Dünyanın çeşitli ülkelerinde haksız kazanç sağlayan Politikacılar, Devlet Kurumundaki Memurlar, Askerler, İşadamları ve çeşitli pozisyonlardaki insanlar paralarını dış ülkelerde güvenli gördükleri bankalara veya kuruluşlara kaçırırlar. İsviçre, Lichtenstein, Cayman Adaları bu bağlamda ilk akla gelen merkezlerdir. Cin fikirli bu tip insanlar kötü günler için hazırlanırlar. Bir nevi kendilerini garantiye aldıklarını düşünürler. Gözden kaçırdıkları küçük ayrıntı ise, Küresel Baronların bu tip gelişmeleri izleme ve değerlendirme bürosudur.
Küresel Sermaye, ülkeleri kendi menfaatlerine göre sınıflandırmıştır. Bu kategoride ülkemiz ilk sıralarda hedef ülkeler arasında yer alır. Gelecek adımda bu listeden, Ulusal ve Yerel boyutta işlerine yarayacağına düşündükleri insanlarla bir türlü temas kurarlar. Bazıları boy gösterdikleri alanlarda parlatılır. Zamanla Küresel Baronların kontrolünde bulunan fonlarda bu şahıslara da pay verilir. Bu sayede alan memnun, veren memnun atmosferi yaratılır. Para başta bu tip kişilere tatlı gelir. Farkında olmadan bu mekanizma onları defolu hale getirir. Suç ortaklığı pekiştirilmiştir. Artık önlerine konan programa hayır diyemeyecek durumdadırlar. Ne zaman erkekleri tutup diklenmeye kalksalar, günahları hatırlatılır. İsteseler de istemeseler de, emekliye ayrılış zamanları yeni işverenlerine bağlıdır. Ne zaman ki son kullanım tarihleri dolar. İşverenleri kendilerine bir köşeye çekilmek zorunda olduklarını bildirir. Bazı dik kafalılar bu kararlara karşı direnmeye çalışırlar. Onları ise acı bir son bekler.
Beşiktaş İlçemizde, Beşiktaş Halkının verdiği vergilerden Bizans usulü çarpık ilişkilerle çeşitli mecralarda nemalanan çeşitli insanlar ve gruplar var. Biz de DUYDUK MU? internet portalının büyük katkıları ile bu eşek arası kovanına çomak sokmaya karar verdik. İlerideki haberlerimizde bu olayları belgeleyip, siz Sayın okurlarımızla paylaşacağız.
Federal Teknoloji Enstitüsü yaptığı bir araştırmada insanı hayretler içinde bırakacak tespitlerde bulundu. Küresel Gelirin % 40’ı 147 şirket tarafından paylaşılıyordu. Gelecek satırlar dünyadaki gelir adaletsizliğini daha çarpıcı ortaya koyuyordu. Dünya Mali piyasalarında yapılan işlemlerin % 95’inin 14 aileye ait olan firmalar tarafından denetlendiği gerçeği ortaya çıktı. Yani bu 14 aile veya başka bir deyimle Küresel Baronlar dünyadaki 90 Trilyon Dolarlık gelirin 50 Trilyon Dolardan fazlasını kontrolleri altında tutuyorlardı.
Ben şimdi sizlerle bu satırlarda çok kısa bir şekilde 1. ve 2. Afyon Savaşlarını mercek altına almayı deneyeceğim. İngilizler 1757 yılında bugünkü Doğu Hindistan ve Bangladeş’i işgal ettiler. İşgal ettikleri bölgeleri karlı yatırım alanlarına döndürmek için daha evvel ki senelerde kurdukları İngiliz Doğu Hindistan Şirketini de bu bölgeye getirdiler. Bölgede karı yüksek olan Afyon üretimine başladılar. Bu şirketin hissedarları arasına Kraliçe de katılarak, İngiltere’nin her açıdan desteği böylece ayarlanmış oldu. Başlangıçta az olan üretimi şirket eritmekte zorluk çekmiyordu. Üretim çoğaldıkça yeni pazar aramaya başladılar.
Küresel Baronların o zamanki Dünya Jandarması İngiltere için karlı hedef çoktan bulunmuştu. Yeni ülke Çin’di. Her zamanki gibi bir taşla birçok kuş verme becerisi uygulamaya konuldu. Kurgulanan senaryodaki sahnelerin bazıları da Çin’in gelişmesinin önlenmesi üzerineydi. Çin’in kaynaklarını sömürüp kazanç hanelerindeki karı artırıp, paraları cebe indirmek diğer bir gayeydi. Bunu yaparken de hiç çekinmeden insanları uyuşturucu müptelası yapıyorlardı. Yani insanların beyinlerini ve hayatlarını bilinçli bir şekilde karartıyorlardı. Çin Halkının bir kısmının üretici olarak gelecekte ülkesine vereceği katkılar bu yolla başlamadan yok ediliyordu.
Ülkemizde genç neslimiz bugün Bonzai denilen uyuşturucu maddeye bilinçli ve sistemli dağıtımla alıştırılıyor. Bilinmeyen eller yaptıkları organizasyonlarla adeta hedef aldıkları gençlerimizi uyuşturucu bağımlısı olmaya teşvik ediyor. Baktığımız zaman tarihte uygulanan taktiklerin amacının hepsi aynı kapıya çıkıyor. Ülkenin sömürülmesi adına gençliğinin veya Halkının en azından bir kısmının uyuşturulup devre dışı bırakılması buradaki amaçtır. Zamanımızda dünyanın geri plandaki en büyük uyuşturucu tacirleri, belirli Gizli Servislerdir. Ne demişler sahne önünde oynatılan Kuklalara bakmayın, esas ortalıkta dolaşmayan Kuklacıyı bulun…
1800’li yıllardan itibaren Çin İmparatoru halkının hatırı sayılır bir kesiminin uyuşturucu bağımlı olmasından dolayı Afyon ticaretini engellemeye kalktı. Tabi ki İngiliz işadamları ve Çin’deki işbirlikçi yöneticiler, kaçakçılar bu karardan çok memnun olmadılar.
1.Afyon savaşı 1839–1842 yılları arasında İngiltere ve Çin arasındadır. Çin’in yenilgiyi kabul etmesi ile sonuçlanır. 1857–1860 yılları arasında gerçekleşen 2.Afyon savaşına paranın baştan çıkartmasına dayanamayan Fransa’da İngiltere’nin yanında katılır. Savaşın sonunda Çin’e sömürge ülkelere dayatılan bir tarzdan anlaşma imzalatılır. Yani bugün bize demokrasi dersi veren İngiltere ve Fransa gibi AB ülkeleri, o günlerde uyuşturucu ticaretinin devam etmesini meşrulaştırıyorlardı. Nede olsa uyuşturucuyu kendi vatandaşları kullanmayacaktı. Altta kalanın canı çıksın.
Küresel Baronlar için paranın temizi, kakası olmaz. Onlar finans dünyasının aydınlık tarafında olduğu kadar, karanlık tarafındadırlar. Menfaatleri adına insanların ölmesine veya harcanmasına aldırmazlar. Ülkemizde kendi çıkarlarından dolayı onlarla ilişkiye giren kişiler kendilerini cin sanmasınlar.
Bizden bu kişilere hatırlatma, onlar Küresel Baronlarla İmam Nikâh kıydıklarını düşünüyor olabilirler. Esasında gerçekte kıyılan Nikâh Katolik Nikâhıdır.
