35 arkadaşımızın gözaltına alındığı günün
akşamı Zeki Abi (Demirkubuz) aradı.
“Çocukları bırakmazlarsa yarın savcıya gidiyoruz.
Onlar ne yaptıysa biz de yaptık.
Ya bizi de al ya da biz kendimizi
aldıracak bir sebep bulalım” dedi.
“Oraya kadar gidince bizi kırmaz herhalde” dedim.
Allahtan bizimkiler bir kaç gün içinde
serbest bırakıldılar. “Bitti geçti” derken o 35 kişi
hakkında hukuk tarihine ancak maskaralık olarak
geçebilecek bir iddiayla hükümeti devirmeye teşebbüsten
tutun terör örgütü kurmaya kadar bir dizi iftirayla
dava açıldığı haberi geldi.
Ağırlaştırılmış müebbet isteniyordu.
Davayı da arkadaşları da satmak yoktu.
İlk duruşma günü Emrah’la (Serbes) salona girdik.
Arkadaşlarımızı sanık bizi seyirci sıralarına oturttular.
“Emrah” dedim “Ulan biz bütün Gezi boyunca
bu adamlarla yan yana değil miydik?
Onlar niye orda oturuyor biz burada?”
“Kalk lan” dedi Emrah. İlk arada kalktık,
sanık sandalyesinde arkadaşlarımızın yanına oturduk.
O tezahüratta dediği gibi “Sevenler ayrılamaz bir plan yaptık...”
tüm çArşı sanık sandalyesinde kombine aldık.
Hep aklımda “Karar açıklandığında bizimkiler ceza alırsa
biz ne yapacağız?” sorusu vardı.
Bir keresinde bunu Emrah’a sordum,
“Oğlum sen gazetecisin içeri girme işini kafaya takma,
bulurlar sana bir sebep...” dedi.
Duruşma başladı.
Cem Abi sağımda oturuyordu.Ona “darbeci” dediler.
Güldü, “Öyle bir gücümüz olsa
Beşiktaş’ı şampiyon yapardık” dedi.
Ayhan Abi arkamdaydı. Ona da “terörist” dediler.
Gülmedi, ruhunda alayına isyan etmek vardı, etti:
“Bize terörist diyenler aynaya baksın.”
Erdem önümüzdeydi, hakim son sözünü sordu.
“Yurt dışı yasağımızı kaldırabilir misiniz, önümüzdeki
hafta Liverpool deplasmanı var” dedi.
Dün karar günüydü...
Bozuk saat misali de olsa adalet
bu kez doğruyu gösterdi: Beraat ettik.
Çocukların ölmeye devam ettiği bu ülkede
kutlayacak, sevinecek değiliz.
Kendi attıkları çamuru kendileri
temizlediği için teşekkür edecek de değiliz.
Biz ne darbeci olduk ne de terörist...
Çağlayan’dan semte dönerken bizi mutlu eden
tek bir şey varsa eğer o da Optik Abi’nin
kemiklerini sızlatmamış olmaktır.
Ne demişti Optik Başkan:
“Biz buraya 80 kişi geldik, 79 dönmeyiz
amirim...Biz bunu yapamayız.”
Biz oraya 35 kişi gittik, 80 milyon dönüyoruz!
Üstümüzde çubuklu, boynumuzda siyah-beyaz kaşkolle
çıkarken Adliye Sarayı’ndan duvarına şöyle yazdık:
“Adalet mülkün temeliyse çArşı milletin vicdanıdır.”