![](https://duydukmu.com/uploads/20171203014155_basliksiz-1.jpg)
![](images/fontkucuk.png)
![](images/fontbuyuk.png)
Adı ilk yarının son derbisi ama, aynı zamanda son şansımız da sanki.
Alırsak yine en güçlü adayı oluruz şampiyonluğun diye düşünüyorum.
Diğer olasılıklara girmiyorum bile.
Çünkü bugüne kadar hiç gündemime almadım, düşüncenin negatif olanlarını.
Beşiktaş istesin yeter.
Ne demiş Konfüçyüs; “Derin olan kuyu değildir, kısa olan iptir.”
***
Talisca’sız başlamayı daha uygun düşünmüş olacak ki,
Oğuzhan’ı forvet arkasına monte ederek başladı maça Şenol Hoca. Gerisi bildiğiniz çocuklardı.
Maçın daha 36. saniyesinde burun buruna geldik golle. Anlayın hızı.
Uzun ve çapraz toplarla oynamaya çalışıyorduk ama
Galatasaray ilk orta sahayı geçişi 5’inci dakika civarında oldu.
Enteresan.
12’inci dakikaya kadar orta saha mücadelesi gibi gözükse de maç
Bu dakikadan sonra büyük Beşiktaş ablukası başladı.
Gomis’in, Tolgay’a attığı kafaya kadar sürdü baskı!!!
O kafayla hem kırmızı kart görmediler,
Hem de bayağı bir soluklandılar.
Zira Tolgay yerde dakikalarca kıvrandı.
Beşiktaş oyunu ne kadar hızlandırmaya çalışsa da
Galatasaray yavaşlatıyor ve oyunu soğutuyordu.
Bu dinginlikte yakaladıkları fırsatlar yok değil ama
Bana göre her hamleleri vakit geçirmeye yönelikti.
Bu bağlamda hakem Fırat Aydınus’un,
Gomis’in yaptığı sert faulleri ikazla geçiştirmesini de hayretle notlarımız arasına alıyoruz.
Beşiktaş ataklarının çoğaldığı sırada,
Oğuzhan’a yapılan net penaltı var.
Hakem avantaja bıraktım eyyamıyla oyunu devam ettiriyor.
Niye?
Penaltı en büyük avantaj değil midir!
Pes vallahi!
Galatasaray’ın bunaldığı dakikalarda yere yatmasını da kabullenmesini, biz kabullenmiyoruz.
İyi vallahi, her nefesi biten yatsın yere.
Saldım çayıra, Mevlam kayıra.
İlk yarının 36. saniyesinde golü atamayan Cenk,
Meğerse ikinci yarının 36. saniyesine söz kesmiş de haberimiz yokmuş.
Numarolojinin böylesine ilk defa şahit oluyorum.
Muslera’nın tarihi hatasıyla oluşan ikramı, geri çevirmedi Cenk.
Ve haliyle ikinci yarıya 1-0 galip başladık.
Golle beraber ve psikolojik olarak roller değişti.
G.Saray daha öne gelmeye ve risk almaya,
Beşiktaş da öne çıkan G.Saray’ın arkada bıraktığı boşluklara sarkmaya başladı ki,
Birer dakika arayla iki tane yüzde 100’ümüz var.
1 saat dolduğunda da tekrar oyunun hakimiyetini ele geçirdik. Tamam da! 5 dakika içinde kaçırdığımız gollerle ligi domine eder,
Olana olmayana da bağışta bulunurduk.
Anlayın gayrı.
Milyon dolarlık ayakların bu kadar hovarda olması iyi değil.
Allah’tan Tosic var takımda.
“Başlarım sizin yapacağınız işe
Canımızla oynuyoruz burada hemşehrim” deyip,
Bir sağ plasesi var ki 90’a,
Breh Breh Breh: 2-0.
***
Tam da Negredo afili afili ortada gezinip, onu bunu geçip 3. golü attığında,
Titanic filmindeki o meşhur sahne geldi aklıma,
Geminin en en en ucunda iki aşık birbirine sarılmış, bütün bir dünyaya meydan okudukları o meşhur sahne.
Gemi havayı yarıyor,
Onlar rüzgârı kucaklıyordu.
Aynı Beşiktaş gibi.
Taraftarıyla kucaklaşmış ve meydan okuyordu dünyaya sanki.
Konfüçyüs’le başladık onunla bitiriyoruz.
Uygun iple inersen kuyu muyu hava hocam!!!
Yeter ki Beşiktaş istesin.
Akşam