Türk Futbolunun Genel Durumuna Şöyle Bir Bakalım;
Fenerbahçe ve Galatasaray özelinde değerlendirirsek, "patron çıldırdı" diyebiliriz. Limitler adeta rafa kalktı, gelirlerin çok üzerinde transferler yapılarak iki kulübün geleceği ciddi bir teminat altına alındı.
Fenerbahçe, Sayın Ali Koç'un verdiği söz sayesinde daha rahat bir konumda. "Ben bıraktığım zaman alacağımı istemeyeceğim ve hibe edeceğim." dedi. Bu durumda kulüp adına büyük bir mali risk görünmüyor.
Ancak Galatasaray için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Riva yoluyla elde edilen gelir toz oldu, gitti.
Florya'dan gelen paralar herhalde transferlere harcanıyor. Banka kredisinin nasıl ödeneceğini de merak ediyorum.
Beşiktaş'ın En Büyük Handikapı Bankalara Olan Borcu
Bu borç ödenmeden her yıl yaklaşık 1.5 Milyar TL faiz yüküyle karşı karşıya kalınıyor. Gelirlerin neredeyse %60'ı faize gidiyor.
Kalan parayla doğru transfer yatırımları yapılamadığı için sürekli tüketim politikası devam ediyor.
Futbolun asıl gerçekleri konuşulacağına, günlük penaltı tartışmaları, ofsayt kararları, sarı kart münakaşalarıyla asıl meselelerin üstü örtülüyor. Ancak yıllardır ayağını yorganına göre uzatmayan Anadolu kulüpleri bugün büyük bir mali çıkmazın içinde.
Yabancı futbolcu transferlerinde yapılan hatalar, menajer oyunları ve Avrupa'da misyonunu tamamlamış oyunculara verilen yüksek maaşlar nedeniyle birçok kulüp batma noktasına geldi. Şu an Samsunspor ve Göztepe daha kurumsal bir yapıya geçerek doğru işler yapmaya gayret ediyor. Kasımpaşa'yı da bu kulüplerin arasına ekleyebiliriz.
Beşiktaş adına ise söyleyecek çok şey var ama Divan Kurulu toplantısını bekliyorum. Orada önemli bir konuşma yapacağım.
Son 22 yılda 5 başkan, 150'ye yakın yönetici ve 250'ye yakın transferle bu borç nasıl oluştu?
Bundan sonra ne yapılmalı?
Tüm Beşiktaşlıları bu konuda aydınlatacağım.
Evet, futbolumuzun ve Beşiktaş'ın özetini yapmaya çalıştım. Sonuç olarak: " BİNDİK BİR ALAMETE, GİDİYORUZ KIYAMETE!"
Fotomaç