Ülkemde hep içimizi karartan olaylar olacak değil ya, güzel şeyler de oluyor
Sayın Cumhurbaşkanı, Doğu Karadenizliler’e müjdeli haberi verdi. “Yayla yasağı baharda kalkacak”. Yöre halkına da “Yaylalarınıza sahip çıkacak, teröristlerin tehditlerine uymayacaksınız. Buyurun yaylalara çıkın, güvenlik bizden inşallah” dedi.
Bunu duyan Münafıklar; “Eyvah yaylalar imara açılıyor!!!” diye feryada başladılar. Ne alakası var!!! Siz münafıkların işi, hep yapılan güzellikleri saptırmak ve yalan haberler üretmek!!!
Halbuki, Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu söylemi son derece önemliydi. Çünkü bu ülke topraklarının ve barındırdığı tüm varlıkların (yeşil, orman) korunması hepimizin namus borcudur. Kendisinin ifadelerine yürekten katılıyor ve bu yasak kaldırmanın sadece yayla yasağıyla sınırlı kalmayıp, o güzelim doğanın da korunacağı inancının topluma verilmesi gerektiğine inanıyorum.
Üzülerek belirtmeliyim ki, ülkemizin bir çok yöresinde “YEŞİL” talan edilmekte. Bu talana, ülkeyi yönetenlerin izin vermemeleri gerekirken, onların yerine halk, doğasını kendi kendine korumak zorunda kalıyor. İlginç olan da; bunu demokratik haklarını kullanarak yaparlarken güvenlik güçleri tarafından uygulanan orantısız güç ile karşı karşıya kalıyorlar. Masum vatandaş, “yeşilime kıymayın buralara HES için izin vermeyin” diyor. Eğer izin verilirse, bu ormanlar yok olacak. Ve atalarımızdan bize kalan bu güzelim doğa, bizden gelecek nesillere kalamayacak.
Geçen gün, gazetelerde Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Eroğlu`nun bir açıklaması vardı. “44 yılın en kurak mevsimini yaşıyoruz.” Sayın Bakan, eğer ülkenin değişik yörelerinde yeşili yok etmeye devam edersek, doğal olarak doğa da bizden intikamını alacaktır. HATIRLATMAK İSTERİM, İlkokul yıllarında öğrenmiştik. “ORMANLARI KORUYALIM, ORMAN YAĞIŞ GETİRİR.”
Yöneticilerin görevi, ülke için iyi şeyler yapmalarıdır. Ve günümüzde yapılacak planlamaların bilimselliğe dayandırılması gerektiğine inanıyorum. Artık ülkemde her konuda donanımlı yetişmiş değerli uzmanlar var. Bırakalım da bunu uzmanlar karar versin. Bu ülkede kimse yapılacak güzelliklere karşı çıkmaz ve şu ana kadar da çıkmamıştır. Bu yüzden de, ülkeyi yönetenlerin her konuda ortak akıl demeleri son derece önemlidir. Ortak akıl diyorsanız, ülkede yapılması gereken her konuda ortak aklı öne çıkarmalısınız.
Helikoptere binip de, “buraya üçüncü köprü, şu ormanlık alandan otoyollar geçecek, şuraya havalimanı yapılacak”, derseniz yeşili yok edersiniz. Sonra da, oturup sızlanma hakkınız olamaz. Hatırlarsanız bunlar kararlaştırılırken, halk, sivil toplum örgütleri ve şehir planlamacılar karşı çıktılar, direndiler.
SONUÇ; 44 YILIN EN KURAK MEVSİMİ!!!
Gelelim 100 yılın bomba haberine; KANAL İSTANBUL!! Kanal ne getirir ne götürür, bilemiyoruz. Ama şundan eminiz, geri kalan yeşil de büyük zarar görecek ve 5 milyon insan daha bu kente göç edecek.
Bu konu gündeme geldiğinde, konuyu bilen akademisyenler ve odalar karşı çıktılar. Günlerce halk direndi, SONUÇ.....
Değerli Yönetenler; İstanbul bir dünya markasıdır. Uluslararası yapılan araştırmalar gösteriyor ki, İstanbul’un dünya kentleri arasındaki yıldızı sönüyor. Bu betonlaşma, kentin kültürünü ve doğasını yok etmekte.
Masum yeşili koruma eylemi olan, Gezi Olayları’nda ne gibi tatsız olaylar yaşandığını beraberce gördük.
Geçenlerde Sayın Cumhurbaşkanı bir konuşmasında özellikle İstanbul için günah çıkardı ve artık yüksek yapılanmaya izin verilmeyeceğini söyledi. Çok sevindik ama ne fayda... Şu günlerde gazete ilanlarına bakın, çarşaf çarşaf 40-50 katlı site ilanları!! Bundan bir şey anlayan varsa beri gelsin.
Bu arada, en son gelen sevindirici habere göre, Gölcük Tabiat Parkı halkın direnişiyle kurtuldu ve ihale iptal edildi. Darısı diğerlerinin başına....
SON SÖZ: DOĞANIN İSTEKLERİNİ ANLAMAZLIKTAN GELEN, CEZASINI GÖRÜR.
BALZAC
