Dünyada Güzel Ülkem Kadar Bereketli Gündemi Olan Başka Bir Ülke Var Mıdır Acaba?
Hemen hemen her sabah yeni yeni gündemlere uyanıyoruz. Çoğu da yönetemeyen iktidarın gündem değiştirmek için ortaya attığı yapay olaylar.
Değerli Okurlar; Her geçen gün yaşam koşullarının dayanılamaz hale gelmesi, toplumsal olaylardaki aşırılılıklar, siyasetteki gerginlikler derken halk gerildikçe geriliyor. Ama İktidarın pek umurunda değil veya öyle görünüyorlar. Onlar şu anda sadece koltuğu korumanın peşinde. Her gün “ülke uçuyor, bakın batıda halk marketlere hücum ediyor, insanlar benzin istasyonlarında kuyruktalar, bizim ülkemizde çok şükür bu görüntüler yok. Siz vesayetçi muhalefete inanmayın uzay birimini oluşturduk, Ay’a gideceğiz” gibi pembe hayaller içeren söylemlerine devam ederek aklımızla alay ediyorlar. Pek yakında seçmen kulağını okşayacak ne vaatlerle meydanlara çıkacaklar.
Ülkenin içeride ve dışarıda içinden çıkılması çok yoğun problemleri var. Ama değerli okurlar, bir konu var ki; Türkiye’nin geleceği olan genç kuşakların yetişmesindeki çok önemli bir konu gözden kaçıyor.
EĞİTİM…!
Cumhuriyet’in 100. yılına yaklaşırken eğitim düzeyinin yerlerde sürünmesi bir tarafa, özellikle ana okulları ve orta eğitim süratle din ağırlıklı hale getirilmeye çalışılıyor. İktidarın ilk yıllarında 4+4+4’le atılan adım, andımızın okunmasının yasaklanması ile önü açılıp her geçen gün okul kitaplarındaki rejim karşıtlığı içeren eklemelerle, yazılı tarihimiz bile kendi siyasi düşüncelerine uyumlu hale getirilmeye çalışılıyor. Bu yapılanların ülke geleceği için son derece büyük olumsuzluklar yarattığı ve yaratacağı gün gibi ortadadır.
Ülkeyi yönetenler; kendinize gelin ve uygar Dünya’ya bir dönüp bakın, onlar her geçen gün daha ileri hedefler koyarlarken biz süratle geri geri Ortadoğu karanlığına doğru yol alıyoruz. Yapay zekanın insanlık gündemine girdiği şu dönemde, Tarikat ve Cemaatler elinde körpe beyinlere sanki bilim, inançlarımızı engelliyor gibi anlatılarak ülke geleceği için nelere mal olacağını düşünebiliyor musunuz !!!!.. Şunu iyi bilin ki, bilimdir, kutsal inançlarımızı daha da güçlendirecek olan. Sizler dini inançları siyasete bulaştırarak, toplumu dinden soğutuyorsunuz. Elinizi toplumun dini inançları ve özellikle de Milli Eğitim’den çekin. Şunu aklınızdan çıkarmayın. İnsan olmanın gereğidir EĞİTİM…!
Eğitimsiz toplumların yoğun olduğu Ortadoğu’nun haline bakın. Bu zavallı toplumların, insanlık adına yararlı bir tek buluşunu söyleyebilir misiniz?
Değerli Okurlar; Eğitimdeki atılımın batıyı yakalayabilmesi, bu günkü yönetim anlayışı ile sadece hayaldir. Şu an da MEB’in bir kulağı Diyanet İşleri Başkanlığı’ndadır. Zamanında “Dindar ve Kindar nesiller yetiştireceğiz” demediler mi? Daha bebek denecek (4-6 yaş) henüz zekâ gelişimi bile tamamlanmamış çocuklara, (sübyan okulları) anaokullarında tümüyle dini ağırlıklı eğitimle, beyinlerin yıkandığı iddiaları çok yaygın. Sübyan okulları daha çok dar gelirli aileler ve çalışan annelerin çocuklarının gönderildiği yerlerdir.
Değerli Okurlar; Şu an da Türkiye’de ki Sübyan okulu sayısını bilen var mı? Bu okullar da nasıl bir eğitim veriliyor bilen var mı? Burada henüz zeka gelişimini bile tamamlamamış, okuma yazma bilmeyen bu yavruların nasıl bir eğitimle beyinlerinin yıkandığı konusunda bilgisi olan var mı?
Önünde uzun bir yaşam olan bu çocukların, körpe beyinlerinin ahirete özgü bilgilerle doldurulmasının bu çocukları psikolojik olarak ne hale getirecektir? Amaç, bu çocukların kafalarını Cumhuriyetin kuruluş ilkeleri, Cumhuriyet’i kuran Atatürk ve silah arkadaşlarına karşı kin ve nefretle yıkamak değil de nedir
Muhalefet partileri, ülkenin aydınlık geleceğini ilgilendiren çok önemli bu konu, sizleri ilgilendirmiyor mu? Gelecek Türkiye’si için ne denli hayati bir konu değil mi? Ama ilginçtir, Din konusu gündeme gelince ürküyor ve acaba dindar kesimi küstürür müyüz korkusuyla sessiz kalıyorsunuz!…Neden çekiniyorsunuz
Dinimiz AKP’nin Tekelinde Mi?
Bu bebeklerin, daha ana kuzusu iken beyinleri yıkanarak ne yapılmak istendiğini açıkça ekranlardan çekinmeden haykırarak sık sık anlatın. Bu konu topluma iyi anlatılırsa, dindar bir ana baba bile bu çocukların beyinlerinin nasıl yıkandığının farkına varacak ve çocuklarını buralardan koruyacaklardır. Bugün bir devlet büyüğü çıkıp da, diyebilir mi eğitimde yeterliyiz?
Eğitim Eşitliğinden Söz Edebilir Mi?
-Kıt ekonomilerle, doğu ve güneydoğudaki çocuklar, eğitimde, batıdaki çocuklarla eşit koşullarda yarışabilir mi? Doğu’da
-1.5 Milyon Çocuk İnternete Ulaşabiliyor Mu?
-Gençlerin yüzde kaçı sinema, tiyatro gibi kültürel etkinliklere ulaşabiliyor?
Tüm bunlar yaşanırken, peki bu çocuklara eğitim veren öğretmenlerin içler acısı yaşam öyküleri ne olacak..!
Toplumun en saygın insanları olması gereken öğretmenler, kıt maaşları ile geçim zorlukları içinde. Bu eğitmenler hangi ekonomileri ile kendilerini yenileyecek bir takım sanat ve kültür etkinliklerine ulaşabilecekler?
Değerli Okurlar; Sosyal medyadan alıntıladığım, bir eğitimci tarafından anlatılan ve yukarıda sözünü ettiğim konuların hangi boyutlara geldiğini tüm çıplaklığı ile okuyacaksınız.
“Türker Bey, ben klinik psikoloğum. Hem bir ilkokulda hem de özel bir klinikte çalışıyorum. Devlet memuru olduğum için bir yerde yazamıyorum. Malum, birkaç haftadır 1. Sınıflar okula başladı. Fakat bazı çocuklarda çok ağır ruhsal problemler var ve okula gelmek istemiyorlar. Nedenini soracak olursanız; bu çocuklar sübyan okuluna (tarikatların anaokulu) verilmiş. Canım resim yapmak istiyor ama günah diye ağlayan, sınıfta Atatürk’ ün resmini (kötü adam) günah diye öğretmenine indirtmek isteyen, cennete gitmek için ölmek istediğini söyleyen, erkekle aynı sırada oturmamak için kriz çıkaran, başı açık olduğu için öğretmenini değiştirmek isteyen çocuklar çok sayıda. Bu çocukların bir kısmı yaşadığı ruhsal sorunlar nedeniyle zekâ geriliği tanısı alıyor (aslında öyle olmadığı halde). Şu anda özellikle İstanbul’un birkaç elit semti dışında neredeyse her mahallede bir sübyan okulu açılmış. Sizinle paylaşmak istedim. Saygılarımla…”
SON SÖZ: Karanlıktan korkan bir çocuğu kolaylıkla hoş görebilirsiniz. Yaşamdaki asıl trajedi, yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır. PLATON