''BAŞKANLIK VE HOCALIK''
Beşiktaş’ta, Sergen Yalçın ile yaşanan şampiyonluğun ardından başlayan idari hatalar, Ahmet Nur Çebi yönetiminin olağanüstü seçim kararı alması ile sonuçlandı. Düğme, 2020-2021 sezonunun sonundan beri yanlış ilikleniyor. Sergen Yalçın sürecinin yönetilememesi, sportif direktörlük modeli, ardından Önder Karaveli ve Valerien İsmael sözleşmeleri... Bugün yaşananları dünden bağımsız düşünemeyiz. Bunlar hepsi üst üste kona kona bugüne gelindi. Özellikle bu sezon kurulan kadro tam bir hayal kırklığı. 11 transferden elle tutulur 1 (bir) tane yok. Teknik heyetin işine yarayacak 2 adam sayamıyorsak resmen skandal bir transfer dönemi geçirilmiş demektir. Burada başta başkan ve yönetim, sportif direktör ve teknik heyet; hepsinin ortak kabahati var.
Olağanüstü Kongre Kararıda Geç Kalınmış Bir Karar Ama Artık Beşiktaş’ın Önüne Bakması Lazım
Mevcut kadronun bu sezon Fenerbahçe ve Galatasaray ile yarışma şansı yok. Başkan Çebi, 1-2 hafta öncesine kadar ‘yüzde 99’ diyordu ama bugünkü görüntü ile yüzde 1 bile değil... Bu kadronun sorununun teknik direktör olduğunu düşünmüyorum. Bu kadro yapısı, dengesiz tercihler, maaş farkları ve aynı coğrafyadan çok sayıda oyuncu bulunması bütün dengeleri alt üst etti. Mümkünse ocak ayında değilse sezon sonunda bu kadronun dağıtılmasının ve yepyeni bir sayfa açılmasının yolları aranmalı. Başta Rosier olmak üzere, sıkıntılı adamlara ‘güle güle’ deyip, yeniden yola koyulmalı. Zaten İstanbulspor maçında da kadrodaki isimler anons edilirken en çok ıslığı Rosier yedi. Yani herkes her şeyin farkında aslında.
Milli arada Burak Yılmaz elinden geldiği kadar bu işleri çözmeye, toparlamaya çalışacak. Kendisi çok iyi ve disiplinli bir futbolcuydu. Bugün olmasa da daha sonraları Türk futbolunda önemli bir teknik adam olacağını düşünüyorum. Seçime kadar teknik adamlık yapması kabul edilir. Çünkü şu an yeni çalıştırıcı getirmek, bir ay sonra göreve gelecek olan yönetimin de önünü tıkar. Etik olarak uygun bir davranış olmaz. Ancak birkaç isim bundan müstesna.. Mesela Rıza Çalımbay... Beşiktaş denilince saniye düşünmeden göreve gelir. 3 hafta ise 3 hafta, 5 hafta ise 5 hafta... Bu da önemli bir natif olarak kenarda dursun.
Ben Beşiktaş Başkanı olsam sine-i millete döner, kendi evlatlarıma ‘gelin bakalım’ derim... Samet Aybaba, Mehmet Özdilek, Rıza Çalımbay... Ya da bu isimlerin farklı bir versiyonu Sergen Yalçın...
Genel kaptanlık, sportif direktörlük, teknik direktörlük... Futbola dair bütün görevleri Beşiktaş’ın içinden çıkmış bu isimlere devrederim...
Başkanlık seçimine gelince; Sayın Ahmet Nur Çebi’ye kim ‘yeniden aday ol’ diyorsa bilsin ki dostu değildir. Zaten başkanı en çok seven ailesi olduğu için, onlar yapması gerekeni yapıyorlar ve aday olmamasını istiyorlar. Doğrusu da budur. Başkan hem fiziken hem de ruhen yoruldu.. hatalı idari ve sportif kararlar arttı. Bugün işler çok tatsızlaştı, yeniden aday olur da kazanırsa daha da tatsızlaşacak. Yani kazanırken kaybedecek...
Onun için en hayırlısı dinlenmesidir.