Belki biliyorsunuz ya da bilmiyorsunuz; en son ‘medyanın psikolojik bir savaş aracı olarak kullanılması’ yazımdan bu yana bir kitap hazırlığı dışında yazı yazmıyorum.
Bu arada ben de birçok kişi gibi, ülke gündeminin ve ekonominin insan boyunu aşan dalgalanması karşısında sığınacak liman olarak Beşiktaş’ı seçenlerdenim.
Beşiktaş bu yıl lig maçlarında Türkiye ortalamasına uygun bir performans gösterse de uluslararası arenada dehşet güzelleşiyor.
Salı akşamı Porto maçı başladığında VodafonePark stadı adeta Türkiye’nin mutluluk merkezine dönüştü. Sahadaki futbolcuların işlerini keyifle yapmaları, maçı yerinde ve TV başında izleyen milyonlara 90 dakikalığına da olsa büyük bir keyif ve mutluluk aktarımı yapıyordu. İşte O anlarda Beşiktaş Stadı tüm Türkiye’nin mutluluk merkezi oluyordu.
Beşiktaş futbolun önemli global markalarını bünyesinde barındıran ve global bir marka olma yolunda önemli merhale kat etmiş son dönemdeki Türkiye’nin tek onuru.
Kartal oynadığı futbolla dosta güven düşmana korku salarken, tecrübeli oyuncuları ve Şenol Güneş’in konuya hakimiyeti sayesinde kof bir özgüven patlaması yaşanmasının da önüne geçmeyi başarıyor.
Porto maçı hakkında spor medyası dağarcığındaki 300 -500 kelimenin tümünü kullandı .En çok konuşanlar yine her zamanki gibi yanılmaya doymayanlardı .Onların söylemediği bir hakikat-ı vakıayı da ben eklemek istedim: Beşiktaş takımında her ne kadar kaptanlık pazubandı bir kişide olsa da saha içerisinde birden çok kaptan var .Bunlar en başta kendilerinin sonra da oyunun kaptanı durumunda; en başta dün geceki kusursuz performansıyla Pepe, gol yollarını açan Q7 , her iki kanadı bulvar gibi kullanan Babel , defansta tüm açığı gediği kapatan ,aynı zamanda hücuma da katkı veren Adriano ,sağ kanadı otoban gibi kullanan Gökhan Gönül ve zaman zaman Modriç’i izlediğimiz hissine kapıldığımız Tolgay …
Şenol Güneş’i farklı kılan birçok özellik var bunlara her gün yeni unvanlar ve özellikler ekleyerek devam ediyor kariyer yolculuğuna. En önemli özelliklerden biri hatta en önemlisi; Uluslararası arenada herkesin tanıdığı, bildiği futbolun global markalarını Beşiktaş markası ile bütünleştirmeyi başarabilmiş olmasıdır. Kariyeri boyunca Dünyanın en önemli takımlarında izlemeye alıştığımız bu oyuncuları kısa sürede adapte edip bu takımın iyi işleyen bir parçası haline getirmek her babayiğidin yapabileceği bir iş değildir.
Beşiktaş maçlarını dikkatli izlerseniz takım içerisinde resmi kaptan dışında bir çok kaptan olduğunu fakat bu durumun bir kakafoniye dönüşmeden yönetildiğini göreceksiniz.
Türkiye de ilklerin takımı Beşiktaş koleksiyonuna Türkiye’nin yenilgisiz ve grup birincisi olarak üst tura çıkan ilk takımı olmasını da ilave etmesine tarifsiz mutlu olduk elbette ancak bir hakikat daha var; bugüne kadar bunun başarılamamış olması gerçeği …
Biz şimdilik bütün gerçekleri unutarak sadece Beşiktaş gerçeğini yaşamak istiyoruz.
Türkiye’nin mutluluk merkezi Vodafone Park’ta daha nice zaferler yaşamak ,mutluluk dağıtmak dileğiyle bu büyük zafere katkı yapan herkesi bir kez daha kutluyor ve kucaklıyoruz…
Nurullah Öztürk
