Yazıma başlamadan önce, sadece ülkemde değil, dünyanın neresinde olursa olsun darbeye karşı olduğumu belirtmek isterim.
Bir ülke düşünün ki ekonomik sıkıntıları dayanılamaz boyutlara gelmiş, halk gün geçtikçe fakirleşmiş, genç nüfusun büyük çoğunluğu pandemi nedeniyle işsiz kalmış ve tüm bunların yanında nüfusun ancak onda biri aşılanabilmiş.
Ve tüm bunları konuşup ve çözmek varken sanki birden tüm problem emekli Amiraller olmuş.
Durup dururken neden böyle bir duyuruyu kaleme almışlar? Ülkenin yetiştirdiği konularında uzman, Dışişleri Bakanlığı’nın denizlerle ilgili sorunlarında bilgilerine başvurulan bu insanlar, bu duyuru ile ne demek istemişler? Bu insanlar hain FETÖ’nün TSK’ya yaptığı kumpas yüzünden yıllarca günahsız yere hapishanelerde yatmadılar mı? Peki, 15 Temmuz hain kallkışmasına karşı durmadı mı bu 104 vatansever? Bir dinleyin, bakalım ne diyorlar.
Bildiriyi on kez okudum, anladığım da şu. Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin boğazlar üzerindeki egemenliğidir, diyorlar.
TSK içindeki irticai faaliyetlere dikkat çekmek istiyorlar. Geçmişte hain FETÖ’den çok çektik halen daha da çekiyoruz ve bu kutsal yuvada yine irticai yuvalanmalar istemiyoruz, diyorlar. Gelecekte yine böyle soysuz kalkışmalarla karşılaşmamak için “AMAN DİKKAT” diyorlar.
Peki efendiler, sizler bu bildiriyi okuduğunuzda ne anladınız?
Yok efendim bu iş geçmişte de böyle olmuş, gece yarısı bildiri yayınlanır ihtilale kalkışılırmış! Yapmayın Allah aşkına. Aklımızla alay etmeyin. Güldürmeyin!..Emekli askerlerin, ihtilal yaptığı nerede görülmüş? Bu adamlar içleri vatan sevgisiyle dolu, sadece tecrübeleriyle yol göstermek isteyen emekli askerler. Hele hele iktidarın minik ortağının Genel Başkanı’nın “apoletlerini sökelim, lojmanlardan atalım, korumaları çekelim” diye feryat etmesini aklım almıyor. Bir dakika Sayın Genel Başkan, o apoletler için onlar ömür tükettiler ve o apoletleri onlara siyasetçiler takmadı. Oldu olacak su da vermeyelim adamlara, hatta sürgüne yollayalım.
Daha sorguları yapılmadan peş peşe tüm kamu kurumları ve yargı kınamaya başladı zaten.
Önce şuna karar verin bu duyurunun gece yarısı yayınlanması mı sizi rahatsız eden yoksa içeriği mi? Bence sizin sıkıntınız yazının yayınlandığı zaman değil, yazının içeriği. Allah aşkına yazının içeriğinde ne var? Sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin, TSK içinde irticai yapılanmalara karşı uyanık olması isteniyor. Burada darbeyi çağrıştıracak ne var? Diğer bahsettikleri konu ise Sayın Meclis Başkanı’nın Montrö ile ilgili “tartışılabilir” konuşması yüzünden bu konunun gündemin tam ortasına düşmesi. Diyorlar ki, Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması, Türkiye’nin boğazlardaki haklarını kaybetmesi demektir.
Yönetenler; Boğazlar konusu yani Montrö, ABD için sadece bugünün konusu değil.
70 yıldır ABD bunun peşinde. Sözleşmenin 11. ve 12. maddeleri değişsin istiyorlar, böylece ABD Savaş Gemileri, Karadeniz’de konumlansın ve Rusya ve Kafkaslar’ı kontrol altına alsın! Son dönemlerde Ukrayna Rusya krizi nedeniyle de Ukrayna’ya destek vererek Rusya’yı sıkıştırmak istemiyorlar mı? 13 yıl önce ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Montrö konusu ile ilgili Türkiye’ye gelip Sayın Gül ve Başbakan Erdoğan’la görüşmüştü ve bu konuyu da burada değil bizden sonra gittiği Bulgaristan’da dile getirmişti. Bu ülkede birlikte yaşıyoruz ve bu ülke hepimizin. Son iki yıldır gittikçe artan ivmede irticaya yeşil ışık yakılması ve yaşananlar gerçekten içimizi acıtıyor.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın baş danışmanı, emekli bir General , bir kongre düzenlemişti. Kongrede, (SADAT)Türkiye İslam anayasası hazırladıklarını, islam birliği eyalet sistemi ile İslam birliği oluşturulacağını, mehdinin gelişini bekleyeceklerini ve silahlı kuvvetlerin yeniden yapılandıracaklarını ekranlardan dile getirmedi mi? İstanbul, başkent olacak ve oluşacak birliğin dini islam, dili arapça olacak, denmedi mi? Diyanet İşleri Başkanı da toplantıda bunları dinlemedi mi? Kongreye Kamu kurumları sponsor olmadı mı? Tüm bunlar yüzünden işlem yapıldı mı? Hayır!.. Peki soruşturma açıldı mı? Hayır!. Sadece başdanışman görevden alındı.
Ayasofya Baş İmamı, Laiklik kalksın dedi mi?
TC’ler kamu kurumlarından kaldırıldı mı? Andımız yasaklandı mı? Askeri okullara giriş koşullarında, tarikat cemaat bağlantıları araştırılsın ilkesi kaldırıldı mı? MEB tedrisatlarında Atatürk ile ilgili konular tırpanlanmıyor mu? Devletin resmi arabasını kullanan ve üstündeki TSK şanlı resmi elbisesinin üzerine tarikat giysisi giyip oturan bir Amiral değil mi?Peki, bu denli değişimlere yönetenlerce yaygara koptu mu?
Değerli Okurlar; Güzel ülkemin sorunları ve geleceği için söylemleri kalmayanlar bu duyuruya, muhtıra diyerek sarıldılar. Fırtınalar koparılıyor. Sizler de bal gibi biliyorsunuz ki bu duyuru sadece ülke aşkı ile kaleme alınmış. Sayın Kılıçdaroğlu, bu yaşananlarla ilgili iktidar gündem değiştiriyor, diyorsunuz. Bu düşünceniz ile yanılgı içindesiniz. Çünkü yaşananlar, Cumhuriyet’in değiştirilme provalarıdır. Bir konuyu da söylemeden geçemeyeceğim. Son derece deneyimli ve ülkenin içinde bulunduğu durumdan sıyrılarak bir an önce demokrasiye ulaşması için mücadele veren Sayın Meral Akşener, bu bildiriyi imzalayan emekli amirallerin yaptığına “zevzeklik” dedi! Hiç yakışmadı! Sanıyorum kendisi de bu kelimeyi kullandığından dolayı üzülmüştür.
SON SÖZ: Bu ülkede en çok satılan, en çok satın alınan fakat hiç kullanılmayan tek şey dindir. NİYAZİ KAHVECİ
Sözcü