


Bu kadarlık programda bile şu kanaata vardım; eğer Beşiktaş, futbolcu izleme ekibini iyi seçerse ve pazarlıklarda da Erdal Torunoğulları'nı kullanırsa önümüzdeki 5 yıl içinde yeni yapılan statla hem F.Bahçe'ye hem de Galatasaray'a açık ara fark yaparlar.
Neden? Yıllarca futbolu bilmeyen menajerlerle türlü yollardan ilişkilere girerek kulüplerin paralarını har vurup harman savuranlar, kulüpleri borç batağına sokup sonra kaçanlar, sonra da UEFA'nın sopasını kafasına yiyenler...
Bu yöneticilerden bazıları iyi niyetliler ama acemiler, bazılarının ise niyetleri belli. Torunoğulları, Van Persie transferini anlattı. "Biz dedi bu oyuncuyla anlaştık. Kulübüyle de anlaştık.
Kulübüyle de anlaştık.
Çünkü kulübü Van Persie'yi istemiyordu.
Teknik direktörü de istemiyordu. Van Persie de onları istemiyordu. Torunoğulları hiçbir para ödemeden Van Persie'nin bonservisini almış. Bu sırada devreye Fenerbahçe giriyor.
Van Persie'nin kulübüne bonservis bedeli 6.5 milyon euro neredeyse Türk parası 20 milyon eder... Arada da bonus var mı bilemem...
Haliyle kulübü de Fenerbahçe'yi tercih ediyor.
Sonra ne oluyor, Beşiktaş, Mario Gomez'i alıp getiriyor... Beşiktaş-Fenerbahçe arasında Diego transferinde de benzer olay yaşanıyor. Beşiktaş gidip Sosa'yı alıyor.
Beşiktaş'ın aldığı oyuncular, teknik direktörle uyum sağlayınca ortaya bu sonuç çıkıyor. Fenerbahçe'nin yediği kazık yanına kar kalıyor, futbolculardan aldığı verim de ortada. Aziz Yıldırım, basın toplantısında Van Persie sorusuyla karşılaşıyor. Ama soruyu hemen kapatıyor Saçma sapan bir cevapla. Verdiği cevap şu; "Beşiktaş niye almadı sor bakalım onlara." (Yani Beşiktaşlı yöneticilere) Ben de Aziz Yıldırım'ın cevabına şöyle diyorum; dam üstünde saksağan bu ne biçim lacivert.
Erman Toroğlu/Sabah