Pazartesi Akşamıyla İlgili Ağır Yenilginin Faturalarını Geçtim Vebali Kimin Boynunadır?
Valerien Ismael mi kurmaktadır kadroyu? Eğer o kuruyorsa Larin'i, Saatçı'yı, Emirhan'ı çıktığı 4. maçında da hiç ilk 11'de denemeyişinin sebebi nedir? Şayet o kurmuyorsa, Sonrasını yazmanın bir anlamı kalmıyor zannımca... Yandık yani... Sen takıma yeni gelmişsin bütün topçuları denemen lazım değil mi? Görmen, fikir edinmen? Hani? Tamam aynı kadroyla çıkıyorsun diye ilkeli dedik ama Olmuyorsa değiştir değil mi? Demez misin mesela Larin öyle ya da böyle geçen sene 20 gol atmış, ee! Senede 3.7 milyon euro alan Batshuayi de atamıyor madem, bir de şu çocuğu deneyelim diye...
Görmez Misin Vida Ağır Montero Vinç Welinton Eyvah...
Bu üçlü en arkada senin başını ağrıtır, bizi yakar. Bu adamlarla senin sisteminin yürümeyeceğini bilmez misin? Hatta bu adamları kim getirmiş takıma diye isyan etmez misin!!! Pjanic sistemine uymuyor sezon sonunda ayrılacak diye oynatmıyorsun sandık. (Bu nasıl Barcelona'ymış da bu adamı almış o da ayrı tartışma mevzusu ya!!! Neyse!!!) Eee? Bir baktık kadroda...
Üç hafta sonra göndereceğin adamı niye oynatırsın da Emirhan gibi Beşiktaş'ın geleceği çocuk yedek bekler... Bu takımı sen kurmadın eyvallah... Ve şu anki durumdan mesul değilsin. Ve 4 haftalık bir teknik adamı da yargılayacak değilim... Lakin 4 haftalık icraatını sorgulamak zorundayım... Kafamıza yatmayan konuların olduğu açık... Oynadığımız maçların gelecek sezon provası olduğu da ortada... Ve bunlara rağmen hep aynı dikiş üzerinde gidiyorsan çözüm odaklı gibi durmuyor mevzu. Bizi rahatsız eden de bu... Yanlışta ısrarcılık ve yaratıcı olamayış... Ve kafamızı kemiren bir konu daha var kiiii!!!!
ORTALIK YİNE ÇİFTLİK
Yakın tarihe bakacak olursak en az 5 senesi vardır. Gazete yazılarımda röportajlarımda, Kulüp başkanı olan kişilerin harcadığı paradan mesul olmaları gerektiğini, Çarenin tam da bu işin göbeğinde yattığını anlatışlarım... Hatta Ankara'dan bir takıma başkan olan kişinin ilk işi tüzüğü değiştirip, Başkanlığı süresince oluşan tüm borçlardan kendisinin sorumlu olacağını beyan edişini takdir ederek kaleme alışım.... Baktık ki kimse oralı değil ve borçlar katlanarak büyüyor. İşin yasallaşması zarurileşti. Ve bu konuyla ilgili yasanın Meclis'ten çıkmasını dört gözle bekler olduk... Geçtiğimiz günlerde çıktı da. Milletvekili Sayın Saffet Sancaklı'nın çıkan spor yasasıyla ilgili bilgi verirken en önemli diye bahsettiği maddeyi anlatırken afalladım... Anlattığı bence de en önemli maddeydi lakin beklediğimiz keskinlikte değildi... Genel kurulun ibra ettiği %10'luk bütçeyi aşarsa, aştığı miktardan sorumlu olur diyor yasa... Hopppaaallaaa... Eeee? Zaten öyle.... Bütçe aşımı da kılıfına uyduruluyor. Ki bu yasada da öyle olacak. Geçmiş olsun Halbuki biz ne bekliyorduk? Geldin, başkan oldun. Kaç para borcu var kulübün? Atıyorum 5 lira... Başkanlığı bırakacaksın, Kaç para olmuş borcu kulübün? 10 lira... Geldiğinden beri ne kadar yükselmiş borç? 5 lira... Ver abi parayı helalleşelim... Biz yalnızca bunu istedik. Yine olmadı... Ortalık yine çiftlik Yine koşan atlar!!!! Olmadı abicim olmadı....
UZAY MEKİĞİNE MIZRAK ATMAK
Bize hakemi etki altına alacak şekilde tezahürat yapmıyorsunuz diye eleştiri yapıldıktan sonra Islıklamaları ve yuhalamaları ve baskı sloganlarını hatırladım da... Ovakitten sonra hakemlerin nasıl hırçınlaştığını, Seni sinir etmek için daha ters kararların çıktığını buna dayalı para cezalarını, Saha kapatmalarını gözümün önüne getirdim. Arada kaynayanın hep biz olduğunu geç farkettim... (Biz taraftar kısmı oluyor) Sistem bu . . . Bizim yaptığımız uzay mekiklerine mızrakla saldırmaktı. Bu isteniyordu zaten. Sen isyan ettim diye rahatlarken onlar purolarını tüttürüyorlardı. Bütün hafta konuşulmak ve kalındığı yerden devam etmek! Halbuki sistemi değiştirmek istiyorsan direksiyona senin oturman gerekiyor... Bununla ilgili seni iten, teşvik eden var mı? Yok... İşte o yüzden her hafta hakem rezaletlerinin defalarca aynı minvalde konuşulması, Suya yazı yazmak gibi geliyor bana. Mekiğe mızrak atmak! Hiçbir şey değişmiyor. Zaten amaçları bu. Visca'ya verilen penaltı. Gösterilmeyen kırmızı kart. Evdeki lokum pazardaki nar! Bitmeyen senfoni... Ne oluyor? Yine Sabri Çelik , Yine Cüneyt Çakır...
Ne diyordu sevgili Ali Desidero Hadi hayırlı tıraşlar!!
Akşam