Başlığı görünce ister istemez hepimizin aklına; Amerika Başkanı’nın istifasına neden olan bir FBI ajanı, 1929 ekonomik krizinin göreve getirdiği bir ABD Başkanı ve bir Federasyon Başkanı nasıl oldu da bir araya geldiği sorusu...
Doğrusu benim de kafam karışık ama bakalım yazının sonunda hepimizin zihninde ki soru işaretlerini giderebilecek miyim?
Yazının nereye evrileceğini ben de merak ediyorum. Hadi başlayalım yazmaya…
‘Derin Gırtlak’ lakabıyla Amerika Başkanı Richard Nixon’u istifaya götüren süreci başlatan FBI’nın en önemli ajanı Mark Felt’in hikayesinin anlatıldığı filmde bilgi sızdırdığı gazeteciye FBI’nın içinde bulunduğu durumu şu şekilde anlatıyor:
Elinde ki kalemle masaya vurarak ‘Fizik bilir misin’ diye sorduktan sonra Mark Felt ‘bir binanın sütununa aralıksız vurursan ve vuruş da devamlıysa bir ritim yaratır.
Bunu yeterince uzun ve durmadan yaparsan, geri bildirim yapacaktır.
Frekanslar sıralanacak , moleküller karışacak ve hepsi, bütün bina içten parçalanıp, kendi üzerine çökecek ve yerle bir olacaktır.
Moleküler karışmaya başlıyor.
FBI Parçalanıyor. ‘
Türk futbolunun da sütununa yıllardır ve de aralıksız vuruluyor, uzun ve durmadan yapılıyor bu vuruş, üstelik tek bir yerden değil, bir çok yerden binanın bir çok yerine vuruluyor.
Felt’in dediği gibi biz de de frekanslar bozuldu, moleküller karıştı.
‘Böyle giderse futbol da içten çökecek ve yerle bir olacaktır’ demek pek abartılı olmaz sanırım.
Çünkü; kırık cam üstünde ancak belli bir süre dans edilebilir, sonsuza dek değil…
Roosvelt Ve New Deal ( Yeni Sözleşme)
Amerika Birleşmiş Devletleri tarihinin en büyük ekonomik krizi ne derseniz hemen hemen herkesin üzerinde mutabık kaldığı Büyük Buhran-Büyük Depresyon olarak nitelendirilen 1929 Dünya Ekonomik Bunalımıdır.
1929’larda başlayan (etkilerini ancak 1930 yılının sonlarında hissettiren) ve 1930’lu yıllar boyunca devam etmiştir ekonomik buhran.
Bu süreçten sadece Amerika değil Kuzey Avrupa ve dünyanın geri kalanı için de( özellikle de sanayileşmiş ülkelerde) yıkıcı etkiler yaratmıştır.
Öyle ki Amerika yönetimi Almanya için 14 milyar mark yardım paketini geri çekmiş ve fakirlikten perişan olan Alman halkının Hitler’e yönelmesinin önü açılmıştır.
İşte böyle bir Amerika da “kırık cam üzerinde sonsuza dek dans edilemeyeceğini” bilen Franklin D. Roosvelt Başkan olur.
Adaylığa kabul konuşmasında Roosevelt, "Size söz veriyorum, kendimi Amerikan halkı için yeni bir anlaşmaya vadediyorum ... Bu bir siyasi kampanyadan daha fazlası” demişti..
4 Mart 1933'te göreve başladığında, ABD Büyük Buhran'ın en düşük noktasındaydı.
İş gücünün dörtte biri işsizdi. Fiyatlar %60 düştüğü için çiftçilerin başı derde girdi. Sanayi üretimi 1929'dan beri yarıdan fazla azalmıştı. İki milyon insan evsizdi..
Roosevelt bu kaotik durumdan kurtulmak için yeni ve farklı bir programa ihtiyaç olduğunu görmüş ve ‘NEW DEAL’ ismini verdiği programı ile halka umut aşılamıştı.
Tarihçiler bu dönemi “ rahatlama, iyileşme ve reform" olarak sınıflandırdılar.
On milyonlarca işsizin acilen yardıma ihtiyacı vardı. İyileşme, ekonomiyi normale döndürmek anlamına geliyordu.
Reform, özellikle finans ve bankacılık sistemlerinde neyin yanlış olduğuna dair uzun vadeli düzeltmeler anlamına geliyordu.
Roosevelt'in ocak başı sohbetleri olarak bilinen radyo konuşmaları dizisi aracılığıyla, önerilerini doğrudan Amerikan halkına sundu.
Felçli hastalığına karşı kazandığı kişisel zaferden güç alan Roosevelt, ulusal ruhu yenilemek için ısrarcı iyimserliğine ve aktivizmine güvendi.
Türk Futbolu Ve Mehmet Büyükekşi
‘ Kırık cam üzerinde uzun zaman dans edilemeyeceğini’ bilen diğer bir kişi de sanırım 2022 Haziran ayında olağanüstü genel kurul da göreve gelen Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi idi..
Göreve geldiği daha 4. gününde bu sütunlarda Türk futbolunun içinde bulunduğu ‘Büyükekşi’nin elinde ki çatlak kristal’ olarak tanımlamış ve bu kaderi değiştirebilecek mi diye de sormuştum.
30 yılda birikmiş ve kangren olmuş sorunlarla baş başa kalmıştı Büyükekşi..
‘Derin Gırtlak’ Mark Felt’in dediği gibi ‘bir binanın sütununa aralıksız vurursan ve vuruş da devamlıysa bir ritim yaratır.”
Ne yazık ki, Türk futbolunda da hemen hemen herkes bu sütunlara vurmaya devam etti..
Her hafta onlarca disiplin sevklerinin içerikleri de bize bunu gösteriyor.
Frekanslar bozuldu , moleküller karıştı Türk futbolunda ..
Aslında bir çok uygulaması ile statükoya teslim olmayan bir anlayışın içinde olduğunu görüyoruz Mehmet Büyükekşi’nin..
Türk futbolunda ki her sorunu çözmek için çalışmalar yaptı..
Ama ne yaparsanız yapın bugün Futbol Federasyon Başkanları’nın performansları sadece hakem kararları ile değerlendirilmekten kurtulamıyor.
Geçtiğimiz günlerde bazı medya mensuplarına yapılan açıklamalar da MHK’nın yapısında ki değişiklik yapılacağının ifade edilmesi de bu arayışın bir ürünüydü..
Bu yeter mi elbette yetmez..
Bence Büyükekşi de Roosvelt gibi sadece futbol paydaşlarına değil topluma da Türk futbolunun geleceği için NEW DEAL ( yeni sözleşme) ortaya koymalı ve ümit aşılamalıdır.
Statükonun çarklarına teslim olmamalıdır Büyükekşi..
Bunu yaparken de sadece bazı medya mensuplarını ikna etmek değil Roosvelt gibi direk topluma konuşabilmelidir…
Türk futbolunun geleceği sadece Türk futbolunu değil Türk sporunun da geleceğine şekil verecektir.
Bizim Kulüplerimizin bir çoğu futbol kulübü olmanın ötesinde bir çok olimpik branşı ve sporcusunu bünyesinde bulundurmaktadır.
Kulüplerimizin sağlıklı bir şekilde ayakta kalması gerekir…
Molekülleri karışmış Türk futbolu için Büyükekşi, -Roosvelt yaklaşımı ile - eleştirilerin karamsarlığına kapılmadan ve rutinin girdabına da düşmeden reformlarla gündemde olmalıdır...