


Geçtiğimiz hafta Napoli’ye taraftar akını vardı.
Uçak uçak göç etti Beşiktaş taraftarı bu şehre.
3 bine yakın bir kalabalıkla son zamanların en iyi Avrupa deplasmanıydı.
Lakin Napoli polisinin, Beşiktaş taraftarına çektirdiği zulüm dilden dile dolaşmakta.
En basitinden bütün şehri sokak sokak dolaştırıp,
Yolu uzatmış
Stada bir türlü götürmemişler taraftarı.
Onlar eziyet çektirdik zannediyor ama
İstanbul çocuğu bu trafik muhabbetine bayağı bir antrenmanlı.
Halt yemişler yani!
Geçen sene Sırbistan’da da aynı şey yaşanmıştı.
İnsanları Nazi Almanya’sında işkenceden geçirir gibi iğdiş etmişler
Sokakta dolaşanları durdurup, pasaport sormuş
Saçma sapan sorularla taciz edip,
Adeta "Niye buraya geldiniz" demişlerdi.
Maça giriş yapanları ayrı bir eza bekliyordu.
Her taraftarı en az 5 dakika iç çamaşırına varana kadar aramışlardı.
İllallah üzerine illallah yani.
O zaman da yazmıştık.
"Bize ne yaşattılarsa siz de aynısını yaşatın onlara" diye.
Malumunuz ülkemiz bir cennet.
Ananevi ve geleneksel bir misafirperverlik söz konusu.
O yüzden fazla bir şey istemedik.
Ne yaşattılarsa…
Aynı şey Napoli taraftarı için de geçerli.
Kocamustafapaşa sahilden alıp,
Avrasya yeraltı inşaatının trafiğine sokacaksın.
Oradan Sirkeci-Harem arabalı vapur kuyruğuna sokup
Arabalı vapurla Harem’e götüreceksin
Sonra nasıl gidiyorsan birinci köprü güzergahına alacaksın.
Sonra,
Sonrasını artık bilmem.
Maça yetişirler mi?
Ellerindeki telefonla ‘periscope’a mı bağlanırlar anlamam.
Görsünler trafikte zulüm nasıl olurmuş
Şaka bir yana
Şaka yapmıyorum ha!
Çizgiyi kim bozuyor!
Teknolojinin spor camiasına getirdiği bir yenilik de "Piero"
Maçtan saatler sonra yorumcuların oturup
Maestroların ellerinde görmeye alıştığımız
İnce uzun 'Baton' dediğimiz sopalarla
Önlerindeki bilgisayarın üzerinde
"Gol ofsayt mı,
Kim çizgiyi bozuyor,
Yan hakem doğru yerde mi?" gibi sorulara
Bahsettiğimiz teknoloji sayesinde
Çizgiler çizip,
Ya da çizdiğini zannedip
Hakemin verdiği kararların doğru olup olmadığını irdeleyen
Ve çoğu zaman gözü yanıltmaya çalışan
Çizgiyi de kafasına göre ayarlayan teknoloji düzeneği.
Bugüne kadar yalnızca 'Del Piero'yla(!) büyümüş bir neslin temsilcisi olarak
Esefle kınıyorum bu arkadaşı!
Ve benim için hiçbir inandırıcılığı yok.
Bilgisayarı da insanoğlu yarattığına göre!
Buyurun işte. Yandaki resim.
Sözüm ona Piero’yla işin doğru olup olmadığı resmediliyor.
Resimdeki orta saha çizgisine 10 saniye baktığınızda
Nerenizle güleceğinizi şaşırıyorsunuz!
13 dakikalık rekor!
Geçtiğimiz cumartesi Galatasaray
Trabzon’la kendi sahasında oynadığı maçı 1-0 kaybetti.
Olabilir.
Futbol bu!
Lakin benim dikkatimi çeken
Yönetici sayın Levent Nazifoğlu'nun açıklamaları.
"Tam oyun hızlanıyor, birisi yatıyor ve 2-3 dakika geçiyor.
Hakemlerin oyunun akıcılığına yardımcı olması lazım" demiş.
Kesinlikle doğru ve sonuna kadar katılıyorum.
Yalnız sayın Nazifoğlu'na bir konuyu hatırlatmakta fayda var.
Yöneticisi olduğu takım Beşiktaş maçında
Kah kaleci atışlarında
Kah sakatlık numarası yaparak
Yani yerde yatarak (!) tam 13 dakika zaman geçirmiş.
Ve bu bir rekor.
Bir evvelki rekor 10.5 dakikayla Elazığspor’daymış.
Şimdi bu done istatistiklerdeyken
Levent Bey’in yaptığı bu açıklama maalesef havada kalıyor.
Neyse.
Çok sevdiğim bir lafla bitirelim yazıyı.
"Kendine yapılmasını istemediklerini
Sen de başkasına yapma."
Hadi sağlıcakla.
/////////
Gönderin de görelim!
Geçtiğimiz hafta sonunda
Fenerbahçe'nin mali kongresi vardı.
Haliyle sayın Aziz Yıldırım da bir konuşma yaptı.
Bir sürü şey söyledi.
Bir bölümde dedi ki;
"İstifa istifa diye bağırıyorlar. Onların demesiyle mi gideceğim. Kızdırmasınlar, 10 sene daha kalırım."
Vallahi söylemleri kendi camiasını bağlar.
Ve onların bileceği iş.
Bize laf düşmez o satırlarda
Lakin son cümle var ki resmen ayağa kalktım.
"Seçimle geldim, seçimle giderim."
Pöh!
Kendisi de biliyor ki bütün kulüp seçimlerinde
Ve ona bağlı kongrelerde
"Blok oylar" konuşur.
Yani blok oyla gelirsin, blok oyla da gidersin.
Yani Aziz Bey seçim lafıyla kamuoyu gözünde
Demokrasiyi cilalıyor gibi gözükse de
Cümle içindeki klişeleriyle
"Gönderin de görelim" demekte.
Akşam