Sezonun ilk bölümü bittiğinde gerekli yerlere mecburi futbolcu takviyeleri beklerken Sükûta düşmenin ızdıraplarındayız.
Israrla ‘gole dönük 10 numara’ diye yırtına duralım.
Golle tanışık adamların bile gönderilişlerine pişman olmayız inşallah.
Öte yandan ilk yarı maçlarında göze çarpan az bir şey isteksizlik,
Ya da heyecansızlık,
Detay gibi gözükse de ciddi tehlike yaratmakta.
Bab-ı Ali eşrafından,
Transfer dedikodularından başka bir şey duymadığımızdan da (!)
Gerçek fotoğrafı Antalya maçında göreceğiz, buyrun.
***
‘Pepe’nin yanında Tosic mi oynar, Vida mı oynar?’ diye tartışılırken,
Link hatlarındaki (!) bozukluktan dolayı Vida’nın yanında Medel’le başladı oyuna Beşiktaş.
Gökhan Gönül de yoktu.
Adriano zorunlu kulvar değiştirdi.
Hava pusluydu,
Top yuvarlaktı.
Daha ilk saniyede Negredo indirdi,
Oğuzhan bindirdi.
Lakin yan hakem bayrağını çemkirdi!
Daha dakika 10 olmadan,
Bütün rakipler bizimle oynadığında,
Gayet muntazam adam paylaşırken,
Karşı ataklarda özellikle ceza sahası içinde,
‘Biz neden adam paylaşamıyoruz?’ sorusu ortaya çıktı.
Zira bu sebepten gol yedik: 1-0.
Golden hemen sonra ‘silkeleniriz’ dedim ama, Bu bekleyiş 20’li dakikaların ortasına kadar sürdü.
Zira bu dakikalarda ağırlığımızı hissettirmeye,
Tek toplar yerini bulmaya,
Çalışılmış pozisyonlar kendini göstermeye başladı.
Nitekim Babel’in altı pasın köşesinde kafayla indirip de Talisca’nın attığı golü gördük.
Hakem ellerini havaya kaldırıp saymadı golü.
Sayın hakeme soru şu:
Babel’in yükselip de vurduğu kafada bir şey yok da,
Diyelim ki var.
Madem Babel faul yaptı diyorsun,
Düdüğü niye o zaman çalmadın da,
Topun ağlara gittiğini görünce üfledin düdüğü?
Siz zaten cevap verene kadar,
Talisca benzer pozisyonda topu ağlara bir kere daha bırakıverdi.
Allah’tan bu sefer saydı golü hakem: 1-1.
Bireysel hataların öne çıktığı bir 10 dakika vardı ilk yarının sonunda.
Quaresma’nın topu da direkten dönmeyeydi iyiydi ya neyse.
Daha 2. yarının başında defansı önde kurmak,
Olası Antalya ataklarına davetiye çıkarmaktı.
Nitekim öyle de oldu.
50. dakikaya kadar iki defa ellerini kollarını sallaya sallaya geldiler.
Allah’tan tabela yapamadılar.
Ceza sahasının önünde birikip de aktivasyonları çoğalttığımızda,
Danger pozisyonuna geçiyorduk.
Onlardan birinde kalecinin uzaklaştırmaya çalıştığı top, Quaresma’nın önünde kaldı.
Onun arka direğe kaldırdığı top, Talisca’nın kafasına çarptığında (!),
İkinci Beşiktaş golü kayıtlara geçiyordu.
Antalyaspor’un diğer rakiplerden şikayet edildiği gibi,
Geri çekilip kapanmaması,
Orta saha mücadelesini çoğaltıyor, rahat nefes almamızı engelliyordu.
Bu kısır döngü kalelerde gol pozisyonu olmadan son düdüğe kadar mütemadiyen sürdü.
Kafama takılan soru şu.
Futbol bilginlerinin (!) ‘çok iyi kamp dönemi geçirdik’ demelerine rağmen,
18. maçımıza çıkıyor olmamızdan mütevellit,
Niye hâlâ ısıran, korkutan oyun oynayamıyoruz?
Yoksa galip gelmişiz,
Futbolcu arkadaşlara teşekkür ederiz de,
Hani ‘oyun olmuyor’ diyorum?!
Akşam