Beşiktaş’ın şampiyonluk yolundaki gerçek rakipleri havlu atınca herkes Beşiktaş’ın elini kolunu sallayarak şampiyon olacağını düşünüyordu.
Bu düşünceyi halklı çıkartan en önemli faktör ise Beşiktaş’ın rakiplerine göre en az üç gümlek üstün bir futbol oynamasıydı.
Beklenmedik bir şekilde Lyon’a elenince takımın ruh hali bir anda bozuldu.
Başakşehir maçı dönüm noktasıydı, Beşiktaş favori çıktığı maçta bu sezonun en kötü oyununu sergileyerek tüm hesapları alt üst etti.
Başakşehir’den sonra her şey alt üst oldu.
Fenerbahçe maçının zor olacağı biliniyordu.
Hakem de Fırat Aydınus olunca son düdükten önceki öttürülen ve öttürülmeyen düdüklerin Beşiktaş’ın canını yakacağını bilmek için kahin olmaya gerek yoktu, nitekim Babel’in indirilişinde penaltıda oralı bile olmadı, son dakikada Emenike’nin freni patlamış kamyon gibi kaleci Fabri’nin üzerine gelişini de görmezden geldi.
Maçtan umudunu kesen Fenerbahçeli futbolcuların birer birer kırmızı kartla oyun dışı kalışları sonrası Beşiktaş ağlarıyla buluşan top FB teknik direktörünün de veciz ifadesiyle iki puanı Beşiktaş’tan alıp Başakşehir hanesine yazıyordu.
HER ŞEY MÜMKÜN
Bu noktadan sonra artık yuvarlak top % 25’i sahada %75’i masa başında dönecektir.
Masa başında bileği güçlü olan kazanacaktır.
Son dört hafta İktidar ile ayakta duran bir güç ile dağ gibi taraftarını arkasına alan, ligin en iyi
takımı olduğunu bilen ve özüne güvenen bir gücün mücadelesine sahne olacaktır.
Bu noktada Beşiktaş YK’nu tarihi bir misyon beklemektedir. Beşiktaş YK masa başında yenilmezse takım sahada gerekeni yapar ve son 4 maçı kazanarak şampiyonluğunu ilan eder.
Beşiktaş YK Beşiktaş’ın haklarını koruyamasa da bu takım Şenol Güneş sayesinde bu entrikaları da yenebilir yenmesine lakin camia Yönetimden son dört haftada derlenip toparlanmasını ve takıma sahip çıkmasını bekliyor.
Sezon şampiyonlukla taçlandığında en çok pay sahibi olanların yerine, medya ile iyi ilişkileri olan, bu işin PR’ını yaparak havasını atacak olanlar, Allah korusun olası bir terslik halinde olan bitenin sorumluluğunun kendilerine yazılacağını da bilmelidir.
Bu camia bir kez daha Serdar Bilgili’nin yaşattığı kabusu yaşamak istemiyor. Herkes aklını başına alsın ve vakit varken yapması gereken her şeyi eksiksiz olarak yerine getirsin.
Damat olması dışında başka bir özelliği olmayan ve geçmişi şaibeli bir kişilik, en iyi bildiği işi yapmaktan geri durmadı ve durmayacaktır.
Demokrasi ile damatokrasi arasındaki en önemli farklardan biri de ‘parayı verenin düdüğü çalmamasıdır’…
Son dört hafta herkes Beşiktaş’a karşı birleşecek Beşiktaş ise hepsine karşı tek başına mücadele edecektir.
Kartallar yüksek uçar, bazen tökezler, alçalır lakin hiçbir zaman alçaklaşmaz…
Milyon €’lar harcanarak yapılan statların birer mezbelelik olmaması ve taraftarın statlara dönmesinin ilk şartı; oyunun sahada oynanmasının sağlanmasıdır. Aksi halde her takım Başakşehir taraftarı kadar bir seyirci topluluğunun önünde oynamak zorunda kalacaktır.