Satmak... İnsanoğlunun en alışkın olduğu şey... “Dar”a mı düştün sat... “Kâr”a mı geçtin sat... Malını mülkünü sat... Arkadaşını sat... Sat kardeşim... Kişinin olanlar kişiyi bağlar.
Ve insanlar kendine ait hissettiği her şeyi satabilir... Nasıl olsa hesaplarını kendileri vereceklerdir. Sorun yok... Lakin, İnsanlar başkalarına ait olanları ve toplumun değer verdiği Ve toplumlara ve topluluklara ait olanları bırakın satmayı Düşüncesine dahi ulaşamamalıdır.
Mesela kültürünü satabilir misin? Tarihini? Aidiyet duygunu? Var olma sebebini? Yok hemşehrim satamazsın. Sattırmazlar adama.
Hele Türk sporunun en eski, en köklü ve ülkeye mal olmuş bir kulübü söz konusuysa... Bunu gündem yapmak bile abesle iştigaldir... İsimlerle işimiz yok. Bu bir algı yönetimidir. Nabız yoklamadır... Peşin söyleyelim karnımız toktur.
Son günlerde çıkan “Şanlı Beşiktaş”la ilgili dil sürçmelerine ithafen bir yazı karalamak istedim sadece... Dikkat ederseniz mevzu bahis eylem kelimesini Beşiktaş’la yan yana dahi getirmedim!!! Velhâsıl... Zaman olur, Beşiktaş kelimesi boğazımızda yumruk gibi düğümlenendir. Kalbimizi hoplatandır. Göz yaşıdır, kederdir. Kaderdir... Bitmez bir heyecandır... Mutluluk sebebidir. Ait olduğumuz maneviyattır... Gururumuzdur. Olmazsa olmazımız, şerefimizdir... Uğruna harcanan gençliktir... Beşiktaş başlı başına tarihtir... Kültürdür... Gücünüz yetmez arkadaşlar. Gücünüz yetmez...
ANA FİKRİN BABA FİKRİ
Gökhan Töre ile Emre’nin bir hava topu enstantanesi var Fenerbahçe-Yeni Malatyaspor maçında akıllarda kalan... İkisi de topa çıkıyor. Topa kafayla vuran Emre... Düşerken o Emre yüzünü tutuyor... Halbuki Emre’ye temas eden yok... Hakem, hakemi aldatmaya yönelik bu numarayı yiyor... Ne mi oluyor? Gökhan ikinci sarı karttan aforoz ediliyor. Malatya 10 kişi kalıyor. Yenilgiyi 10 kişi kalmalarına bağlamıyorum ama yeniliyorlar... Mevzu bu da değil. Ana fikir. Hakem Emre’nin yüzünü tutmasına kanıp 2. sarıyı verdikten sonra, Emre’nin vicdan yapıp yanına gelip “Gökhan bana dokunmadı” demesine rağmen gösterdiği sarı kartı geri çekmemesi... Enteresan değil mi? Ana fikrin Baba fikri ne biliyor musunuz? VAR protokolü gereği, VAR odasının, gözü önünde işlenen cinayete ses etmemesi... Kırmızıya karışıyor. Lakin ikinci sarı karta karışmıyor! Arkadaş siz kulağınızı nasıl kaşıyorsunuz merak ediyorum vallahi... Yazık ya... Can derdinde olan bir takımın kaderiyle böyle oynanmamalı... Ne güzel demiş kim demişse Giden yıllarında yıllarım kaldı!
JAST DU IT!
Sergen Yalçın’a Konya maçından sonra sormuşlar... “Ne diyorsun?” diye... O da “Rakip 15. dakikada bir kişi eksildi. 10 kişi kalan takıma neyin yorumunu yapacağım?” demiş... Aslında doğru söylüyor... Konuşacak bir şey yok... Görmeniz lazım... Rakip 10 kişi diye mütevazı davranıyor ama Sahaya çıkardığı 4 hücumcuya baktığınızda, Adamın mantalitesini anlıyorsunuz... “Beşi bir yerde” gibi yapıştırmış sahanın ucuna dördünü de... N’Koudou, Lens, Burak, Diaby... Biliyorsunuz altın fiyatlarını, bugün beşi bir yerde almak kolay değil. Onun riskini almak da!!! Ama Sergen bu... Heyecanı da sever, riski de... Başarı da böyle gelir zaten... İstatistikler de öyle söylüyor... Beşiktaş’ın maç başı puanı 1.67 den, 2.00’ye çıkmış. Üstüne gol de az yiyor... Hatta eklemeye devam edeyim. Kendi kurmadığı bir kadrodan bahsediyoruz... Lens’teki hareketlilik, Ljajic’teki iştah hep artıları. Aslında mütevazılık yapıyor, “Ne konuşacağım” diye... En güzelini yapıyor... Kime ne konuşacak... “Jast du it” hocam...
GOTHAM SİTİ!
Cuma akşamı oturduk maç seyredeceğiz... Atiba’ya yapılanları yazıyorum bir yandan da, neyse... Maç oynanıyor ama bir tuhaflık var görselde... Top mesela Kapalı tribünle yeni açığın birleştiği yere geliyor. Topu göremiyoruz. Bırakın topu, futbolcuları ve futbolcuların mücadelesini bile seçemiyoruz... Aklımıza elli hinlik geliyor ama konduramıyoruz... Bitmiyor! Kamera açıları değişmiş... Allah Allah ne oluyor derken iş çatlıyor... Yayıncı kuruluşun filanca bahis şirketinin reklam verdiği yerler gözükmesin diye böyle bir yola başvurduğu ortaya çıkıyor... Ya arkadaşlar, bize ne sizin birbirinizle olan rekabetinizden. Biz paramızı vermişiz maçımızı seyredeceğiz. Topu göremiyoruz, pozisyonu okuyamıyoruz filan... Tamam bunlar sizin umurunuzda değil ama bizim umurumuzda... Hem sonra Beşiktaş Kulübü, o reklamı orada yayınlamak için o şirketten para almış. O şirket, “Kardeşim para verdik, ismimizi orada görelim diye Hani? Ne oldu?” diye bağırmaya başlarsa... “Paramı geri verin” derse Ne diyecek Beşiktaş Kulübü... Yok yani ne yapmaya çalışıyorsunuz? Üstüne ne federasyon ne Beşiktaş Kulübü sesini çıkarmıyor. Vay arkadaş Burası Gotham siti mi ya?!
Akşam