Galatasaray'ın yeni başkanı Burak Elmas'ın "Ben Beşiktaşlıyım diyen bir oyuncuyla işimiz olmaz, Rosier gündemimizde yok." diye açıklama yaptığına şahit olduk geçenlerde.
İyi... İyi de G.Saray'ın, Rosier'le ilgilendiğini herkes biliyor. Olmuyorsa, davete icabet gelmiyorsa ve üstesinden gelinemiyorsa açıklama hamaset kuralları açısından doğru... Mahcubiyeti çaktırmadan hamasi kavramlarla avantaja çevirmek... Hiç itirazım yok... Ve topçunun yüksek dirayet ve karakterli olması, mutlu olduğu yerde kalmak için sonuna kadar mücadele etmesi takdire şayan... Sayın ve sevgili Burak Elmas (Sevgili diyorum tribün tozu yutmuş herkes nazarımda sevgiyi hak ediyor) Söylediği cümleyle Rosier'i onore etme amaçlı Beşiktaşlılıktan gayrı takımdaşlığı ön planda tutan adamın yüreğini kutluyor. Çalışmalarımızı geri çekiyoruz demesi daha samimi ve alkışlanası olurdu.... Artık bizim yöneticiler de gereğini yapsınlar değil mi!
KARTAL GİBİ SÜZÜLMEK İÇİN
Geçen sene Sergen Hoca'nın tabiriyle 13 buçuk kişiyle sezonu tamamlarken takımın ana yükünü orta sahadaki Atiba, Josef prangası çekiyordu... Bazen Dorukhan, ara sıra Necip ve Oğuzhan ve Ljajic yardımcı olmaya çalışıyorlardı ama ana yük, istikrar ve güven duygusu bu iki arkadaştaydı... Atiba ve Josef.... Bu sene oralara değişik ve iddialı isimler geldi... Salih Uçan, Kenan Karaman ve Mehmet Topal... Vallahi sizi bilmem ama değişik bir kurgu. Değişik bir heyecan olacağı kesin. Zaten Sergen Hoca da son konuşmasında buna vurgu yapmış "Yıldız oyuncu değil, mücadeleci bir takım kurma peşindeyiz." demiş. En azından G.Saray maçı gibi kulübeye bakıp gol lazımken defans oyuncusu olan Rıdvan'ı almayacağız oyuna. Gol atmak yerine bari gol yemeyelim mantığı çöpe atılıyor inşallah bu sene... Rayları döşedik eyvallah da vagonlar ve lokomotifi bekliyoruz gitmek için... Şöyle Kartal gibi süzülmek için. İçin için koşmak için! Alex de imzayı atarsa Bacak bacak üstüne atın kahve için!
KİTABIN ORTASINDAN
Beşiktaş Başkanı Sn. Çebi "Birbirimizin ilgilendiği oyuncuların kafasını karıştırmayalım, menajerlerin oyununa geliyoruz, birbirimizle haberleşelim." demiş.... Samimî , düz, tam kitabın ortasından bir teklif... Lakin piyasada senin benim ilgilenip teklif götürdüğüm, oyuncuya 2 kat para teklif edip aklını çelmek yönetici başarısı gözükmekte... Bu zihniyeti değiştirmek için kimsenin samimiyetine inanmak mümkün değil... Herkes samimiyse hangi kulüp kimle ilgileniyorsa noterden imza alsın, ben filancayla ilgileniyorum diye gönlü geçene işi bitene kadar o kağıt federasyonda dursun Hadi buyurun... Hatta bir anlaşma daha yapın, yerli oyunculara tavan fiyat şu kadar, kimse bunun üzerine çıkamaz deyin... Hadi bu da benden...
İYİ BAYRAMLAR TÜRKİYE
"Bugün bayram erken kalkın çocuklar" diyor ya şarkıda, bayram deyince aklıma hep bu dize gelir... Bir de kızının pazarda görüp çok beğendiği kırmızı ayakkabıyı, ona hissettirmeden alıp gece uyuduğunda usulca odaya girip başının ucuna koyan altın yürekli baba.... Nedendir bilmem. Bayram kelimesinin bende yarattığı iç dünya yansımaları işte... Böyle algılıyor beyin! Maç mevzuları da öyle bende... "En unutamadığın maç hangisidir?" diye sor bana. Sana 2-2 berabere kaldığımız F.Bahçe maçı derim.... Kazansak şampiyon oluyoruz 2-1 galibiz kaleciyle karşı karşıya gol kaçırıyor Şekerbegoviç! Dönen topta oyuna sonradan giren İlyas Tüfekçi F.Bahçe adına beraberlik sayısını attığında şampiyonluk gidiyor bizde... Dünyam kararıyor. 3 saat stattan çıkmıyoruz üzüntüden... İşte böyle sevinçten gayrı hüzünler hakim bünyeme... Lakin bayramlar yaşanmalı, bayramlar ölmemeli, çocuklar gülmeli. Biz gülmeliyiz... Gönülden bir merhabaya binlerce selamla gitmeliyiz. Sunucu bir adamın bayram gününde yaptığı giriş gibi iyi bayramlar Türkiye...
Akşam