İş dünyasından kimle biraraya gelsem konu dönüp dolaşıp ekonomik realite ve Beşiktaş’ın gidişatına geliyor.
Beşiktaş konusunun açılmasında olan biteni benim daha yakından takip etmemin etkisi olsa da, esas mesele Beşiktaş’la bağı olan herkesin gidişat konusunda mutlu ve umutlu olmadığı tespitinin altını çizmek isterim.
İş dünyasındaki Beşiktaşlılar ilk başta mevcut yönetimin icraatlarını görelim öyle karar verelim derlerken, gelinen noktada beklenti düzeylerini sıfırın altına indirmiş durumdalar.
Merak edilen sorulardan bazılarını sizinle paylaşmak istiyorum:
YD yönetimi devir aldığında borç yaklaşık 20 milyon civarındaydı. Yaklaşık 500 milyon borç, 1 şampiyonluk ve stat inşaatının başlaması için hazır bir altyapı bırakarak gitti.
Yeni yönetim, gelirleri başarıya endeksli olarak artan futbol gibi bir sektörde küçülerek devasa bir borcun ödenemeyeceği gerçeğine ve iktisat teorilerinin aksine rağmen ‘feda’ ve küçülme diyerek yola çıktı.
Gelinen noktada Beşiktaş başarı, taraftar, gelir ve rekabet düzeyi anlamında küçüldü.
Peki, borç küçüldü mü?
Beşiktaş başta şirket hisseleri olmak üzere ne varsa sattı, halka açıklık oranı yüzde elliye dayandı.
Transfer yapabilmek için para yok. Tek kaynak futbolcu satışı.
Nitekim sadece taraftarın değil futbolu seven herkesin sevgilisi Demba Ba gitti.
Demba Ba taraftarın çok istediği, başkanın sakatlık uydurduğu bir oyuncuydu. Rüzgâr gibi geçip giderken iyi de para kazandırdı.
Bütün bu satış işlemlerine rağmen tablo özeti şu; YD’den 450 milyon borç, 1 lig, 4 Türkiye kupası ve 1 süper kupa şampiyonluğu devir alan yönetim bugüne kadar başarı skalasında sıfır çekerek kulübü başarı anlamında küçültmeyi; 450 milyonluk borç mirasını da açıklanan resmî rakamlara göre 977 milyon, stat bitimi itibarıyla da yaklaşık 1,5 milyara büyütmeyi başarmıştır.
Acı gerçek şu;
Sözleri bir kenara bırakıp icraatlara bakarsak yeni bir küçülme hamlesi başlamıştır.
Rakipler güçlü isimlerle takımlarını takviye ederken Beşiktaş para eden oyuncularını satıp günü kurtarmanın hesaplarını yapmaktadır.
Umarım çok sevdiğim ve saygı duyduğum Şenol Güneş bir kez daha hayal kırıklığı yaşamaz.
Hiç kimseyi Demba Ba ve Atınç’ın satışı sonrası oluşan yalancı bahar aldatmasın. Beşiktaş’ın kara kışı asıl bundan sonra başlıyor.
Elinde yeterli ve yetenekli bir kadro, ve haksızlığa dur diyebilecek şartları eşitleyecek bir yönetim kurulun yoksa bir değil beş stadın olsa nolur.
Eğer güçlü bir kadro ve yüzde yüz gerçek bir yapılanma sağlanamazsa, Beşiktaş’ı bekleyen Yunanistan’ın yaşadığı akıbettir.
ATINÇ, POGBA, BRUMA
Pogba ve Bruma gibi birçok yıldızın parladığı gençler dünya kupası Türkiye’de yapıldı.
Stadında oynanan maçlarda sen yıldız olarak Bruma’yı seçtin ve 12 milyon euro verdin. Şimdi elinden çıkartmak istiyorsun, bakan yok.
Juventus 1 milyon euro verdi Pogba’yı seçti. Şimdi 80 milyon euro veriyorlar satmak için nazlanıyor.
Takımında Atınç isimli bir yetenek var. Sen gidiyorsan 100.000 euroya oynamaya razı bir adama 500.000 euro verip O’nu tercih ediyorsun.
Senin dönüp bakmadığın adama kurt hoca Ralf Ragnick ayağına kadar gelerek 6 m. euro veriyor.
Bu noktada akla iki şey geliyor; ya işi bilmiyorsunuz ya kötü niyetli ve kendi çıkarlarınıza çalışıyorsunuz.
Maalesef Türk usulü iş yapış biçimi bu.
Sonuç da bu…
nurullahozturk57@gmail.com
Twitter:nurullah_ozturk