"Denizin Altı at İskeleti Kaynıyor ve Üstünde İnsanlar Yüzüyor. Kim Farkında?"

Adalar'da hiçbir ay yok ki o yüksek bayırı çıkmayan ve dinlendirilmeyen atlar çatlayarak ölmesin...
Haberin yayılanma tarihi:07 Ağustos 2015, Cuma

Atların dili olmadığı için o bayırları çıkarken kendilerinin susadığını ya da acıktığını söylemesi de mümkün değil. Tek umutları gece olup dur durak bilmeyen lunapark - sahil seferlerinin bitmesi ve gece dinlenmeleri. Ayrıca denizin altı at iskeleti kaynıyor ve üstünde insanlar yüzüyor... Kim farkında?

İstanbul'un Istanbul gibi beyefendisi Çelik Gülersoy'un 1997'lerde hazırladığı ‘‘Büyükada Programı’’nda Adalar'ın kültürel ve doğal mirasının korunabilmesi amacıyla·önerileri arasında Adalarda bugün gördüğümüz faytonlara da önemli bir yer vermişti.·Gülersoy faytonların dış görünümlerinin yeniden tasarlanmasını, kış için kupa adı verilen modeller kullanılmasını, (tıpkı tarihi Avrupa filmlerinde gördüğümüz gibi) faytonların toplandığı meydanın yeniden düzenlenmesini, yolcuların kışın kullanması için kapalı bekleme salonu yapılmasını, faytonculara yazlık ve kışlık tek tip kıyafet verilmesini, ahırların ve faytoncuların prefabrike konutlarda yaşanmasının sağlanmasını önermişti.

Çelik Gülersoy'un ölümü ve Turing ile bağlantıların bitmesinden sonra· olay estetik boyutundan çıktı ve hayvan haklarının ihlal edildiği, hayvanlara eziyetin durmadan ihbar edildiği, hatta insan sağlığını bile etkiler hale geldiğini görüyoruz.

İki sene önce Adalar Belediyesi ile faytonların tamamen kaldırılması için başlattığımız çalışmalar , İZ TV 'de BİR ADIM AT belgeselimiz ve devamında İBB Başkanı Kadir Topbaş'a da ısrarlı bir şekilde faytonların kademeli olarak azaltılmasını istediğimiz "Adalardaki atlar konusu" sonunda patladı. (Kadir Topbaş ile medya ve bir çok sanatçı ve hayvan hakkıs savunucusu önünde alınmaya çalışılan sözü birebir dinlemek ve izlemek için lüften buraya tıklayın) 

Adımız üstünde; sadece kedi köpekler değil tüm canları kendimize dert edindik ve bu vesile ile Adalar'daki faytonları çeken atlar da her yıl Haytap'a şikayet konusu oluyor. En fazla ama en fazla üç kişinin binmesi gereken faytonlara daha az ücret ödemek için 4 kişinin üzerinde hacimli insanların bindiğini görmek o kadar olağan ki.

Atlar savaştan çıkmış garibanlar gibi...

Üstelik Paris'te, Prag'da, Londra'da gördüğümüz turistik ve gezi amaçlı kullanılan bakımlı atlar maalesef burada savaştan çıkmış garibanlar gibi. Yani bu atların bir tanesinde bile bakımlı güçlü kuvvetli sağlıklı yarasız beresiz birbiriyle uyumlu çift at göremeyecek miyiz? 

Eğer bu kafayla gidersek ve sırf insanlar işsiz kalmasın diye belirli bir rant kesimini doyuracaksa bu iş zaten başından yanlış. 

Hani aklı başında nasıl her uygar insan şehir içinde hiçbir kurala uymayan minibüsleri, yolları istediği gibi kullanıp geri kalan vatandaşa misafir muamelesi nasıl yapıyorsa, Adalar'daki faytonlar da bizim gözümde odur. Minibüsçüler de biliyorsunuz milyonlarla oynarlar, hatlarının ciddi rant değeri vardır. Kazalara neden olurlar, hatlarının kapanmasını istemezler, istediği şeride girip çıkarlar. Adalar’ın mahzun talihi de sınırlı sayıda plaka olmasından dolayı belirli kesimin bu faytonlara sahip olması ve onları kullananların da istihdam edilenden öteye gitmeyen hemşeri dayanışmasıdır. Hatta faytonları iptal ettirmek isteyenlere malum şahısların silahlı saldırıya uğraması, mekan basması hayvan sevgisi ya da turizm derdi asla değildir. Asla da olmayacaktır.

Tek umutları gece olup dinlenmeleri...

Öte yandan, Adalar gibi trafiği olmayan bir yerde bu faytonlar gerçekten yıllar içinde bir baş ağrısı ve giderek kangren olmaya da başladı. Hiçbir ay yok ki o yüksek bayırı çıkmayan atlar dinlendirilmeyen atlar çatlayarak ölmesin. Çünkü atların daha çıkış merkezinde en azından sefere çıkmadan önce denetleyecek uygun "eleman" yok. Zabıta - Veteriner - Güvenlik Görevlisi ve teknisyenin olmadığı dörtlü denetim sistemi olmadan yapılan iş bir kere başından yanlış. Hele küçük bir yerde herkes birbirinin toprağı, biribirinin hemşosu ise... 

Sefere uygun olmayan at için muhakkak "Sefere uygundur" izni alınması bir göz kırpma işareti kadar yakın. Yazın sıcaktan atların çatlamaması için onlara verilen suyun ve yemin azaltıldığı da gözlemlerimiz arasında. Yani atların dili olmadığı için o bayırları çıkarken kendilerinin susadığını ya da acıktığını söylemesi de mümkün değil. Tek umutları gece olup dur durak bilmeyen lunapark - sahil seferlerinin bitmesi ve gece dinlenmeleri.

Denizin altı at iskeleti kaynıyor...

Sucuk salam olma hikayesine gelince... Kimsenin bilmediği ama rantın bu kadar yüksek olduğu bir yerde Adalar'a giren yıllık kaçak at sayısı 800'lerde. İnanılmaz bir rakam... Yani sucuk olmak için adaya gelmiyorlar. Sucukları çıkartılana kadar bilmem kaç yüksek rakımdaki kilisenin bulunduğu luna park bölgesine çıkmak için çektirilen işkence. Hatta gitmişken evliyalar için de birkaç çaput bağlamak sağa sola. Hele yaz sıcağında deneyin bakalım yürüyerek o yolu sırtınızda bir kilo dometesle... Dinlenmeden kaç tur atabilirsiniz...?

Peki ya Adalar'da denizde yüzen kişiler dalış yapıp on - yirmi metre derinlere dalsalar yarlardan atılmış at cesetlerinin üzerinde yüzdüklerini bilseler bir daha yüzerler mi? Denizin altı at iskeleti kaynıyor ve üstünde insanlar yüzüyor... Kim farkında? Atlar sucuk olmadan önce su böreği olmuş zaten!

Maalesef Adalar'ın zemini düz değil. Faytonlar Avrupa'da ve Amerika'dakinin aksine düz satıhta değil ciddi bir tepeyi ciddi bir yükle çıkmak zorundalar. Hem de tüm gün boyunca.

UKOME, bu işi kendi bünyesine almış ve zamanında 140 adet at için trilyonluk ahırlar yapılmış. ama gidip ahırlara gördüğünüz zaman paranın boşa harcandığını anlıyorsunuz. Ortada harcanan ve doğru yerde kullanılmayan para var... Klasik ülkemden klasik para harcama hikayeleri...

Ya işsiz kalırsak? Ya aç kalırsak?

Akılcı bir planla yeni kurulabilecek natif sistemlerden teleferik, akülü tramvay gibi sistemlerle burada hali hazırda çalışan esnaf buralara tabii ki kaydırılabilir. Yeni iş sahibi yapılabilir. Nisbeten daha düz zeminin olduğu Burgazada gibi yerlerde ise rençberlik başta olmak üzere yan çalışma sanaayinde tabii ki bu kişiler çalıştırılabilir. Ancak tatlı rant tabii ki bu dediğimiz ince turizm işinde olmayacaktır.

Aslında Adalar'daki faytoncular yerel halkı da taşımak istemediklerinden yerel halk da ulaşım da faytonları pek kullan(a)mıyor. Çünkü adaya gelen saf yerli turist kazıklanmaya daha elverişli..

Kural tanımayan faytoncular yerel idare ile de anlaşamadıklarında atların pisliklerini vatandaşın gözü önünde dökmeleri de bir minibusçü geleneği sanki. Yani "Kurala uymam kendi kuralıma uydururum... Sıkıştığım zaman da EKMEK PARASI diyip yumuşak karnınıza vururum..."

Aslında ekmek parası mı, fırın parası mı? O da ayrı bir mevzu ya neyse...

Ulaşım mı turizm mi?

Faytonların ulaşım olarak ada halkına da hizmet etmediği kesin. Olsa olsa bu faytonların bir kısmı turistik olarak düz satıhta olmak kaydıyla kullanılabilir. Yani ulaşım ve turizm amaçlı iki ayrı kullanımı birbirinden ayırmak gerekiyor aslında. Faytoncuların taşımak istemedikleri ada halkına, tramvay benzeri raylı hafif ulaşım natifi sunulmalı. Ta tepeye çıkmak isteyenlere de belki teleferik daha sempatik olabilir. Ama atların o koca parkuru o yükle çıkması faytoncuların artık kendi sonunu hazırladı. Kademeli olarak ilk aşamada sayının düşürülmesi şart.

Diğer yandan, insanların toplu olarak yemek yedikleri yerlere hemen yakınlarında aslında atların idrarlarının dışkılarının havadan karıştığını tahmin ederseniz değil dönere kebaba, sebzelere bile dokunmazsınız. Ama herkes görmemeye alışmış bu memlekette. Varsa yoksa atlar sucuk olmasın.

HAYTAP'tan onay yok

Kardeşim sen sucuğu o pislik içinde yiyorsan ve şikayet etmiyorsan bize de zaten hayvan haklarını anlatmaktan, uygar turizmden, şık dükkanlardan, temiz ve yeşil bir çevreden konuşarak laf söylemek düşmez. Sen atların dibinden geçtiği idrar ve dışkı kokusu içinde hijyen var diyorsan şikayetçi değilsen bana ne!

Ancak bilinmesi gerekir ki ne Adalar'daki faytonlar, ne İzmir'deki güneşin altında kavrulan faytonlar bu halleriyle pespaye görünümleri ve çektikleri eziyet ile hiçbir zaman HAYTAP tarafından onay almayacaktır.

Karşınızda bunların kalkması için artık hep mücadele eden bir kurum olacak ve bunları tümden kaldırmak isteyen yerel yönetimlere ve sivil toplum kuruluşlarına daima destek olacaktır.

HAYTAP BİLGİ NOTU:

İstanbul Adalar'da faytonlarla ilgili yetkili makam İBB ve UKOME'dir. Lütfen, 153'ü arayın, faks çekin hatta postaneye gidip mektup yazın. Benzer yönde hayvan sevmezlerin oluşturduğu şikayet istatistiği kadar siz de Adalar'daki faytonların kaldırılması yönünde istatiki anlamda sayısal talep oluşturun.

Ama ne olur "tıkladım tıkırdattım" diye sizi iyice pasifize eden sanal imzalara inanmayın.

https://crmweb.ibb.gov.tr/

Cnn

Etiketler: DUYDUK MU ?   www.duydukmu.com  

YorumlarHiç Yorum Yapılmamış.     'İLK YORUMU SEN YAP'

Adınız Soyadınız:

E-Postanız:

Yorumunuz:

8 + 9 = ?

 




En Son Haberler
AnketTümü
Yeni Sitemizi Beğendiniz mi?
 
haber yazılımı: buki