Şenol hoca 66 yaşında ama halen teknik direktörlüğe yeni başlamış bir gencin heyecanından bir gram bile kaybetmemiş bir adam. Her şeyden önce ekibi çok iyi, yıllardır beraber çalışıyorlar ve iş bölümünü, planlamayı çok iyi yapıyorlar. Bu yılların istikrarlı ekibine bir de Tamer Tuna gibi kendi jenerasyonunun en iyi yeni antrenörlerinden birisi eklendi.
Tabii ekip çalışması ve tecrübe ile heyecanın iyi bir harmanının yanı sıra Şenol Güneş hocanın teknik adamlık karakterinde büyük bir fark var. Aslında futbol konusunda yüksek lisans, doktora öğretmeni kalibresinde ancak özellikle yerli oyuncuların duygusal anlamda bazen hiç büyümeyen çocuk psikolojisinde olduğunu bildiği için bazen bir lise, ilkokul öğretmeni gibi davranmayı da çok iyi biliyor. Mesela tarih öğretmenliğinden örnek verirsek Şenol Güneş futbolda İlber Ortaylı'nın tarihte sahip olduğu donanım ve vizyona sahip ancak Türk futbolundaki en büyük kırılma noktası yerli oyuncu psikolojileri.
Oyuncular da şöyle düşünüyorlar: "Şenol hoca zamanında Burak, Selçuk, Ozan gibi meslektaşlarımın zirve yapmasında kilit rol oynadı, onların kariyerlerindeki belirleyici dönüm noktası oldu. Benim kariyerimde de aynısı olabilir. O zaman ona göre Şenol hocaya % 100 adapte olup çalışmam lazım". Bu düşünceyi uyandırmak farkı baştan yaratıyor.
Bir diğer Şenol Güneş güncellemesi de oyunculara oynadıkları oyundan maksimum zevk almalarını sağlatması. O zaman çok koşmak, hızlı oynamak oyunculara zul gelmiyor. Oyuncular oynadıkları oyundan zevk aldıklarını hissettikleri ölçüde yorgunluklarını daha az hissetmeye başlarlar.
Yine de her şey bir yana yönetimin "Nasıl olsa Şenol hoca var. İşte takım çok iyi başladı" diyerek yapılması mutlaka gereken transferleri savsaklamamaları gerek. Şenol Güneş kariyeri boyunca bir kez bile o ligin bütçesi en yüksek 3 takımından birisini çalıştırmadı. Hazır Ba ve Atınç satışlarından gelen bütçe varken Şenol Güneş'e kendi takımını daha da geliştirebilecek transfer hamlelerini yapması için destek olunmalı.
Ali Ece / www.serencebey.com
