Türkiye’de Öyle Bir Düzen Kurulmuş Ki;
Normal dürüst samimi insani ve vicdani olan her şeyi ya öğüterek yok ediyor ya da bu kurulu düzenin dışına atıyor. Kendine Müslüman bu düzen ‘ehliyet ve liyakat’ düşmanı aynı zamanda. Bu düzenin içinde yer almanın bazı olmazsa olmazları var; ya onlardan olacak, ya öyle görünecek ya da bu düzenin bir piyonu olacaksın. Üçüncü bir şık daha var, o da bu düzen içinde hasbelkader yer almışsanız, er ya da geç düzen sizi ya kendisine benzetir ya da imha eder. ‘Liyakat katliamları’ bu düzenin en usta olduğu iş…
ŞENOL GÜNEŞ
Objektif olabilirsek eğer; Şenol Güneş’in Türk futbol tarihinin en başarılı Teknik adamı olduğu gerçeğini de kabul etmek zorunda olduğumuzu biliriz.
Türk futbol tarihinde Dünya Kupası 3.lüğü
Dünya Konfederasyon Kupası 3.lüğü
Milli Takımın hiç eleme oynamadan ve tüm takımlar arasında Belçika ile birlikte en az gol yiyerek(3) gruplara katılması başarılarından bazıları.
Beşiktaş’tan önce Trabzonspor ile lig şampiyonluğu (2010-2011)
Beşiktaş ile şampiyonlukları ve Türk takımları ve Beşiktaş’ın belki de en az 50 yıl bir daha yakalayamayacağı şampiyonlar ligi gruplarından namağlup ve en yüksek puan toplayarak bir üst tura çıkma başarısı da onun hanesinde yazılı…
Şenol Güneş’i benim için daha da anlamlı yapan değer; bütün bu başarıları bu düzene rağmen bu başarıları elde etmiş olmasıydı. Hayatının genelinde düzene rağmen başarılı olmuş insanlar, aynı zamanda düzenin yakın markajında genellikle de kıskacı altındadır. Bu şeytani düzen normal işleyen kurallar içerisinde başarı nedir bilmez, Ahlak normları ve objektif hukuk kurallarının egemen olduğu alanlarda başarılı olma şansı sıfıra yakındır. Bu noktada bu normlara uygun insanları kullanmak ister.
ŞEYTANİ DÜZENİN İNTİKAMI
Beşiktaş’la birlikte bir kez daha doğan Güneş tıpkı Güneş gibi hareket etti. Aynı zaman dilimi içerisinde Fatih Terim’in başında olduğu milli takım en zayıf rakiplerle bile başa çıkmak şöyle dursun, çoktan 90’lı yıllara geri dönmüştü. Tam da bu noktada, iyi giden bir Beşiktaş’ın durdurulması ve milli takımın yeniden diriltilmesi için ülkenin ve siyasetin aklına tek bir isim geliyordu; Şenol Güneş…
Siyaset ve hamaset devreye girdi ve Şenol Güneş’e zorunlu askerlik gibi milli takım yolu gözüktü.Detaylarını daha sonra yazmak üzere; Muhtemel varsayımlar ve kamuoyu yoklamalarına dayanarak Başakşehir durduruldu, Abdullah Avcı’da Beşiktaş’ın yolunu tuttu. Avcı’ya akıllara ziyan bir sözleşme sunulmakla kalmadı emre itaatsizlik suçunu bilmeyen Başkan ve ekibi Bodrum gecelerinde bu sözleşmeyi 41 pare top atışı ile 40 gün 40 gece kutladı. Sonuç; hüsran. Sözleşmenin tarafları için ise zaferle noktalandı…
DÜZEN VE VAROLUŞ
Şenol Güneş, Beşiktaş vb. kişi ve kurumlar varoluşunu düzenle uzlaşarak değil düzenle savaşarak sağlamışlardır. Onların başarısı bu nedenle organik, her türlü takdirin üzerinde ve içerisinde bütüncül olarak çok anlam barındırır. Bu tür kişi ve kurumlar şeytanla ve şeytani düzenle işbirliğine gittikleri an mahvoluş manifestosunu da imzalamış demektir. Bu anlaşma da zaten genellikle bizzat şeytani düzen temsilcileri tarafından cazip bir paket içerisinde vaz geçmek insanoğlunun çoğunun reddedemeyeceği şekilde sunulur… Şenol Güneş İstanbul’a gelip Beşiktaş’la başarılar elde ettikten sonra bu düzeni daha yakından tanıma fırsatı buldu. Düzenin medyadaki şeytanları başarılı olduğu zamanlarda bile efendilerinin talimatıyla onu eleştirecek bir yan buldu. İnsanların yıkılmaya en yakın oldukları an; özgüvenlerinin de zirveye çıktığı andır. Çünkü orada yapayalnızsınızdır.
DÜZENİN İNTİKAMI AĞIR OLDU
ŞENOL Güneş Ankara’nın Talimatını Sadece Emir Değil Milli Görev Olarak Gördü Yalnız Bir Fark Vardı;
Şenol Güneş’e sunulan ekonomik paket, Avrupa’daki emsallerinin çoğundan da yüksekti. Hal böyle olunca başarısızlık şansınızın karşısına da sıfır yazıldı. İki yılda her şey ters yüz oldu; Elemelerin yıldız takımı aynı oyuncular aynı kadro ve aynı şartlarda Avrupa şampiyonasının averaj takımına dönüştü. Lider olarak bıraktığı dünya kupası karşılaşmalarına averaj takımı olarak devam etti. Peki, bu değişimin aslı ve nedeni ne; bunu objektif olarak anlamlandırabilecek ve yorumlayabilecek ne mevcut TFF içerisinde ne de spor medyası içerisinde bir Allah’ın kulu yok…
Bunun nedenlerini öğrenmek istiyorsanız eğer; soruyu Allah’ın kulu liyakatli uzman kişilere sormalısınız.Şenol Güneş açısından sorarsanız onu da ben cevaplayayım ; Kurulu şeytani düzene başkaldırarak elde ettiği varoluş ve başarı düzenin şeytanları tarafından uzlaşma görüntüsü altında bombalanarak imha edildi. Üstelik Milli takımın başarısız olmasını bile umursamadan…
Özetle şeytani düzen bir kez daha kazandı. Biz kaybettik. Lakin Güneş doğmaya hayatta bildiği gibi devam ediyor…
DUYDUK MU?