere kadar...
Bir Milyon İhtiva İçermektedir Sisteme Dikiliştir Başkaldırıdır
Futbol baronlarının üflediği puroyu alıp çöpe atmaktır. "Parayla saadet olmaz" lafının dekontu, Sergen Yalçın'ın cebindedir. Başka kimsenin değil. Türk futboluna armağandır, Beşiktaş Jimnastik Kulübünün şampiyonluğu, az parayla ama doğru futbolcu tercihiyle, futbolu bilen adama teslim ederek, Çok zor ekonomik şartlarla, Türk futbolunun önünü düşünsel, eylemsel ve menajerlere minnet etmeden açarak, on yıllarca sürecek bir gelişimin habercisidir.
Namağlup, statsız, ve en sonunda da seyircisiz şampiyon olmak, gayrısız bütün yöneticilere yol haritası sunmaktır... Taraflı tarafsız herkesin takdir ettiği futbolu oynayarak, "Futbolun da bir adaleti var" cümlesini, ülkenin dört bir yanına asmaktır, Beşiktaş'ın şampiyonluğu... Şâd olsun... Şanı yürüsün BEŞiKTAŞ'ımın...
NİYE MOR TİŞÖRT?
Beşiktaş İzmir'de Göztepe maçına çıktığında gözüm Sergen hocaya ilişti... Üzerinde mor bir tişört vardı... "Allah Allah" dedim. Niye beyaz değil, siyah değil. Ya da Siyah Beyaz değil... Kafama takıldı aslında ama maç heyecanından pek de önemsemedim... Ne zaman ki şampiyonluk geldi, röportajlarda depreştim... Niye mor? Eğer uğurlu rengiyse Sergen hocanın bilmem... Ama bir üst akıl demişse ki mor asaletin temsilcisidir, zenginliğin, bolluğun habercisidir. Ve romantizmin, tutkunun şövalyesidir. Evrene mesaj yollayalım diye, Tuttu vallaha... Bizim gibi adamların inanışları vardır. Yıllarca F.Bahçe maçlarına sarı kazakla gittim. Acayip uğurlu geliyordu... Kaç maç yenilmedik bilmiyorum... Sergen hoca da oradan yola çıkmıştır herhal... Lakin yine de Mor tutkuysa, mor zenginlikse, Siyah-Beyaz asil bir aşk hikayesidir... Sergen hocaya selam olsun...
HATAYSPOR'U 5-0 YENSEK???
Bir daha kimse futbol maçları oynanırken vicdan muhasebesine, "Yazıktır" sarmalına, "Ayıptır" jargonuna ve ahlak jandarmalığına soyunmasın... Buyurun size can alıcı, şampiyonluk kurtarıcı örnek... Hep derler ya "Rakibe saygı gösterin, 5 attıktan sonra geri çekilin, topu dolaştırın Rakibi ezmeyin." diye... Bütün bunları Hatay'ı 7-0 yendiğimiz gün rafa kaldırdık... Tabii ki rakibi ezmeyin, ama bunu sahadaki sportmence davranışlarınızla yapın, gol atmayarak değil... Bakın, Hatay'ı o gün 5-0 yensek bugün şampiyon olamıyorduk, hiç düşündünüz mü? O yüzden bir gol bir goldür. Anlamı derin ve büyüktür. Hatta şampiyonluktur... Velhasıl Kafamızdaki ezberlerden kurtulmakta fayda var... Biz boşuna mı bağırdık her golden sonra "Saldır Beşiktaş!" diye!
BİR GOL 40 YIL
Son zamanlarda nefes nefese şampiyonluk haftasına girilmemişti hiç... Bir golün bile hatırı 40 yıl konuşulacak cinsten... Tarihin tekerrüründen gayrı, tesadüflerine de açık bir girizgah ve gizli bir anekdot peydahlanmıştı... Bütün Beşiktaş camiasının senelerdir dilindedir, 92-93 şampiyonluğunun nasıl elden kaçtığı... Nasıl averajla üst üste 4. şampiyonluğumuzun avuçlarımızın içinden kayıp gittiği... İşte o gün biz İnönü'de G.Birliği ile oynuyorduk, onlar bir alt lige düştü dün itibarıyla... G.Saray Ankara'da Ankaragücü'yle 0-8'lik meşhur maçı oynuyordu. Onlar da bir alt ligde dün itibarıyla... Bitmedi... O günkü A.Gücü-G.Saray maçının hakemi Ünsal Çimen, dün Beşiktaş'ın şampiyonluğunu ilan ettiği maçın gözlemcisiydi... Ve 93 yılında averajla kaybettiğimiz şampiyonluğu, 2021 yılında averajla geri alıyorduk...
Bütün bunlar evrende nasıl dillendirilir herhalde en iyi kuantum fizikçiler bilir ama sokak ağzıyla konuşursak eğer, Beşiktaş tarihten rövanşı alıp "Tekerrürlerden de ibarettiri" silmiş bulunmaktadır... Helal olsun...
Akşam