Beşiktaş ile taraftarlarının buluşması uzun zamandır ayrı düşen iki sevgilinin kavuşması gibiydi. Beşiktaş maça aşk, şevk ve inançla, artık alıştığımız müptelası olduğumuz müthiş pas trafiği ile başladı.
Maç başından sonuna ev sahibi takımın istediği tempo ve trafikle aktı. Bu yıl ligin başından sonuna Türkiye liginin en iyi ve en güzel futbolunu oynayan takımın Beşiktaş olduğu hakkında taraflı tarafsız tüm otoritelerin ittifakı vardı.
Artık şampiyonluğu hak eden takımın Kartal olduğu bir gerçek. Beşiktaş, Kayseri maçında geçen maçtaki hata ve eksiklerini gidermiş kenetlenmiş ve inanmış bir görüntüdeydi. Kim ne derse desin bu ligin en estetik, klas, kreatif oyuncusu Q7’dir. Futbol bir sanat olsaydı Dünyadaki en önemli icracı ve sanatçılarından biri Q7 olurdu.
Beşiktaş taraftarı O’nu o da taraftarı çok sevdi. Vodafone Arena Q7 ile çok daha güzel… Q7 iyi oyununu gol ile süslemek ve o bildik marşı yeniden söyletmek istiyordu, usta işi bir gol ile de bu hayalini gerçekleştirdi. Hem de maçın adamı olmayı başardı.
Beşiktaş ilk yarıdaki temposunu düşürmeseydi, maç tarihi bir farkla bitebilirdi fakat ikinci yarıyı rölantide oynamayı tercih etti. Beşiktaş defansına fazla iş düşmemesi ve kabus görmemesi orta sahası ve forvetinin işleyişiyle de yakından ilgili, eğer bu hat iyi çalışırsa zaten iş bitmiş rakip takımın yaşam ünitesindeki fişi çekilmiş oluyor.
Dün Kayseri maçında tam da bu oldu. Ligin son üç haftasına girilirken gelecek hafta oynanacak Galatasaray maçı en kritik maç olacaktır. Kayıpsız atlatılması ve çok ekstra bir facia yaşanmazsa Beşiktaş hak ettiği şampiyonluk kupasını kucaklayacaktır.
Geçen hafta Akhisar maçında yaşanan beklenmedik puan kaybı sonrası oluşan atmosferin nasıl yönetileceği merak konusuydu. Şenol Güneş bu işin de ustası olduğunu dosta düşmana göstermiş oldu.