''KADER'' DEĞİL KATLİAM!

41 canın sorumlusu kadermiş...
Haberin yayılanma tarihi:16 Ekim 2022, Pazar

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN KADERE BAĞLADI!

Bartın'da maden ocağında meydana gelen grizu patlaması sonrasında hayatını kaybeden işçilerin sayısı 41'e yükselirken AKP’li Erdoğan, faciayı yine kadere bağladı, “Kader planına inanıyoruz. Bunlar her zaman olacaktır" ifadelerini kullandı. Katliamla ilgili konuşan SOL Parti MYK Üyesi Mehmet Soğancı “Asıl canımızı sıkan bu katliama kaza diyenlerdir” derken Dev Maden Sen Genel Başkanı Tayfun Görgün ise “Önlenebilir bir olaydı, bu yüzden ‘kader değil iş cinayeti’ diyoruz” diye konuştu.

41 AİLENİN OCAĞI SÖNDÜ

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana en az bin 989 maden işçinin yaşamını yitirdiği ülkede, bir facia daha yaşandı. Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) bağlı maden ocağında medyana gelen grizu patlamasında, yaşamını yitirenlerin sayısı 41’e yükseldi. İstanbul'da 6, Bartın'da 5 olmak üzere toplam 11 maden işçisi tedavi altına alındı.

Bartın Valiliği'nin açıklamasına göre, patlama saat 18.15 sıralarında -300 kotunda yaşandı. Maden katliamıyla ile ilgili Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından da soruşturma başlatıldı, olayla ilgili 3 savcı görevlendirildi. Olaya ilişkin ilk açıklama İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan geldi. Soylu, gece saatlerinde yaptığı açıklamada, madende 110 işçinin çalıştığını, 49 işçinin ise riskli bölgede kaldığını kaydetti.

Maden ocağındaki patlama sonrası yürütülen arama kurtarma çalışmalarına katılan maden işçileri, yaşadıklarını anlattı. Patlamanın gerçekleştiği vardiyada çalışan madencilerin mesai arkadaşı Aydın Kalaycı, gazetecilere, bir toz bulutu ve patlamayla her tarafın birbirine karıştığını söyledi. En çok ocakta üretim yapan arkadaşlarının etkilendiğini belirten Kalaycı, "Ben de 2 dakikayla kurtuldum, 2 dakika daha geride olsam ben de gidiyorum. Bizim su torbalarımız var, su torbaları basınçta perde görevi yapıyor, sular aşağı boşalıyor. Perde görevi yaptığı zaman benim olduğum tarafı hiç etkilemedi" açıklamasında bulundu.

Patlamada hayatını kaybedenlerden Şuayip Okul’un Sözcü’ye konuşan akrabası ise Okul’un, olaydan bir hafta önce havalandırmanın bakım zamanının geldiğini kendilerine söylediğini aktardı.

Öte yandan sansür yasasının tartışıldığı şu günlerde olaya ilişkin, sosyal medyada "provokatif paylaşımlarda bulunduğu" gerekçesiyle 12 kişi için soruşturma başlatıldı. İçişleri Bakanlığı, Bartın'da meydana gelen maden faciası hakkında sosyal medya paylaşımları hakkında soruşturma başlatıldığını açıkladı.

Hayatını kaybeden bir madencinin yakını ise Erdoğan’ın taziye ziyareti sırasında "Kardeşim 10 gün önce 'burada gaz kaçağı var bizi patlatacaklar dedi'” ifadelerini kullandı.

CENAZELERİ TOPRAĞA VERİLDİ

Hayatını kaybeden işçileri bir kısmının cenazesi toprağa verildi. Patlamada hayatını kaybedenlerden Aziz Köse’nin cenazesi, Bayıryüzü köyündeki evinin önüne getirildi. Ardından Köse’nin cenazesi köydeki aile mezarlığında toprağa verildi. Köse'nin amcası Necati Köse, yeğeninin 15 gün önce baba olduğunu söyledi.

20 YILDIR NERDESİNİZ?

Bartın'ın Amasra ilçesinde TTK maden ocağında yaşanan patlamanın ardından SOL Parti, TKP, CHP, İYİ Partı, EMEP, TİP ve DEVA Partisi heyetleri de Bartın’a gitti. Öte yandan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da parti heyetleri arasında yer aldı.

Maden katliamına yönelik tepki gösteren CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Önlem alacağız' diyorlar. Ya arkadaşlar siz 20 yıldır neredesiniz, nerede önlem alacaksınız?” diye sordu.

İŞ GÜVENLİĞİ GÖÇÜK ALTINDA

Maden faciasıyla ilgili açıklamalarda bulunan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Öfkeliyiz, çünkü her büyük kıyımın ardından ‘Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’, ‘Gerekli önlemler alınacak’ dendiğinin ve sonrasında her şeyin eskisi gibi devam ettiğinin tanığıyız. Sadece madenlerde değil, tüm işkollarında işçi sağlığı ve iş güvenliği sisteminin 'göçük altında' olduğunu yıllardır söylüyoruz” ifadelerini kullandı.

TMMOB Yönetin Kurulu Başkanı Emin Koramaz ise yaptığı açıklamada, “Bizim ülkemizde insanlar siyasi iktidarın rant hırsı nedeniyle, insan hayatını umursamazlığı nedeniyle ölüyorlar. Kozlu’da böyle öldük, Dursunbey’de böyle öldük, Karadon’da böyle öldük, Ermenek’te böyle öldük, Soma’da böyle öldük… “Kaza” diyorlar, “fıtrat” diyorlar, “kader” diyorlar… Tüm bu sözler yaşanan faciaların arkasındaki sorumluları gizlemek için söyleniyor. Gerekli önlemleri almadan, denetim yapmadan, güvenli koşulları oluşturmadan madencileri yerin yüzlerce metre altına gönderirseniz buna kaza diyemezsiniz. Bunun adı düpedüz cinayettir. Her cinayette olduğu gibi bunun da mutlaka faili vardır” ifadelerini kullandı.

‘KADERDE VAR’ AMA ÖNLEM YOK!

Soma’da 301 madencinin yaşamını yitirdiği 2014 yılındaki maden katliamından sonra “Bu işin fıtratında var” diyen AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amasra’daki faciayı da ‘kader’e bağladı.

Sayıştay’ın iki yıl önceki “Patlama riski artıyor” uyarısında bulunduğu maden ocağını, grizu patlamasının sonrasında ziyaret eden AKP’li Cumhurbaşkanı, “Tabii birileri bununla dalgasını geçebilir ama önemli değil. Bizim kader planına inanmış insanlarız, kader planına inandığımız için de bunun ne dünü ne bugünü ne de yarını hiçbir zaman olmayacaktır. Bunlar her zaman olacaktır, bunu da bilmemiz lazım” dedi.

Erdoğan, tesisin ‘en güvenlikli maden teknolojilerine sahip olduğunu’ ileri sürerken, patlamanın sorumlularının soruşturma ile ortaya çıkacağını da belirtti.

FACİA FARKLI AÇIKLAMA AYNI

Amasra’daki facia, Erdoğan’ın kadere bağladığı ilk olay değil. Zonguldak’ta bundan 12 yıl önce Karadon Taşkömürü İşletme Müessesesi’nin işlettiği kömür madeninde medyana gelen grizu patlamasında 30 kişi yaşamını yitirirken Erdoğan, şu açıklamayı yapmıştı: “Bu mesleğin, kaderinde maalesef var. Bu mesleğe giren kardeşlerim de, bu mesleğe girerken içerisinde bu tür şeylerin olacağını bilerek giriyorlar.”

Erdoğan, Soma’daki maden katliamı sonrasında da şu ifadeleri kullanmıştı: “Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında fıtratında bunlar var. Hiç kaza olmayacak diye bir şey yok. Tabii işin boyutunun bu kadar fazla olması bizi derinden yaralamıştır."

SAYIŞTAY’IN UYARISINI YALANLADILAR

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Bartın’daki maden faciasına ilişkin paylaşılan Sayıştay raporunun ardından ‘provokatif paylaşımlarda bulunduğu’ iddiasıyla 12 kişi hakkında soruşturma başlatılmasına tepki gösterdi. Söz konusu soruşturmaların Sansür Yasası olarak bilinen Dezenformasyın Yasası’ndan kaynaklandığını hatırlatan Başarır, "Bu yasada bugün bir olay oldu, vahim bir olay. Bir Sayıştay raporunu paylaştık Bartın’la ilgili, o göçükle ilgili. Sayıştay’ın uyarısını paylaştık, hemen yalanladılar ve bunu paylaşanların suç işlediğini söylediler. İşte bu yasa böyle bir şey" ifadelerini kullandı.

UYARIYI DİKKATE ALMAMIŞLAR

Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi’ne bağlı yeraltı kömür ocağında meydana gelen ‘grizu patlaması’ sonucunda yaşanan maden faciasının ardından gündeme gelen Sayıştay raporları, maden ile ilgili uyarılar yapılmasına rağmen önlem alınmadığını ortaya çıkardı. Kozlu maden faciasının kusurlusu Kazım Eroğlu’nun başında olduğu Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK), ise hem raporları hem de raporlarla ilgili çıkan haberleri yalanladı. Sayıştay’ın, TTK Genel Müdürlüğü’nün 2019 yılı faaliyetlerinin denetimlerini içeren raporu ile Amasra müesseselerinin denetimini içeren raporlarında grizu patlamasına karşı uyardığı açığa çıktı.

Raporda şunlar yazıyor: “2019 yılında müessesenin dengelenmiş üretim derinliği eksi 300 metre olmuştur. Bu derinleşme, ani gaz degajı ve grizu patlaması gibi ciddi kaza risklerinin artmasına neden olmaktadır. Çalışılan damarların tamamında gaz içeriklerinin yüksek olduğu, dolayısıyla degaj kapasitelerinin de yüksek olduğu, arıza zonlarında riskin daha da arttığı bilinmektedir. Bu neden müessese ocaklarında ilgili mevzuat hükümlerinin yanı sıra ‘Kurum Degaj Yönergesi’ hükümlerinin titizlikle uygulanması gerekmektedir.”

Sayıştay’ın aynı raporunda yeterli sayıda işçi hazırlanmadığı için iş güvenliğinin riske atıldığına da dikkat çekilmiş:

“Müessesede, iş zorluğu nedeniyle kanuni gerekliliklerin yerine getirilmesi durumunda işçilerin derhal emeklilik hakkını kullanması nedeni ile azalan işçi sayısına bağlı olarak, kömür kazı faaliyetinin yapıldığı ayaklarda yeterli sayıda işçi tertip edilemediği, bu durumun başta iş güvenliği olmak üzere üretim ve işgücü verimliliklerini düşürdüğü görülmüştür. Gündüz vardiyası dışındaki olası arızalara anında müdahale edilememektedir. Ocaktaki üretimin, su tahliyesinin, hayati önem arz eden havalandırmanın devamlılığı, merkezi gaz izleme servisi tarafından 24 saat takip edilmesi gereken tehlikeli gazların ölçülmesi için sürekli değişen şartlara göre gerekli sistemlerin kurulması, bu sistemlerin arıza ve bakım çalışmalarının eksiksiz ve zamanında yapılabilmesi, bu durumun gerek işçi sağlığı ve iş güvenliği gerekse üretimin sürekliliği açısından olumsuz sonuçlara sebep olmaması için Müessesenin, hazırlık, tamir tarama, bakım onarım, elektro-mekanik vb işçi noksanlıkları bir an önce giderilmelidir.”

TTK ise yaptığı açıklamada Sayıştay raporlarında yer alan bilgileri yalanlayarak, dezenformasyon yapıldığını ileri sürdü. Söz konusu Sayıştay raporuyla ilgili, “Ocak içerisindeki havalandırma ile kömürün bünyesindeki metan gazı birbirinden farklı konulardır. Dolayısıyla bu durum iş sağlığını ve güvenliğini etkileyen bir durum değildir” denildi.

İNCELEME DEĞİL NEZAKET ZİYARETİ

Öte yandan TTK’nin sitesinde yer alan 5 Ekim tarihli açıklamada Sayıştay Başkanlığı Enerji Grup Başkanı İbrahim Özkarcı tarafından ‘inceleme‘ yapıldığı belirtiliyor. Ancak TTK açıklamasında “Söz konusu ziyaret denetim amaçlı olmayıp, sadece kurumumuza yapılan bir nezaket ziyaretidir” denildi.

Kurum’un internet sitesinde ise İbrahim Özkarcı başkanlığında, alanındaki uzman denetçilerin 5 Ekim 2022’de TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu ve beraberindeki ekip ile Amasra Taşkömürü Müessesesi’nde eksi 300 ve eksi 350 kotları arasını incelediği bilgisi yer alıyor: “T.C. Sayıştay Başkanlığı Enerji Grup Başkanı Sn. İbrahim ÖZKARCI başkanlığında Uzman Denetçiler ile Kurumumuz Genel Müdürü ve beraberindeki ekip Amasra TİM’de yeraltına inerek -300/-350 kotları arasında, hâlihazırda ayak boyu 150 m. pano boyu 350 m. olan Yarı Mekanize Güney Tavan Damar ayakta incelemelerde bulundular.”

KAZA DEĞİL, KATLİAM​

•SOL Parti MYK Üyesi Mehmet Soğancı: Bugün SOL Parti olarak öfkeliyiz. İçimiz kan ağlıyor. Bartın’da katliamın yaşandığı noktadayız. Asıl canımızı sıkan bu katliama kaza diyenlerdir, bu işe kader, bu işin fıtratında var diyenlerdir. Öfkemiz, her katliamdan sonra sadece baş sağlığı dileyenleredir. Bu ülkede iş güvenliği tedbirlerini almayanlar bu katliamın sorumlularıdır. Bu ülkede emek örgütlerinin, meslek örgütlerinin ve bilim insanlarının sözlerini dinlemeyenler bu katliamın sorumlularıdır. Bu katliamın sorumluları bu köhne düzenin devam ettiricileridir, kamu yöneticileridir, siyasi iktidardır. SOL Parti olarak her zaman söyledik. Bu ülke, bu katliamları hak etmiyor. Kaybettiğimiz 41 canımızın aileleri, yaşantılarını bir lokma ekmek için harcamış insanlar asla bu katliamları hak etmiyor. Ermenek’te, Soma’da adını sayamayacağımız kadar yerde kaybettiğimiz hiçbir canımız bu katliamı hak etmiyor. Sözümüzdür, yeni bir ülke kurulunca bu katliamların asla esamesi okunmayacak. Bu ülkeye aydınlık düzenin gelmesi mutlaka bizim elimizdedir. Kaybettiğimiz tüm canların anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Bilinsin ki birlikte mücadele ve yeni Türkiye ile bu katliamlar önlenebilir. Bu katliamın da sonuna kadar takipçisi olacağız.

•Dev Maden Sen Genel Başkanı Tayfun Görgün: Önlenebilir bir olaydı, bu yüzden ‘kader değil iş cinayeti’ diyoruz. Soma’da da Ermenek’te de diğer madenci katliamlarının yaşandığı yerlerde de böyleydi. Sayıştay’ın uyarısı var. Bu uyarılardan sonra dikkatli üretim ve ek önlemler talep edilmiş. Göz göre göre cinayet işleniyor. Sensörlerde arıza olabilir, sensörler potansiyel patlama alanından uzağa yerleştirilmiş olabilir ya da uyarılar yönetim tarafından dikkate alınmamış olabilir. Daha fazla üretim sevdasıyla uyarılaraın dikkate alınmamış olması muhtemel. İhmal olmadan, günümüz teknolojisinde böyle bir katliamın yaşanması mümkün değil. Türkiye iş cinayetlerinde dünyada 3’üncü, Avrupa’da 1’inci sırada. İşçi sağlığı ve iş güvenliği bir maliyet olarak görülüyor. Öte yandan cezasızlık hâkim. Önceki katliamlarda da görüldüğü gibi sorumlular cezalandırılmıyor. Hem sendikalar hem de kamuoyu olarak Amasra için yapılacak soruşturmayı sürecini takip etmeli, mücadelemizi sürdürmeliyiz.

•DİSK Yönetim Kurulu Üyesi Seyit Aslan: Burası bir kamu kurumu olmasına rağmen çalışma koşulları özelden farksız. Çok vahşi bir üretim var. Emekçi arkadaşlarımız gaz sensörlerinin yetersiz sayıda, eski olduğunu anlattı. Öte yandan bu sensörlerin yanlış yerlere konulduğunu belirttiler. Eskiden burada 6 bin emekçi çalıştırılırken şu an 600 emekçi çalıştırıldığını öğrendik. Emekçiler insani koşullarda çalıştırılmıyor ve katlediliyor. Son 20 yılda 2000’e yakın madenci katledildi. Öte yandan, etkin soruşturma yürütüleceği söyleniyor. Bundan önceki maden katliamlarında da gördüklerimizin sonunda, bu katliam için yapılacak soruşturmalardan da endişe duyuyoruz. Failler yargılanmıyor hatta ödüllendiriliyor. Bu soruşturmayı dikkatle takip etmeliyiz.

•TMMOB Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel: Grizu patlamaları; metan, oksijen ve ateşin yan yana gelmesinden kaynaklanır. Yerin metrelerce altında oksijene ihtiyaç duyulan bir yerde oksijeni engelleyemeyiz. Bu durumda kömürün yapısında bulunan metan gazının belli bir konsantrasyona ulaşmaması ve ateşe temas etmemesi gerekir. Bunlar sağlanamamış. 41 canımızı kaybettik. Grizulardan 3 farklı şekilde ölüme sebep olur. Bunlar; patlamanın şokuyla ortaya çıkan travmalar, ateş topundan yanmalar, karbonmonoksit kaynaklı kimyasal boğulmalar. Ocak ve havalandırma planlarına ulaşmak gerekiyor. Şu an ulaşamıyoruz. Eskiden bu planlara ulaşabiliyorduk. İşçi sağlığı ve iş güvenliğine uyulmuş gibi görünüyor. Katliamın neden meydana geldiğini ancak ocak ve havalandırma planlarını inceleyerek anlayabiliriz.

•Maden Mühendisi Turan Karagöz: Kozlu’da yaşanan grizu patlamasının ardından erken uyarı sistemleri kuruldu. Metan gazı miktarı yükseldiği anda haber veriliyor. Patlamadan önce metan gazının yükseldiği mutlaka görülmüştür. Fark edildiği anda emekçilerin galeriden çekilmesi gerekiyordu. Bu idari bir zafiyet. Öte yandan metan, kömürün bünyesinde bulunan bir gaz. Çalışmalar başlatılmadan önce çalışan sayısı, metan gazının yoğunluğu gibi etkenlere bakılarak sondaj çalışmaları yapılır ve fanlar yerleştirilir. TTK bir kamu kurumu. Bu önlemlerin hepsi kurum bünyesinde bulunuyordur. Bu katliamın yaşanmasındaki temel neden liyakatsiz insanların kamunun her kurumuna yerleştirilmesi ve bilimsellikten uzak davranılmasıdır. AKP döneminde liyakatsiz yöneticiler karar mekanizması oldu. Kamu bile isteye bu hale getirildi. Bu patlama önlenebilirdi. Erken uyarı sistemleri vardı. Çalışmaların durdurulması, sahanın boşaltılması gerekirdi. Hep kaderden ve fıtrattan söz eden bir anlayış var. Bilimsellikten uzak, ‘olacağı varmış’ denilerek insanların hayatlarıyla oynuyorlar.

•İş Güvenliği Uzmanı Maden Mühendisi Nuran Gülenç: Havasında yüzde 2’den çok metan saptanan ocaklarda veya ocak kısımlarında, emekçilerin kurtarılması ve grizunun temizlenmesi haricinde çalışma yapmak yasaktır. Sesli, ışıklı uyarı sistemleri olması gerekir. Sistem var mı, varsa çalışıyor mu? Çalışıyor ise üretime devam etme kararını kim verdi? Bu, önümüzdeki günlerde daha netlik kazanacak. Yeraltı kömür madenciliğinde en büyük tehlike metan gazı patlamasıdır. Neler yapılacağı, alınacak önlemler artık çok iyi biliniyor. Hala bu tür katliamlar meydana geliyorsa, kasıt vardır. Bile isteye bu önlemler alınmıyordur. O nedenle kaza demek ya da işin fıtratına bağlamak çok yanlış. Hükümetin TTK’ye yönelik politikaları işçi sayısını azaltmak, birçok alanı rödovs alanı olarak özel şirketlere kiralamak yönünde oldu. Bunun sonuçlarının da iş yükünün artması güvenlik önlemlerinin alınmaması olduğu Sayıştan raporunda ve yapılan açıklamalardan görülüyor.

FACİAYA YÖNELİK 3 OLASILIK

İlk belirlemelere göre patlamanın grizu nedeniyle yaşandığı açıklandı. Madenlerdeki en tehlikeli durumların başında patlamaların geldiğini belirten Maden Mühendisi ve İş Güvenliği Uzmanı Coşkun Altunkaya, grizunun metan-hava karışımı olarak adlandırıldığını belirtti. Grizu kaynaklı patlama riskinin önlenmesi için madenin havalandırılmasının ve gaz yoğunluğu seviyesi kontrolünün büyük önem taşıdığını belirten Altunkaya, facianın nedenine yönelik olasılıkları 3 madde ile anlattı.

•Arama Sondajı: Üretim yapılmadan önce yol sürülürken arama sondajı yapılması gerekir. En büyük gaz degajları arama sondajı esnasında gerçekleşir. Üretim yapılmamış yerlerdeki birikmiş gaz degajı faciaya neden olmuş olabilir.

•Sensör Sistemi: Yeraltında biriken gaz ölçümü sensör sistemi ile yapılıyor. Bu sensörlerin arıza yapması durumu olabilir. Sensörlerin günlük rutin kontrolleri ve okumaları yapılıyor. Sensör okumasının yapılmaması kontrolün yapılmadığı anlamını taşır. Sensör ihmali, biriken gaz miktarının tespit edilememiş olması demektir.

•El Cihazları: Metan gazı olan madenlerde her bölge ekibinin başında el cihazları olması gerekir. El cihazı olmaması durumunda metan birikmiş ve kimse tarafından fark edilmemiş olabilir.

Birgün 

YorumlarHiç Yorum Yapılmamış.     'İLK YORUMU SEN YAP'

Adınız Soyadınız:

E-Postanız:

Yorumunuz:

1 + 2 = ?

 




En Son Haberler
AnketTümü
Yeni Sitemizi Beğendiniz mi?
 
haber yazılımı: buki