Beşiktaş avucunun içinde tuttuğu hedefleri son bir hafta içerisinde deyim yerindeyse “azat” etti.
Bana göre birinin diğerine göre üstünlüğü ve önemi değişmeyen “Avrupa ve lig hedefi” benzer sebep- sonuç ilişkileri nedeniyle hüsranla noktalandı.
Avrupa yine başka bahara kaldı, bu mantalite ile Avrupa’da hedefe vuslat hiçbir Türk takımı için mümkün değil.
Tekrarlanamayan başarılara verilen tanım da “tesadüf” olduğuna göre, bu jenerasyon ve sonrası Avrupa ile rakip değil ancak seyirci olarak iletişim kurabilecektir.
Hâlbuki Beşiktaş çok avantajlı bir yol ve kapı aralamıştı. Kendi hataları ile bu kapıyı yüzüne kapadı.
Elde sadece lig kaldı.
Lige verilen ara yenilenmek ve toparlanmak için büyük fırsat.
Beşiktaş bu sezon bir derbi ve 27 puanın en az 25’ini kazanmalı ki sonu mutlu biten bir vuslat töreni yapabilsin.Yönetim saha dışı oyunlarına set çekemezse bu pek mümkün gözükmüyor.
Beşiktaş hafta sonu Fenerbahçe ile her açıdan ilginç bir müsabaka oynadı.
Türkiye’de ev sahibi olma avantajını her açıdan iyi kullanan FB, taraftarının yarısından ve en iyi pasörü G.Gönül’den yoksundu.
Rakibin takım olarak formsuzluğuna ilaveten saha içi sorunları Beşiktaş için altın tepsi içinde sunulmuş büyük bir fırsattı.
Ancak Beşiktaş her önemli ve özel maçta yaptığını tekrarladı.
Önemli oyuncuları Demba Ba, Sosa, Gökhan, Tolgay başta olmak üzere hiçbir oyuncusu ortalarda gözükmedi.
Rakibinin üzerine gideceğine rakibinin üzerine gelmesini bekledi.
Teknik heyet gidişata göz yumdu.
Rakibinin moral motivasyon olarak tükenmişliğini umursamadı.
Bildiğini okudu; korkak, ürkek ve kararsız kalınca da olanlar oldu.
Beşiktaş maçı bu nedenle çeviremedi, kendi gerçeğinin peşine düşüp hataları ile yüzleşmezse elde kalan son kale de kumdan kaleye dönecek ve ilk dalgada tüm hedefler hak ile yeksan olacaktır.
Tamam, buraya kadar anlattıklarımız işin özetiydi, işin bir de ana fikri var…
FIRAT AYDINUS DİYE BİRİ
Hakem olduğunu söylüyorlar; biz ise kendisini eyyamcılığı ile tanıyoruz.
Beşiktaş taraftarı hakem atamaları sonrası yaptıkları yorumlarda yüzde yüz isabet tutturuyorlar.
Hakemler hakkında da bir iddia düzenlense, Beşiktaş taraftarı isabetli tahminleri ile çoktan zengin olurdu.
Futbolda hakem eliyle manipülasyon en geleneksel yöntemdir.
Beşiktaş’ın rakipleri bu alanda çeşitlilik sağlamışlardı radara yakalanınca yeniden eski metoda döndüler.
Futbolun içinde olan herkes çok iyi bilir ki, futbolu yönetenlerin her dönem ellerinde istedikleri neticeyi elde etmek için koşturdukları seyis, kâhya, joker adamları vardır.
İşte bu dönemin kurşun askerlerinden biri de bu şahıstır.
Siz dünyanın hangi ülkesinde kendi ülkesinde itibarı iki para olan, uluslararası olmuş bir kişi, marka ya da kurum gördünüz?
Sahada futbolun ırzına geçen sadece hakem altılısı değildi, esas onları da yöneten biri vardı: 20 NUMARA.
KİM BU 20 NUMARA?
Aslında anlatmaya gerek yok, siz onu tüm tanımlamalarıyla biliyorsunuz, ben sadece kısa bir hatırlatmada bulunmakla yetineceğim…
–Saracoğlu’nun sahte kabadayısı,
–Hakemlerin itibar sıfırlayıcısı,
–Futbol tarihinin en küfürbaz ve ahlaksızı,
–Başkanının dalkavuğu,
–Saracoğlu horozu deplasman tavuğu,
–Saygısızlık abidesi karakterin bücürü,
–Futbol paydaşlarının ortak nefret objesi,
–Dışarının hödüğü toplumun görgüsüzü,
–Taraftarının sevgilisi futbolun tecavüzcüsü.
Özetle “kısacık boyu türlü türlü huyu” olan biri…
Takımının ne zaman başı sıkışsa derhal ezberindeki senaryoyu oynamaya başlıyor ve başarıyor da.
Hiç kimse kimseyi nedensiz sevmez ve yine sebepsiz yere de nefret etmez…
Bu ülke son zamanda toplumsal anlamda paramparça olmuştu, şimdi buna bir de 20 numara nefreti eklenince milli takım da “Terim spor”a döndü…
Milli maç var mı yok mu artık hiç kimsenin umurunda bile değil…
nurullahozturk57@gmail.com
Twitter:nurullah_ozturk