Herkes İstediği Ata Biniyor

Alen Markaryan yazdı...
Haberin yayılanma tarihi:11 Ocak 2017, Çarşamba

Günlerdir kamuoyunu meşgul eden Hakkında bizim de iki kelam ettiğimiz Eto'o mevzuu nihayetine kavuşmuştur. 

Kamerunlu arkadaş yaşamını Antalya’da sürdürmeye devam edecektir. 
Son noktayı koyan Antalyaspor Başkanı’nın bu konuyu 
Kamuoyuna bildiriş şekli biraz tuhaf kaçmış 
Olayı şova dönüştürmüş, 
Adına flamalar açtığımız Eto'o da buna alet olmuştur. 
Nema problema! 
Herkes kendi ayıbıyla yaşar zira. 
Lakin benim garibime giden konu ayrı. 

Beşiktaş'ın yetkili bir ağzından 
"Biz Eto'o'ya resmi teklifimizi yaptık, cevap bekliyoruz" dendiğini duydunuz mu? 
Hayır! 
Menajerlerin cirit 
Duyumcuların volta attığı otel lobilerinde 
Fısıltı gazetesi aracılığıyla iş peydahlanıyor. 
Gayri resmi bir durum mevcut yani. 

Ben olsam üniversitelere "Yalakalık" diye bir ders bölümü koyarım. 
Hangi üniversitedesin? 
Falanca… 
Ne okuyorsun? 
Yalakalık. 

İşte Beşiktaş yönetiminin etrafında dolaşanların ortaya çıkarttığı durumdur yaşadıklarımız. 
İki nemalanırım diye yönetime laf yetiştirenler mi dersiniz. 
‘Sosyal ağda peşkeş çekip, yönetime biraz daha yanaşırım' diyenleri mi ararsınız. 
Hepsi mevcut vallahi. 
Algı mekanizması öyle çalışıyor ki; 
Sen futbolcuyu almak için uğraşıyorlar zannediyorsun, 
Eto’o akşama bitti… 
Son pürüzler hallediliyor… 
Sabah kampa katılacak… 
Bla bla bla! 
Sonra bir bakıyorsun televizyonda bir altyazı. 
Antalya Başkanı: "Eto’o ile ilgili bize resmi bir teklif yapılmadı." 
Diyorsun ki ortalığı kızıştırıyorlar. 
Ama sonra bir bakıyorsun 
Bu alt yazıyı tekzip eden de yok. 
Hoppalaaa! 
"Benim bu gezegende ne işim var" durumu yani! 

Sizi bilmem, benim garibime gidiyor vallahi. 
Geriye ne kalıyor? 
Günlerce iğdiş edilen bir mevzu. 
Sayfa dolusu yazılar. 
Bir kamyon ağırlığında demeç!!! 

Bu arada Aboubakar’ın Afrika Kupası'na gideceğini, 
O bölgenin boşaldığını 
Oraya ciddi ciddi adam lazım olduğunu hiç kimse konuşmuyor. 
Orası olmazsa olmazımız. 
Kimse dillendirmiyor. 
İlk yarıdaki olumsuz futbol düzelecek mi? 
Kimse bahsetmiyor. 
Peki ne oluyor? 
Herkes istediği gibi ata biniyor. 
Helal olsun!

Mitrovic'in geleceği!

Pedro Franco'yu sevgili Önder Özen tavsiye etmişti. 
Beşiktaş da almıştı. 
Ama yedek bekliyor, oynamıyordu. 
O ara onun yerinde Escude görev yapmaktaydı. 
"Niye oynamıyor?" diye sorulduğunda 
"Ticari olarak kazanç elde edeceğimiz bir oyuncu" cevabı düşüyordu bilgisine taraftarın. 
Ne demekse! 
Sonra bir gün Escude sakatlandı. 
Ve lütfen ve bir zahmet onun yerine Pedro çıktı sahaya. 
Hangi maçtı hatırlamıyorum ama harika oynadı. 
O zamanki teknik direktörümüz Bilic’e sordular; 
"Şimdiye kadar niye oynatmadın ki?" 
"Vallahi böyle iyi oynadığını bilmiyordum" cevabı döküldü ağzından Bilic'in iyi mi! 
Kıssadan hisse. 

Mitrovic de aynı hesap. 
Kardeşimiz Vida'nın Corluka'nın yedeği. 
Yaşı 23. 
Şenol Güneş sol ayaklı stoperde ısrar etmesine rağmen 
Mitrovic sağ ayaklı. 
Ve 3.5 seneliğine yapılan anlaşmada 
Bonservisiyle beraber 8.4 milyon euroya mal oldu Mitrovic. 
Haliyle soruyorlar, "Nasıl?" diye. 
Mitrovic, "Geleceğimiz" cevabı geliyor. 
Allah Allah! 
Duyan da sanır ki 
Beşiktaş'ın bütün hisseleri bu çocukta! 

Hayır! Anlamadığım şu; 
Biz futbolcuyu maç kanalım mi diye alıyoruz 
Para kazanalım diye mi? 
Hem sonra çok para verildi eleştirilerine niye hayıflanılıyor ki; 
30 trilyon çok para değil mi yani 23 yaşında bir çocuğa. 
İnsanlar irdeliyor işte. 
"Çok yönlü araştırdık ve scout ekibimize güveniyoruz. 
Haklı olduğumuzu oynadığı maçlarda göreceksiniz" dersiniz olur biter. 
Her şeyi parayla işkillendirmek!? 
Burası ticarethane mi anlamadım ki! 

Transfer neticede yüksek deneyim ve tercih meselesidir. 
Ve kamuoyunun yorumuna açıktır. 
Yönetimler nasıl ki istediği futbolcuyu alabilme yetkisine sahipse. 
Taraftar ve kamuoyu da istediği yorumu yapabilme özgürlüğüne sahiptir. 
Haklılık zamanla ortaya çıkar 
Ve ak sakal kara sakal belli olur. 
Değil mi!?

Üzümü değil bağı görelim

Basın toplantısı yapılıyor. 
Sorular peşpeşe 
Sonra bir gazeteci, "körebe" gibi ortalarda dolaşan soruyu muhatabına soruyor, 
"Trabzon’a gideceğiniz konuşuluyor." 
"Öyle bir şey yok" diyor Şenol Güneş. 
"Bu soruları siz yaratıyorsunuz" diye de tamamlıyor. 
Moda ve metot bu artık. 
Birinci kişi tali kişiye 
Netici-i durumu 
Üçüncü kişi vasıtasıyla çözmeye çalışıyor. 
Sıcak su, soğuk su misali! 
Halbuki Şenol Hoca gazeteciye; 
"Sen bunları boş ver, soruyu kim soruyor" deseymiş daha iyiymiş.

Yumurta

Samet Aybaba'yla röportaj yapmış bir gazete. 
Gazete sormuş, o anlatmış. 
Beni ilgilendiren yanı yumurta kısmı. 
"Menemen yiyip maça çıktık." 
Fedayı da araya sıkıştırıvermiş. 
Öncelikle herkes bilsin. 
Feda taraftar projesiydi. 
Ve fedanın kralını taraftar yaptı. 
Profesyonel ve kolluk kısmının fedayla, medayla alakası yok yani. 
Ve tabii menemen. 

Bu hayali acitasyonlarla bir adım öteye gidemeyiz. 
Yediğiniz önünüzde, yemediğiniz arkanızdaydı. 
Ne fedası! 
Yolda yürümeyi bilmeyen topuçalara 
3 senelik anlaşmalarla kulübü teslim ettiniz neredeyse. 
Bir de "Menemen" diyorsunuz. 
Yapayın Allah aşkına! 
O zaman adama deler ki; 
"Bizim buralarda yumurta 50 kuruş, 
Siz giderken bile yumurtayı 1.5 milyona kırdınız." 
Bilmem anlatabildim mi?

Akşam

Etiketler: Alen   BEŞİKTAŞ   www.duydukmu.com  

YorumlarHiç Yorum Yapılmamış.     'İLK YORUMU SEN YAP'

Adınız Soyadınız:

E-Postanız:

Yorumunuz:

2 + 2 = ?

 




En Son Haberler
AnketTümü
Yeni Sitemizi Beğendiniz mi?
 
haber yazılımı: buki