Bu sezon diğerlerine göre farklı bir açılışa sahne olsa da özü itibariyle başlar başlamaz değişmeyeceğinin sinyallerini verdi.
Böylesine büyük bir endüstriyi yönetebilmek için bilgi birikim deneyim karakter ve adamlık gibi özellikler gerekir. Aksi yönetimlerin gideceği yolun uzunluğu Edirne’ye kadardır.
Nitekim sözde büyük üç takım sıradan Avrupa takımlarına elenerek gruplara bile kalma başarısını gösteremediler.
……………….
Bu yıl parası olan da olmayan da pahalı marka ayakları transfer etti.
Neredeyse takım kadrolarının %85’i yabancı oyunculardan kurulu, ne hikmetse %15, 85’e uyacağına tam tersi oluyor.
İlk iki haftada futbol kalitesi vasata bile ulaşamadı.
Sahada oynanan futbol kalitesine bakınca, istisnalar hariç bu adamlar daha önce bir başka oynuyordu, buraya gelince ne oldu diye sormadan edemiyorsunuz.
Bu şartlarda Messi Ronaldo’da Mesut, Hakan , İniesta da gelse sonuç değişmeyecektir.
TFF yönetiminden başlayarak, kulüp, medya ve hakem yönetimlerinin anlayış değişikliğine giderek radikal bir dönüşümü zaman aşımına uğratmadan yapmaları olmazsa olmaz zorunluluktur.
İlk iki hafta sonu itibariyle oynanan maçlardaki hakem hataları! Geçen yılın devamı olarak devam etmektedir.
ÇİFTE STANDARDA HAYIR
Beşiktaş maçında Q7 hakemin tasarrufu ile oyundan ihraç edildi. Ertesi gün Rize’de Diego ve Nani ardından Osmanlı maçında Podolski aynı hareketleri yaptığında görmezden gelindi.
Hadi bunu bir tarafa bırakalım. Sahaya adım atar atmaz aynı işten ekmeğini kazanan arkadaşlarının bileklerine çalışan vahşiye ne demeli.?
Koca bir sezonda her yaptığı görmezden gelinen bu Pitbula müsamahaya devam edilirse en sonunda birinin bileğini kırması sürpriz olmayacaktır.
Şampiyonluğu nüansların belirlediği bir ortamda hakem kararları en başat faktör olmaya devam etmektedir.
Türk ekonomisi ve kurların hali meydandayken bari bırakın da herkes hak ettiğini kazansın, harcadığı paranın karşılığını alsın.
Düdükleriniz hak gaspı yapmasın.
KİM ŞAMPİYON OLUR ?
Bu sorunun cevabını şimdiden vermek kolay değil .
Bütün transfer tantanalarına rağmen yöneten, yorumlayan ve ortam değişmediğine göre kimin şampiyon olacağını bir örnekle açıklayabiliriz.
‘’2000 Ocak ayında Teşrifatçı Fallot Chawawa kısmen devlet bankası olan ZİMBANK tarafından düzenlenen milli piyangoda kazanan bileti belirlemek için kura çekmekle görevliydi.
Kura bankada 5 bin ya da daha fazla hesabı bulunan tüm müşterilere açıktı.
Chawawa bileti aldığında hayretten dona kaldı.
Zimbank’ın basın açıklamasında dendiği gibi 100 bin dolarlık ödülü kazanan kişinin Zimbabve devlet başkanı ekselansları R. G MUGABE olduğu yazılıyordu.
1980 yılından beri ülkeyi her türlü yola başvurarak demir yumrukla yöneten başkan Mugabe 100 bin dolar tutarındaki milli piyango ödülünü kazanmıştı.
Bu düzende sürprize yer yok.
Bu düzeni yerle bir ederek ipi göğüsleyecek bir takım şampiyon olursa, Türk futbolunun ilerleme ve gelişmesini ondan sonra konuşmaya başlayabiliriz.
Türkiye ve futbolunun resmi budur.
BİR SORUM VAR?
Geçen hafta Arsenal Liverpool maçını izledim. Sahanın en iyileri Arsenal’de Mesut Özil, Liverpool’da Emre Can’dı.
Yurt dışında yaşayan Türkler her alanda kendilerini ifade edebilir ve uluslararası başarıların altına imza atarken, neden içeride yetişen uluslararası kişiler görmek mümkün olmuyor.
Bu soru tarz olarak birbirine benzeyen ülkelerin entelektüellerinin sorduğu bir soru.
Hindistan’da ‘Başbakana soru saati ‘ isimli bir programda sunucu,
Başkan İ.GANDHİ’ye ;’başbakan neden kendisininki dışında dünyadaki tüm diğer yönetimler altında ekonomik olarak geliştiklerini açıklayabilir mi acaba ?’diye soruyor…
Ben de Başbakana bu soruyu sorabilecek bir medya mensubu olup olmadığını ve ülkeyi yönetenlerin buna bir çözümü olup olmadığını bilmek istiyorum…